HAKSÖZ HABER
Türkiye’nin üzerine inşa edildiği mantık dindarlıkla hesaplaşmak üzerine kurulu. Türkiyeli Müslümanların en küçük kazanımları bile farklı şekillerde sindirilmeye çalışılıyor!
Süreç her zaman oldukça zorluydu. Cumhuriyetin kuruluşundan sonra tek adam ve tek parti yıllarında rejim tüm cepheleriyle Müslümanlıkla savaşmayı tercih etti. Bu şekilde ilerleme kat edemediğini görünce tavizler vermek zorunda kaldı. Ancak taviz tek taraflı olmadı. Uzun yıllar rejimin baskıyla kurduğu kültürel hegemonya ister istemez kendisine bağlı bir kuşak ortaya çıkardı.
Bu kuşak ister sağ ister sol ideolojiden olsun bir şekilde İslami olanın karşısında kendisini konumlandırdı. Hüsamettin Cindoruk sağ gelenekten gelen bir siyasetçi olarak kendisini tam olarak az önce zikredilen çizgiye yerleştiren isimlerin başında geliyor. Süleyman Demirel ve Mesut Yılmaz ile birlikte temsil ettikleri statükocu siyaset hala sesini derinlerden de olsa duyurmayı başarıyor.
Hüsamettin Cindoruk, Türkiye’nin gerçek sorununun "siyasi İslam" olduğunu ilan etmiş. Sözcü’nün sorularını yanıtlayan Cindoruk şu ifadeleri kullanıyor: Siyaset aynı zamanda bir bilimdir, Türkiye'nin bir barışa ihtiyacı var, ülke önemli bir tehlike içinde ve bu tehlikeyi tahrik eden de bugünkü iktidar. Verdiği en büyük zarar da siyasi İslam'ı tercih ederek bunun için uğraşmasıdır. Türkiye çok büyük bir sıkıntıyla karşı karşıya, birileri 'yeni Türkiye, eski Türkiye' diye Türkiye'yi böldü, bir milletin hayatına, bir devletin hayatına yapılabilecek en büyük saldırı budur. Siyasi tarihini, yaşamını ikiye bölerseniz, halk da bir gün kendisini ikiye böler veya birileri çıkar “Türkiye'yi bölelim” der, nitekim diyor. … Bugün her şeyin ötesinde milli mutabakata ihtiyacımız var, bunun ilk şartı da laiklik ideolojisidir. Öncelikle muhalefet partilerinin siyasi İslam'a karşı çıkması gerekir. Demokrat Parti'yi Mesut Yılmaz ve ben kendi partilerimizi kapatarak kurduk, bir Demokrat Parti üyesi olarak CHP'ye elimi uzattım, çünkü Türkiye'nin iç barışa ihtiyacı var.
Türkiye’nin barış ortamının teminatının laiklik olduğunu söyleyen Cindoruk baş düşman olarak da “siyasi İslam” olarak nitelediği bir şeyi hedef gösteriyor. Tüm bunların sorumlusunu da iktidar olarak ilan ediveriyor!
İktidarın ekonomiden hukuka kadar ciddi anlamda eleştiriyi hak eden politikaları olabilir. Ancak sorunların kaynağını siyasi İslam olarak ilan edip çözümü ise laiklik olarak göstermek devletçi yaklaşımın tipik saçmalıklarından birisi olabilir anca!
Türkiye’nin en büyük sorunu işte bu statükocu kafadır. AK Parti ise statükoyu aşmak için çabalayan çizgisine dönmediği her gün ulusçu-devletçi kafanın bataklığına gömülmek zorunda kalacak ne yazık ki! Hüsamettin Cindoruk’un derinlerden gelen sesinden alınması gereken çok ibretler var netice olarak!