1999-2000 yıllarında Almanya’da muhacir olarak bulunduğum süreçte yaptığım geçmişe dair sorgulamayı, daha özlü bir biçimde bir de şiir formunda anlatayım diye yazdıklarımdan daha önce bahsetmiş ve bazı bölümlerini de burada paylaşmıştım. İşte bu yayınlanmamış olan kitaptan başka bazı bölümleri daha, güncelliği nedeniyle paylaşmak istiyorum.
Gelin, Tağuti Sistemi Tahlil Edelim
Kuruluş
Bazıları savundu, şu Amerikancı “manda”yı
“Devrim”yapan ise, batıya verdi tüm kumandayı
Yunan’la savaşıp, “yedi düvelle savaştık” dendi
İngiliz’le işbirliği, böyle gizlenmek istendi
Çok kan döküp geçilmişken Çanakkale boğaz yolu
Neden sessiz ve savaşsız terk ettiler İstanbul’u?
Hilafet ve İslamı dışlamak, şart koşuldu onlara
İngiltere, Fransa, İtalya ile uzlaşanlara
Onlar ise zaten gönüllüydü, İslam’dan sapmaya
Pozitivizm yöneltmişti, hevalarına tapmaya
Sözde kabul edilmezken Amerikan mandası
Oldular, İslam’a karşı Batı’nın payandası
Bunca insan öldü, sonuç yine Batı hegemonyası
Ekonomi, kültür ve siyasetin Batı’da kumandası
İslamî kimliği imha için kurulan ittifak
Tedbir aldı, İslam ufkunda sökmesin diye şafak
Kurtarmayan savaşın, “kurtuluş savaşı” kondu adı
Tam teslimiyetle dayatıldı, Batı’nın her muradı
Savaştan sonra, hep Batı hâkim oldu ve diretti
Ülkeyi de, hep onun işbirlikçileri yönetti
Binlerce insanımız kaybedildi, tüm cephelerde
Kurtuluş ve bağımsızlıksa, hâlâ çok ötelerde
Eğer “manda” olsa ve Amerika yönetseydi bizi
İnan bu kadar yok etmezdi, İslamî kimliğimizi
Mandacının amacı, yalnız ekonomik sömürü
Korkup, yok edemezdi dini kimlik ve kültürü
“Manda” çoktan bitmiş, özgürlük gelmiş olurdu
Korunan kimlikle halk, gerçekten kurtulurdu
İşbirlikçi daha zalim oldu, halkı içinden vurdu
Halk ise onu kendinden sandı ve itaatkâr durdu
Mandacı yapsa idi, bunların yaptığı zulümü
Mutlaka ayaklanırdı, halkın büyük bölümü
Maraş halkı, başörtüye uzanan “gâvur”u vurdu
Aynı halk, daha şedit yerli zulme hep sessiz durdu
Böyle oldu, içinden çıkana sessiz kaldı halkımız
Maalesef dezavantaj oldu, sömürge olmamamız
Öyle zulümler yaptılar ki, Batı’ya uymak için
Bunu sömürgeci yapmazdı, ülkeyi soymak için
Zorla dönüştürdü halkı, birkaç batıcı“ittihatçı”
Baskı ve hileyle hâkim oldu, batılı üçkâğıtçı
Hakim oldu ulusçu Kemalizm, laiklik, demagoji
Taklitle batıdan getirildi, resmi ideoloji
Emperyalizme sığınıp, kulu olundu Bâtılın
Kültürü dayatıldı, sözde savaşılan Batının
Bu sebeple kıydılar da, on binlerin canına
Baştan beri bulandılar, mazlumların kanına
Kurulan batıcı ulus devletti
Halka rağmen kurulan devlet, laik ulus devletti
Tepeden dayatansa, laik jakoben bir elitti
Halklar hiç kâle alınmadı, kaderi hep zilletti
“Halka hizmet” yerine, istenen hep “kör itaat”ti
Pozitivizm ilkelerini, mal ederek devlete
“Kelleler kopardılar”, benimsetmek için “millete”
Başkası bile olamadı, kör taklit halkı boğdu
Kökten koparılınca, niteliksiz bir ucube doğdu
“Kanun devleti” kurup, dediler “hukuk devleti”
Kanuna da uymayınca, geldi zulmün zilleti
“Demokratik hukuk devleti”yle, aldattılar “milleti”
Haksızlık ve keyfilik üretti, bu despotluk illeti
Benimsenen fikir ki; “devlet-i ebed müddet”ti
Her şeye sahip ve malik, “ilah devlet” demekti
Kulluk istendi “Devlet”e, birey ile toplumdan
Hak ve özgürlük, ona kurban edildi her zaman
Üstelik, laiklik, Kemalizm çoğunda bir imajdı
Sanki, hortumları ve zulmü örten bir kamuflajdı
Soyguncular, zalimler, hep bu imajla aklandı
Bu örtüyle, sistemdeki kirler kolay saklandı
Hep darbe, çete kullanıldı, halkı sindirmek için
Seküler dönüşümü, zorla kabul ettirmek için
“Halka rağmen halk için”di tüm zulüm politikası
Amaç, şirkle kuşatıp yok etmekti, İslami harsı
İdeolojik Zulüm
“İstiklâl mahkemeleri”nde, âlimleri katlettiler
İslami eğitimi yok edip, fıtratı kirlettiler
Geçmişi silmek için yaptılar, “harf inkılabı”nı
Amaç kesmekti, toplumun kaynakla irtibatını
Hedef toplumsal hafızayı silmek, sıfırlamaktı
Yalnız Batıcı seküler kültürü hatırlamaktı
Amaç, halkı, değersizlikte boğmak değilse eğer
Neden yok edildi, “İyi, doğru, güzel”e dair değer
Zulüm yaptılar, yine de kaynağa ulaşana
Hep “havuç” dağıttılar, “resmi din”le uzlaşana
Ulusçulukla, ümmeti dışladılar en baştan
Laiklik adına, İslam’ı kovdular hayattan
Vahyi reddedip de, ilah edindiler hevayı
Hep kula kullukla kirlettiler, güzel dünyayı
İnsan, böyle yabancılaştı kendine, Rabbine
Birbirinin kurdu olup, zulmetti hemcinsine
Görüşü kutsanıp,“ ileri” sayıldı bir faninin
“İrtica”sayıldı vahyi, onu da öldüren Rabb’in
Değiştirmeye cür’et eden, Rabb’in muhkem vahyini
“Değiştirilemez” yaptı, bir faninin ilkesini
Rabbin vahyine sadakatimiz, “dogmatik” bulundu
Laik Kemalist ilkeler, put yapılarak sunuldu
Oysa Kemalizm çoktan öldü, zaten halktan geriydi
Kur’an, kıyamete dek geçerli, daima ileriydi
Sistem; Kurtulduk Sananları, Aldatıcı Bir Serap
Hakları, Özgürlükleri Yok Etti, Sözde İnkılâp
İdeolojik baskıyla, egemen sistem dehşet saçtı
Bu, şahsiyetleri bozdu, ikiyüzlülüğe yol açtı
Öz yurdunda yok edildi, Müslüman’ın temel hakları
Getirildi; örgütlenme, eğitim, tebliğ yasakları
Lozan ile güvencede, tüm azınlık hakları
Müslüman’a zindan oldu, İslam’ın toprakları
Müslüman mahrum bırakıldı, azınlık haklarından
İnancı kovulmak istendi, kendi topraklarından
İnsanca, Müslümanca yaşamak, hep suç sayıldı
Düşünce, inanç, kimlik ve kıyafet dayatıldı
“İrtica” yaftasıyla dışlandı, Allah’ın şeriatı
Hâkim kılındı, heva ürünü, beşerin fikriyatı
Kanun aldılar, İtalya, İsviçre ve Fransa’dan
Kültür ithal edildi, tefessüh etmiş Avrupa’dan
Baştan yöneldiler, “devrim”le yok etmeye İslam’ı
Sonraki “tesettür yasağı”, bu zulmün bir devamı
Batı, “Kur’anı kapatın kadını açın” diyordu
Batılı vur deyince, işbirlikçi öldürüyordu
Şeriata düşmanlıktı, bu tesettür yasağı
Kur’an’da, tuğyanın yeri “hayvandan da aşağı”
Halka zorla giydirip, Avrupa’nın şapkasını
Yaptık diye övündüler, “ inkılâp”ın hasını
Müslüman halk istemedi, “devrim” in şapkasını
Şapka için “kopardılar”, çok masum “kafasını”
Önce pozitivizme koştular, İslamı reddederek
Hıristiyanlığa da döndüler, batıya imrenerek
Laik devlete bağlı, “resmi din”e ihtiyaç vardı
İslam’ı denetime almak, varılan son karardı
Bu amaçla kuruldu,“ulusal din”in diyaneti
Laik devlete sadakatle, yapsın diye hizmeti
Denetime alındı, dini eğitim ve dini hayat
Bu art niyetle açıldı, İmam Hatip ve İlahiyat
Laikliğe uygun hale getirmek için İslam’ı
Eğitimde hedeflendi, modern, laik din adamı
Ulaştı sistem, çok büyük oranda, bu hedefine
Yine de rastlandı, bilinçli az sayıda mü’mine
Razı olmadılar burada, az da olsa fireye
Kapattılar İmam Hatip’i, başvurarak hileye
“Sekiz yıl” ile, darbe vurdular “dini” eğitime
Ve “YAŞ” sınırı koydular, Kur’an’i öğretime
Seküler kutsallar üretip, koştular paganizme
Hep İslam’la savaşarak, yol açtılar nihilizme
İslami kimlik yok olunca, doğdu da boşluk
Yayıldı tüm topluma, başıboşluk, sarhoşluk
İslam’ı dışlayınca, “iyi-doğru” ölçüsü kalktı
“Değer”siz ve “anlam”sız bataklıkta boğulan halktı
Değersizlik batağında yetişti, pek çok sapkınlık
Çete, fuhuş, uyuşturucu ve her türlü azgınlık
Sözde telaşa düştüler, bir de “misyonerlik”ten
Halbuki, “Kitap Ehli” üstündü, Kemalistlikten
Biz Müslüman’dık, laik, Kemalist olamazdık
İkiyüzlülük yapmadan, tüm hakikati yazdık
“Resmi din”i benimsemedik, Hakk’a bağlandık
Hak din İslam’ı seçtik, hep zulme maruz kaldık
Hemen saldırıya geçtiler, Hakkı susturmak için
Halkı sindirip, adalet talebini bastırmak için
1981-1983 Darbe (Danışma) Meclisinde Durum
Darbe meclisinde, ulusçuluk yaptım, alkışlandım
İslam’dan her bahsettiğimde, yuh çekilip dışlandım
Ancak meclis dışında, özgür hissederdim kendimi
Kemalist meclis bir kâbustu, arttırırdı derdimi
İslam’ı terennüm ettikçe, bu yolda yalnız kaldım
İkbal makamında sıkıldım, baskılardan bunaldım
Darbeciye karşı, mecliste savundum tesettürü
Sıralara vurup “yuh”çekti, zalimlerden bir “sürü”
“Türkçüler” de horladı, tesettür konusunda beni
Rahatsız olup sorguladım, “Türk-İslam sentezi”ni
Sentezin ilk tarafı, memnun ediyordu her nefsi
İslam, bir slogan da olsa, rahatsız etti herkesi
Allah’ın ayetlerini okuyunca, laik mecliste
Kimse yanıma yanaşmıyordu, meclisteki kuliste
Bağnaz bir tepkiyle dışlandım, susturulmak istendim
İtirazım duyulmasın diye, boğulmak istendim
Hak, özgürlük taleplerim, faşistlere ters düşmüştü
Zalim “beyaz Türk”ler sürüsü, başıma üşüşmüştü
İnsan hak ve özgürlüğü, tehdit diye algılandı
Darbeci anayasa, bu önyargıyla kurgulandı
Hakk’a aykırı her şey, kolay kondu anayasaya
İslam’ı isteyince, hemen çağrıldım istifaya
Resmi ideoloji dayattı, despot anayasa
Farklılıkları yok etti, darbeci faşist yasa
Bu anayasaya “red” oyu verdim, aynı mecliste
Böyle oluştu, adımı yazdıkları kara liste
Hakk’ı kısmen haykırınca, sistemce karalandım
İstifa baskısıyla, generallerce sorgulandım
Evren, adeta çıldırmıştı, aykırı düştüm diye
Hemen sokulmak istendim, askere uygun çizgiye
İtiraz ettim, uymadım, dayatılan düşünceye
Büromun kapısı kırılıp, zarar verildi her şeye
Korkutmak istediler, hatta tehdit ettiler ölümle
Evimin kapısını zorlayıp, saldırdılar zulümle
Teslim olmadım korkuya, tavrımı sürdürdüm yine
Evren konuştu, “seçtiğimize pişman olduk” diye
Ondan sonra, sistem hedef yaptı, düşmanca davrandı
Hak, özgürlük yanlı çabam, hep dışlanarak kınandı
Birçok vetolar geldi, şu “kara liste”nin peşinden
Parti kurdum, aday oldum “veto” geldi Evren’den
Talep edince, hakkım olan bürokratik kadroyu
Bir de bu sebeple yedim, Kenan Evren’den vetoyu
Bakan Cantürk demişti, “yazık ettin istikbaline
Başörtüsünü savunmakla, zarar verdin kendine”
Cantürk devamla, “iflah olmaz askere ters düşen
Bu ülkede siyaset yapamaz, farklı yol seçen”
Sistem çok rahatsız olmuş, iyice dışlamıştı
Kemalizm’e uyumsuz olunca, linç uygulamıştı
Rabb’imizin Hidayetiyle Şereflenip Müslüman Oldum
Bunaldım bütün bu zilletten, şirkten, fesattan
Hak arayışım kaynaklandı, temiz fıtrattan
Sorguladım ahvalimi ve aradım hidayeti
Yaşadım, şirkten tevhide manevi bir hicreti
Bu samimi yönelişle, ulaştım hidayete
Rabb’imizin de lütfuyla, ondan gelen rahmete
Kur’an’la teçhiz olarak, kaçındım tağuttan, şirkten
Resulullah’ı örnek alıp, arındım kirlilikten
Şirkten, münkerden kaçıp, Allah’a hicret ettim
Pisliklerden arındım, tevhidle şereflendim
“La ilahe illallah” deyip, Müslüman oldum
Tehlikeli sayıldım, düşman yerine kondum
Merhametle çağırınca, tüm insanları tevhide
Yargılandım hep DGM’de, maruz kaldım tehdide
Türkçülüğü terk edip Mü’min oldum, “dönek” dediler
Hemen vurdular, nasıl “dönek”lik bu, söyletmediler
Evet Rabb’imin lütfuyla döndüm, şirkten İslam’a
Bu “dönek”lik şeref getirdi, yönelince Kur’an’a
Yazardım, sağcı Tercüman’da ve ulusçu Hergün’de
Düşüncem zan alanında, İslami kimlik sürgünde
O zaman baş tacı etti sistem ve ulusçu kesim
Pek çok imkân tanındı, gür çıksın diye bâtıl sesim
İslamî kimlik döndüğünde, hayat dışı sürgünden
Tevhidi bakış oldu artık, yazılarımda gündem
Hakkı haykırınca medyada ve haftalık Selam’da
Artık DGM savcıları, takipçiydi arkamda
Siyasi mahkemelerde, yok edildi hürriyetim
Hedef alınıp yargılandı, İslami şahsiyetim
Partilerin Durumu ve Teklifleri
Uğraştılar, sistemin içine tekrar geri çekmeye
Bazı partiler başladı, yeni teklifler getirmeye
Defalarca teklifler geldi, Erbakan ve Kutan’dan
Tek delil gösteremediler, rehberimiz Kur’an’dan
Yolları gayri İslami’ydi, delili yoktu İslam’dan
O halde nasıl tabi olurum, ayrılıp da davamdan?
Dediler ki: “Seni parlamenter, ya da başkan yapalım”
“Yahut partimizin ön safında, iyi bir yer açalım”
İmanım izin verseydi, belki dönerdim geriye
Parlamenter, bakan olurdum, katılıp bir partiye
Belki bunları elde etmek, hoş gelirdi nefsime
Aldatıcı sebepler de bulurdum, her hal kendime
Ancak, akıdem izin vermez; laikçe hükmetmeye
Zillete, ilkesizliğe ve Kur’an’ı ketmetmeye
Razı olanlar bu sapmaya, makam ihtirasıyla
Dünyevileşip ilkesini yer, zan ve hevasıyla
“Laik, demokrat, Atatürkçüyüm”der, ikrah olmadan
“Bu sözü ikrah’sız söylemek”, çıkarırken imandan
“Hüküm ancak Allah’ın”, nihai olarak İslam’da
Laik yasa yapar, hevayla hükmedilen makamda
Allah’ın hükmünü reddeder, laik meclis, hükümet
Vahiyle gelen emirse; “Allah’ın hükmüyle hükmet”
Yaklaşmaz, şirkle hükmetmeye tevhidi iman
Bak,“Vahiyle hükmetmeyen”e, kâfir der Kur’an
Kim ki dini almaz ise, ancak Kur’an ile sünnetten
Kültür, zan ve hevayı din sayar, çıkamaz hiç zilletten
Bir yanda parlamenter makamı, zillet içinde
Diğer yandaysa, zindan ve hicret, izzet içinde
Şirki terkle,“Allah taraftarı”olup, buldum izzeti
Şeref getirdi zindan ve hicret, terk edince zilleti
“Aptal” dedi bazısı, reddedince “ikbal” teklifini
Dediler; “tevhidi tercihle, kararttın istikbalini”
Dediler ki:“ Vekil, bakan olurdun, istikbalin parlaktı.”
Bu sözler, tevhidi yok edecek, bilinçsiz bir tuzaktı
Rabb’imin lütfuyla muhafaza oldum, korundum
Gayri İslami yolları reddederek, arındım
Arkadaşımdı, birçok yüksek bürokrat ve bakan
Tüm yollar açıktı, ikbale, zenginliğe çıkan
Rabb’in izniyle reddettim, çıkar eksenli hayatı
Tevhid yolunda riske attım, dünyadaki rahatı
Sarıldım, Kur’an ve sünnetten gelen yönteme
Allah için hep uzak durdum, batıl sisteme
Hak yolda direndim, reddederek geri dönmeyi
Hatırladıkça iğrendim, sistemdeki her şeyi
Bulaşmaktan kaçındım, aynı pisliğe ve şirke
Diğer insanları da çağırdım, tağutu terke
İman ettim tevhide, teslim oldum Allah’a
Bağlandım Kur’an’a ve örnek Resulullah’a
Allah’a ve Resul’üne, layık olmak istedim
“Birinci öncelikli tehdit”, düşman ilan edildim
Rabbimiz korusun ve ayağımızı sabit kılsın
Tevhid yolunda şâkir, âbid ve vahye şâhit kılsın
Neler Yapmışım
Zulüm yapmadım, hakaret etmedim hiç kimseye
Zorlamadım kimseyi, bir inanç ve düşünceye
Kimliğimi savundum ve özgür olmak istedim
Resmi düşünce ve kimliğini kabullenmedim
İki yüzlülük ve riya olunca, “atasözünde”
Tabi zamanla izi kaldı, tüm toplumun özünde
“Köprüyü geçmek için, dayı yaptılar ayıyı”
“İte dalanmaktansa, hep dolandılar çalıyı”
Başka atasözü de vardı, yiğitlik taslayanın
“..onda dokuzunu kaçmak” saydılar, kahramanlığın
Atasözüydü; “Bin yaşasın bana değmeyen yılan”
Tabi ki pis egoizm oldu, tüm topluma yayılan
Geçer akçe; bencil, korkak ve ikiyüzlü olmaktı
“Ayıya dayı demek” ya da “çalıyı dolanmak”tı
İlkeli olmak istedim, reddettim bu zilleti
Korumaktı niyetim; iman, onur ve şahsiyeti
Vahye şahidliği, adaletle yapmaktı hedefim
Taviz, uzlaşma değil; dinde netlikti tercihim
Yalnız Allah’a kulluktu, değişmez istikametim
Tevhidi iman, salih amel, yoldaki işaretim
Her an gelecek olan ölümü, tefekkür ettim
Ahiret ve hesabı, sürekli tezekkür ettim
Rabb’imin rızasını kazanmaya azmettim
Hidayetimin sahibine, sonsuz hamd ettim
Her tür sıkıntıya katlanmalıydım, dinim uğrunda
Yaşayıp da anlatmalıydım, ne var ise Kur’an’da
Direnip de sabretmeliydim, tüm baskılara, mertçe
Gereken bedeli ödemeliydim, hem de cömertçe
Hakları bedelsiz vermez, hiçbir egemen alçak
Özgürlük armağan edilmez, fethedilir ancak
Kolay gasp edilir, eğer bedelsiz verilirse hak
Özgürlüğü fetheden, ona ebediyen müstahak
İşte bu bilinç ve tefekkürle çıktım ben yola
Hep Hakk’ı esas aldım, bakmadım sağa sola
Hiç aldırmadım, kınamacıların kınamasına
Doğrudan ayrılmadım, kapılıp dünya hesabına
Reddettim bâtılı, Hakk’ı benimsedim daima
Korudum kimliğimi, sadık oldum inancıma
Hırsızlık yapmadım, şiddete başvurmadım
Eroin satmadım, banka dolandırmadım
Bunları yapan zalimler, hep ülkeyi yönettiler
Halkın hakkını gasp edip, sürekli zulmettiler
Yalnız tebliğ yaptım, bâtıla bulaştırmadan Hakk’ı
İslam’ı anlattım, daima vahye çağırdım halkı
Adalet isteyip, baş kaldırdım, her zulme ve zalime
Sömürü, işkence, ters gelmişti İslami kimliğime
“Sağcı”yken,“solcu”yla çatıştım, ulus devlet adına
Mü’min olunca, sahip çıktım,“solcu”nun da hakkına
Ulus devlet için,“solcu”yla kavga kaos yaratan
Bu adaletsiz hâlimi, neydi inkılâba uğratan?
Vahiydi, inkılaba uğratan bu sağcı hâlimi
Ancak tevhidi iman, âdil, âlim yapar zâlimi
Bu köklü değişim ve adaletin kaynağı Kur’an’dı
“Muhammed’ül Emin”in izinde, tevhidi bir imandı
Kur’an’la kalktı, ulusçu bağnazlık ve sağcı körlük
Vahyin gereği, adalet ve her insana özgürlük
Kur’an, Allah’ın Nur’u, adaletin sönmez güneşi
Rabb’imiz kefil, yazılamaz bir benzeri ve eşi
Bütün insanları, eşit yaratmıştı Yaradan
Tüm insanların kökeni, aynı anne babadan
Kur’an öneriyordu, tevhidi ve adaleti
Her insana yüklüyordu, arzdaki hilafeti
Özgür bırakmıştı, Hak-bâtıl kavşağında insanı
İrade serbestisi verip, öngörmüş imtihanı
Mademki yüklenmişti, imtihan ve emaneti
İnsan özgürce bulmalı, hak yolu, hidayeti
Önerirken insanlara, kurtuluşun yolunu
Gösteriyordu her yolun, ahretteki sonunu
“Dileyen iman, dileyen inkar etsin”, Rabb’in ayeti
“Dinde zorlama yoktur” hükmü, dayatmaz hidayeti
Dileyen “sağcı”,”solcu”, “laik” olsun, ya da Müslüman
Herkes hesabını verecek, günü geldiği zaman
Sınav sırasında, herkese lâzım özgürlük ve hak
Rabb’in verdiği emanete, her irade müstahak
İnsan özgür tercihte, bir inanç ve düşünceyi
Herkes terk etsin, dayatma, baskı ve işkenceyi
Rabb’imiz lütfetmiş, temel hak ve hürriyeti
Herkese; can, mal, akıl, nesil, din emniyeti
İslam, her insana eşit sunmuş, bu tür hakları
Tekâmül yolunda, gerekli tüm korunakları
Kula kulluk zillet ve zulümdür, yaşayan için
Sömürüsüz özgür hayat, haktır, her insan için
Evet Kur’an’la yöneldim, adalet ve özgürlüğe
Zulme karşı çıktım, son verip şeytani sessizliğe
Zalimlerin at oynattığı, ülke idi Türkiye
Muhalif oldum zalime ve alçakça sömürüye
Koştum mazlumun yanına, onunla hemdert oldum
Özgürlük istedim, insan haklarını savundum
“Mazlum-Der”i kurarak, tüm mazlumların lehine
Ayrımsız karşı koydum, hak-özgürlük ihlaline
Ezilenler uyansın ve zulüm bitsin istedim
Adaletle,”tüm insanlar özgürleşsinler” dedim
Türkçülüğü, Kürtçülüğü, her türlü ırkçılığı
Reddettim ben, ümmete sokulan her ayrılığı
Savundum hep; barışı, sevgiyi, tevhidi kardeşliği
İman ettim, özledim; akıde ve ümmette birliği
Halkı bölmekle güçlenir, Firavun sömürüsü
Parçalanan muhalefet, olur mazlum sürüsü
Her mazlumu çağırdım, zulme karşı çıkmaya
“Böl-yönet” fitnesini, hep birlikte aşmaya
İstedim ki, herkese, hak ve özgürlük gelsin
İnsanlar özgür olsun, zorbalık sona ersin
Hak yolda mücadelem, rahatsız etti devleti
“Derin”den gelen tehdit; “faili meçhul” illeti
“Derin” tehditlere aldırmadan, hakkı haykırdım
Hak ve adaleti savununca, düşman sayıldım
Herkesi kurtuluşa çağırdım, yaydım daveti
Önerdim tüm insanlara, Kur’anî hidayeti
Bu imtihan dünyasıdır, zorlama olmaz dedim
Şiddetten, hiddetten uzak, hikmeti benimsedim
Tevhidi anlattım, merhamet ettim herkese
Gitsin diye çaba gösterdim, herkes cennete
Yaymaktı niyetim, hep hakkı ve adaleti
Hicret oldu kısmetim, Peygamber’in sünneti
Muhacirlik Yıllarım
Artık, İslami kimliği savunan bir “mürteci”ydim
Ailesinden, ülkesinden uzak, bir mülteciydim
Hain diye saldırıyordu, arkamdan gazeteler
Suskun kaldı “özgürlükçü”ler, zulmederken çeteler
Nedense yalnız kalınır, böyle zulüm ortamında
Rabb’in yardımı rahatlatır, mü’mini dar anında
Ailemden çok uzakta, yabancı bir ülkedeydim
Yeni hayatın başında, sıkıntılı dönemdeydim
Ülkem, ailem, dostlarım, artık ulaşılmaz bir düştü
Pek çok sorular, kâbus gibi üzerime üşüştü
Ne olacağı belirsiz bir haldi, artık kısmetim
Önce karanlıktı, kendimi bir an yalnız hissettim
Çok kısa sürdü belirsizlik, bu sıkıcı karanlık
Rabb’in lûtfuyla kovdu karanlığı, nurlu aydınlık
“Zorlukla beraber kolaylık” hükmü, tecelli etti
Rabb’in rahmeti, hayra tebdil ile teselli etti
Yeni kardeşlik ve hizmetler üredi, bu zeminde
Hamd olsun, hiç sıkılıp bunalmadım, yaban elinde
İki buçuk yıl geçirdim, şu Fröbel Caddesinde
Otuz metre kare, iki odalı küçük evimde
Hicrette mekânım, mescidler, dernekler ve evlerdi
İşim, Rabb’e kulluk ve davet eksenli görevlerdi
Otoban, tren, mescitlerde geçti, çoğu zamanım
Duisburg, Essen, Dortmunt ve Solingen, hizmet alanım
Shtutgart, Düsseldorf, Berlin, Viyana ve Amsterdam’da
Mesajı taşımaya çalıştım, merhametle her yanda
Bir yandan da, sürekli sorguladım kendi halimi
Vahye uygun mu diye, gözden geçirdim ahvalimi
İmtihan içinde imtihanlarla, geçti hicretim
Allah ve Resulüne sarılınca, kolay sabrettim
Dünyevi bir amaçla, dayanılmaz bu ayrılığa
Ancak Allah yolunda katlanılır fedakârlığa
Kul, ısrarla sarılırsa tevhide, Allah yoluna
Mutlaka yardım eder Rabb’imiz, mü’min kuluna
Hamd olsun Rabb’imize, pek çok lütuflarda bulundu
O’nun yardımıyla direndim, ruhuma huzur doldu
Suçlarımı itiraf ediyorum
İtiraf ettim işte ben, bütün bu suçlarımı
Herkese adalet özlemimi, tevhide çağrımı
Hak ve özgürlük adına, canhıraş feryadımı
Zalimlerin suç saydığı, her türlü çalışmamı
Ey düzenin önyargılı savcı ve yargıçları!
Haydi düşün peşime, işledim tüm bu suçları
Adaleti, tevhidi ve özgürlüğü arzuladım
Zulme karşı çıktım, zalim sistemi sorguladım
Herkesin bildiği hakikatleri yazdım, söyledim
Çoğu susmayı tercih etti, “Kral çıplaktır” dedim
Aklettim, düşündüm, sorguladım, ifşa ettim sistemi
Üstelik, özgürce açıkladım, inanç ve düşüncemi
Büyük suç işledim, yaydım tevhidi, hakikati
Ezilenden yana oldum, savundum adaleti
Dogmatik siyasal yargıyla, hemen düşün peşime
Engel olun hakikate, kelepçe vurun fikrime
Yargılayın beynimi ve hemen atın zindana
Galile’ye de yaptığınızı, yapın siz bana
Göz açtırmayın düşünceme, hatta aklıma
Hep zalim sistemi koruyun, vurun mazluma
Takibe alın hemen, zalime göre suçluyum ben
Ancak, haklıyım, Hak yoldayım; bu yüzden güçlüyüm ben
Dünya size rağmen dönecek, bunu biliniz
Hak mutlaka gelecek, çökecek düzeniniz
Hiç aldırmıyorum size ve haksız hükmünüze
Sığınırım, sizi de öldürecek Rabb’imize
Korkmuyorken, tuğyan edip, bu kadar zulmü yapan
Neden korksun, adaleti savunup, Hakk’a tapan?
Suçumu Seviyorum
Tek Rabb’e kulluk yapmak, tağuta göre suçtu
Tağuti düzenlerde, tevhidi yaymak güçtü
Onurlu, mü’mince yaşamak,“suç”ların şereflisi
Aslında bu “suçu” hep taşımalı, her insan nefsi
Zulme rağmen, hiç yitirmedim azmimi, umudumu
Çünkü tercihimden memnunum, seviyorum “suç”umu
Evet yoktur bu “suç”tan, asla pişmanlığımız bizim
Şükür ki, açıktır alnımız, diktir başımız bizim
Davetimiz, herkese adalet ve tevhittir bizim
İnsana merhametimiz, ilahi rahmettir bizim
Korkmak, yılmak, dönmekle, bağdaşmaz dinimiz bizim
Olamaz Rabb’in hükmünden, tek tavizimiz bizim
Davamızın ardında durmak, izzetimiz bizim
Allah yolunda bedel ödemek, şerefimiz bizim
İşimiz, tüm insanları çağırmaktır cennete
Rahmet yolu bu, yer vermeyiz zora, hiddete