Srebrenitsa ve Hama Katliamını Unutmayalım!

Srebrenitsa katliamı 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımıdır.

Srebrenitsa katliamının yıldönümünde Sırp çetelerin dünyanın gözü önünde işlediği soykırımı anımsatan Osman Atalay, her yıl 11 Temmuz Srebrenitsa’yı anma törenlerine hükümet, belediye ve STK’larca katılmamızın çok doğru bir karar olduğunun altını çiziyor. Ancak Atalay, İslam dünyasının 1982 yılından itibaren unuttuğu ve özür borcu olduğu bir Hama katliamını hatırlamak ve Hamalı Müslümanların hakkını aramak gibi bir borcumuzun olduğunu da unutmamak gerektiğine dikkat çekiyor:

Srebrenitsa ve Hama Katliamını Unutmayalım

Osman Atalay / Yeni Akit

Srebrenitsa katliamı 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana Avrupa’da gerçekleşmiş en büyük toplu insan kıyımıydı ve uluslararası hukuk açısından ilk kez belgelenmiş soykırım olarak ayrı bir önem taşır.

11 Temmuz 1995’te Srebrenitsa kentine gelen general Ratko Mladiç komutasındaki askerler 8372 Boşnak Müslümanı katletti. Birleşmiş Milletler Srebrenitsa’yı güvenli bölge ilan etmiş olmasına rağmen 400 silahlı Hollanda barış gücü askerinin gözü önünde bu katliam gerçekleşti.

Savaştan önce kentin nüfusu 24 bin civarındadır, diğer şehirlerden göç edenlerle birlikte 60 bin insan Srebrenitsa’ya göç ediyor, ellerindeki silahlar BM barış gücü tarafından koruma gerekçesi ile toplanıyor ve bir gece Hollandalı komutan Thom Karremans kendisine sığınan 25 bin mülteciyi ve şehri Sırplara teslim ediyor. Bir hafta süren katliam 2. Dünya Savaşı’ndan bu yana gerçekleşen en büyük insanlık suçu olarak arşivlerde yer almaktadır.

11 Temmuz 1995 günü Ratko Mladiç, Srebrenitsa’ya elini kolunu sallayarak girdi. Sırp askerler, kentten canını kurtarmak için yollara düşen insanları acımasızca katlettiler. Cesetlerin kimlikleri belli olmasın diye onları parçalayarak yaklaşık 64 toplu mezara gömdüler.

Her yıl 11 Temmuz’da dini törenler yapılır, yıl boyunca devam eden toplu mezarlardan çıkan kemiklerin analizleri sonucunda kimlik tespiti yapılır ve Srebrenitsa’da mezarlara defnedilir. Bu katliamı yapanların baş sorumlularından Radovan Karadziç 2008 yılında, katliamdan 13 yıl sonra adalet önüne çıktı. Ratko Mladiç ise 2011 yılında, 16 yıl sonra adalet önüne çıktı. Boşnaklar ise 20 yıldır hâlâ kayıp olan yakınlarının mezar yerlerini arıyor. Tek tesellileri bu katliamın sorumlularının bu gün cezalarını çekiyor olmaları.

2 Şubat 1982’deki Hama katliamı da İslam dünyasının göbeğinde yaşanan ve maalesef, Srebrenitsa katliamından da acı kayıpların yaşandığı bir katliam olarak tarihte yerini aldı.

Hama katliamı coğrafi ve siyasi konumu itibarı ile maalesef hâlâ dünyanın üstünü örttüğü, görmezlikten geldiği tek toplu katliam hadisesidir.

Hama’da 21 gün, gece gündüz devam eden saldırılar sonucunda 40 bin kişi hayatını kaybetmiştir. Yaşları 13 ila 70 arası erkekler tutuklanmış ve kendilerinden bir daha haber alınamamıştır. 1982 yılından bu güne 20 bin insandan hâlâ haber alınamamış ve toplu mezarlarının yeri dahi tahmin edilememektedir.

Hama katliamı sonrası 800 bin insan Suriye’yi terk etmek zorunda kalmıştır. Operasyonlar Suriye’nin 8 şehrinde devam etmiş, Uluslararası Af Örgütü, İnsan Hakları İzleme Örgütü ve Suriye İnsan Hakları Komitesi’nin hazırladığı bilgi, belge ve raporlara rağmen uluslararası camia, maalesef Hama katliamının sorumlusu Rifat Esad ve Suriye devletine karşı hiçbir hukuki işlem başlatmamıştır.

Rusya, Fransa ve İngiltere, azınlık Nusayri Baas yönetiminin Suriye’de iş başında kalmasını her zaman Müslüman Kardeşler’e tercih etmiştir.

Hama katliamının baş sorumlusu Rifat Esad, abisi Hafız Esad ile aralarının açılması sonucunda uzun yıllardır hayatını Fransa ve İngiltere’de sürdürmeye devam ediyor. Bugün hâlâ İngiltere’de kendisinin sahibi olduğu TV kanalını oğlu işletmektedir.

Her yıl 11 Temmuz Srebrenitsa’yı anma törenlerine hükümet, belediye ve STK’larca katılmamız çok doğru ve yerinde bir karardır, ancak İslam dünyasının 1982 yılından itibaren unuttuğu ve özür borcu olduğu bir Hama katliamını hatırlamak ve Hamalı Müslümanların hakkını aramak gibi bir borcumuzun olduğunu da unutmayalım..

Yorum Analiz Haberleri

Suriye'deki gelişmelere "şerhli" yaklaşmak Suriyelilerin sevincini hafife almaktır!
Mahmud Abbas'ın ihaneti zilletini artırmaktan başka bir işe yaramadı!
Gerçek bir lider, ‘övgü, yergi ve tehdit'lerle aslî hedefinden sapmaz!
CHP'nin ideolojik körlüğü Suriye meselesinde ayyuka çıktı!
“Suriyelilerin genelinde zalim bir diktatörü devirmenin onuru var”