Akif Beki, Karar gazetesindeki yazısında döviz kurunun artması ile ürünlerine fahiş zam yapanların ifşa edilip, döviz kuru üzerinde spekülasyon yapan, fahiş paralar kazanan kesimlerin neden ifşa edilmediği sorguluyor:
Vurguncuyu, sadece perakende mal satanlar arasında arıyoruz. Balyayla dolar alıp satanların tezgahında değil...
Spekülatörü, bir tek fiyat spekülasyonu yapan tüccarlar arasında yakalamaya çalışıyoruz. Kur spekülasyonuyla uğraşan para sihirbazlarının dünyasında değil...
Rantçıyı, yalnızca ürününe fahiş zam koyan dükkan sahipleri arasında enselemeye bakıyoruz. Doları indirip kaldırarak, para alıp satarak rantını yiyenlerin ticaretinde değil...
Yok mu bir yanlışlık?
Artan hayat pahalılığında, kur krizini fırsata çevirenler suçlu da, kur farkının kaymağını deste deste götürenlerde hiç mi kabahat yok?
Odağımızı kaydırmayı başardık yine...
Sebep, yapay kur spekülasyonu diyoruz. Ama kuru, suni manipülasyonlarla kim uçuruyor? Her dalgalanmada sırtımızdan inanılmaz paraları kim yattığı yerden cebe indiriyor? Sormuyoruz bile.
Varsa yoksa mal stoklayan fırsatçılar...Stokçudan, fırsatçıdan anladığımız bu.
Dolar stoklayan stokçulardan ne haber, biraz da onu konuşmayalım mı?
‘Kur bahane, zamlar şahane’ kampanyaları tam gaz. Gıda zamcılarına, ürün stokçularuna göz açtırılmıyor.
Fiyatlarla oynayan marketleri ihbar eden edene. Manavı, kasabı ifşa eden edene...
Fakat doların fiyatıyla oynayanı teşhir eden görmedim daha. Teşhir çağrısı yapanı da...
Kampanyaların etkisiyle Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan da devreye girdi. Vurgun vurma peşindeki fiyat spekülatörlerini anlık takip ederek tedbir almaya devam edeceklerini duyurdu.
Ekonomik gerçeklerimizle uyuşmayan fiyat artışları, stokçuluklar, vurgunculuklar sadece gıda marketlerinde mi yaşanıyor peki?
Fahiş bulduğumuz zamların hepsi suni mi ayrıca? Spekülatif bile olsa, kurdaki dalgalanmanın girdi maliyetleri üzerinde gerçek sonuçları yok mu?
Perakende dükkanlarındaki astronomik artışların bir kısmı, tüccarın sattığı malı yerine koyabilme zaruretinden kaynaklanmıyor mu?
Ne yapalım, zararına mı satalım, zam yapmayıp da gün batımını seyreder gibi kendi batışımızı mı seyredelim diyen üreticilere, tedarikçikere ne diyeceğiz?
Mızmızlanmalarına kulak asmayıp ‘seni gidi fırsatçı, seni gidi karaborsacı, seni gidi utanmaz rantçı’ diyerek nefretle teşhire, tepelerine binmeye, üstlerine gitmeye devam mı?
***
Hem madem zamların kimi, satıcıların ayakta kalmak için istemeye istemeye yansıttığı maliyet artışlarından...
Nefretimizin birazını da şu dolar fırsatçılarına, şu kur spekülatörlerine, şu suni rant vurguncularına yöneltmeyelim mi?
Teşhir kampanyalarının hedefine onlar da oturmasın mı biraz?
Kimler döviz trafiğinden cebini tıka basa dolduruyor, onları da taşa tutmayalım mı?
Kimler kur farkından yükünü tutuyor, onları da ele vermeyelim mi?
Zamcılar, vurguncular çıkmaz mı? Ama bu küçük fırsatçılar bir sonuç. İstismar ettikleri, yararlandıkları bir sebep var, o da kurla oynayanlar...
Sebep olarak gösterilenler kimse, asıl büyük uyanıklar onlar değil midir?
Sebeple mücadele etmeyip sonuçlarıyla mücadele ederek mi başaracağız?
Sebebi değiştirmeden sonucu ortadan kaldırmak mümkün değilse...Sebep olanların da yakasına yapışmak gerekmez mi?
Günlük sirkülasyonunun 5-10 milyarı bulduğu söyleniyor. Dolar pazarının altından girip üstünden çıkanlar kimler peki?
Kayıtlı işlemlerdir bunlar, faili meçhul ya da hayali değil. İsterse eliyle koymuş gibi bulamaz mı yetkililer?