SP geleneğinde lider olarak ya Erbakan’ın kendisi vardı, ya da orada onu temsilen birisi oturuyordu.. Tıpkı bugün DP’nin başında Demirel’e vekaleten Cindoruk’un oturması gibi.. Süleyman Arif Emre, Recai Kutan, Ahmet Tekdal hep vekaleten görev yaptılar.. Davul onların sırtında olsa da tokmak hep Erbakan’ın elindeydi..
Kurtulmuş daha düne kadar aynı durumdaydı. Şimdi partisinin başında kendi adına bulunuyor.. Bu, bu gelenek için bir milad..
Burada Erbakan’ın ve parti içindeki Erbakancıların tavrı önemli. Ama daha da önemli olan Kurtulmuş’un nasıl bir yol izleyeceği..
Kongrede ancak 3. turda ve üyelerin dörtte birinin oyu ile seçilebildi..
Kurtulmuş, bana göre daha rasyonel bir politika izliyor.. Bu gelenekte, temel felsefede hiçbir değişiklik yok ama, artık “tek adam” ve “vesayet rejimi”nin sona erdiği anlaşılıyor.. Partinin rotası bana göre ulusalcı çizgiden uzaklaşacak, ama mesela iktidarla sıkı bir pazarlık, zaman zaman sert eleştirilerle ipler gerilse de, hiçbir zaman karşı tarafı ajanlıkla suçlayan, ihanetle suçlayan bir çizgiye geri dönmeyecek..
SP üzerinde hesap yapan birilerinin hesapları boşa çıkartılacak..
Aslında Kurtulmuş’un tatlı sert muhalefeti ilk anda AK Parti ve Erdoğan’ı yaralar gibi gözükse de, bu durum bana göre muhafazakar tabanın elini güçlendirecek.
SP’nin yeni çizgisi, AK Parti’den birtakım oyun SP’ye kaymasına sebeb olabilir.. Ama bu oy miktarı % 2-3’ü geçmez.. Diyelim % 5 gitti. O zaman barajı aşacak demek. Muhtemelen SP, BBP ile seçim ittifakına gidecektir.. Bu durum aslında NFK’nın hayalini süsleyen bir buluşma olacak.. SP tabanındaki iman, BBP tabanındaki eylemci ruhla birleştiğinde, aslında Erbakan’ın hayali de gerçek olacak, Muhsin Yazıcıoğlu’nun hayali de..
BBP’nin son zamanlardaki söylemine bakıyor musunuz.. Ergenekon’la aralarına kesin bir çizgi çizdiler.. MHP ile de bu anlamda köprüleri attılar.. MHP hızla CHP ve BDP’nin yanına savruldu. Ergenekon çizgisine kaydılar.. YARSAV, HSYK, Seyfi Oktay, Kanadoğlu aynı çizgide buluştular..
SP ile seçim ittifakı yapan BBP, kendi adlarına varolurken, aynı zamanda hem AK Parti karşısında yeni, ciddi bir muhalefet cephesi oluştururlar hem de AK Parti’nin TBMM’deki yalnızlığını gidererek, saygın bir muhalefetin nasıl olacağını gösterirler. Bunu yaparlarken, temel tercihlerde, olumlu birçok kararda, muhalefetin onurlu sesini temsil ederler ve iktidar bu alanda güçlü bir desteği yanına almış olur..
İktidar % 5 oyunu bu yeni oluşuma kaptırırsa, en az muhalefet de bir o kadar oyunu bu kanada kaptırır..
Bana kalırsa, AK Parti’den seçime yakın gidecekler arasından riskli isimleri ciddi bir filtrasyona tabi tutarak, 2010’un sonunda SP ve BBP Meclis’te temsil edilmeye başlarsa şaşmamak gerek.
Böyle bir ittifak oluştuğunda MHP’de üvey evlat muamelesi gören Ergenekon karşıtları için gidecek bir adres gözükürse, ben MHP’den de ciddi kopmalar olabileceğini düşünüyorum..
CHP ve MHP’den bu ittifaka doğrudan bir oy kayması olmasa bile, barajı aşan bir partinin milletvekili pastasından alacağı pay parlamento aritmetiğini genel olarak etkileyecek demektir..
Yani SP’nin yükselişi aynı zamanda Erdoğan ve AK Parti için bir şans..
Dindar çevrelerin Meclis’te sesini yükseltecek bir parti aslında AK Parti’nin elini güçlendirecektir.. Adalet, barış ve özgürlükten yana talepler karşısında, tarih ve geleneği referans alan milliyetçi kesimden yükselecek, Ergenekon dışı onurlu bir ses bana göre son derece değerli ve anlamlı olacaktır..
Kürtleri tek başına temsil eden BDP olmasa keşke. Mesela HAKPAR da Meclis’te olsa, milliyetçilik tek başına MHP’ye bırakılamayacak kadar önemli bir değerdir. Sol tek başına CHP’nin eline bırakılmasa. Liberallik, demokrasi de öyle. Ve tabii dindarlık da öyle..
Bu işlerin bir gün bu noktaya geleceği belli idi.. O gün, bu günmüş demektir..
Birileri bazı şeylerin konuşulmasına, tartışılmasına asla izin vermedi bu partide.. Her şey “Erbakan’la mukayyed”di..
Ben en fazla hakareti SP tabanındaki bazı fanatiklerden aldım.. Ne yazarsan yaz, eleştirirsen zaten demediklerini bırakmıyorlar, savunacak olsan, “Ne o, hidayete mi erdin”, “Yükseldiğimizi gördün, yaranmaya mı çalışıyorsun” ya da “Şunları da yazsana, yazamıyorsun değil mi?” yollu sözler..
Daha neler neler.. Ben yumuşatarak yazıyorum.. Tehdit, ajanlık ithamı, Siyonizmin oyununa gelmekten tutun da, müşrik düzene uşaklığa kadar.. SP bu hakaretlerle bir yere gidemezdi zaten.. Yarın Kurtulmuş’a da demediklerini bırakmayacaklar..
Ne bitmez tükenmez bir AK Parti öfkesi o öyle. Bu kesimin sanki başka bir derdi yok..
Bunların parti içinde onda birlik bir kesimi ifade ettiklerini düşünüyorum..
“En iyisi yazmamak” diye, son zamanlarda ne lehte, ne aleyhte yazıyordum..
Kurtulmuş’un günahı, Erbakan’ın oğlu, kızı, damadı, kardeşini ve özel kalem müdürünü GİK’e almaması. Bir de Asiltürk, Kazan, Tekdal, Hatipoğlu, Adak öfkesi.. Yani bu 10 kişiyle ilgili bir sorun..
Şimdi deniyor ki, parti içi muhalefet olağanüstü kongre için imza topluyor.. Referandumdan önce kongreye gidilecek.
Ben Kurtulmuş’un, daha önce reddettiği listeye şimdi onay vereceğini düşünmüyorum.. Burnu sürtülmüş bir genel başkan imajını bir kambur gibi sırtında taşıyamaz.. Eğer olağanüstü kongreye gidilecekse iki ayrı liste ve iki ayrı genel başkan adayı çıkacak.
Numan Kurtulmuş’un listesi belli. Bu gelişmelerden sonra listeden ayrılmak isteyen olursa ayrılır, ama hemen hemen aynı liste ile seçime gidilir. Öbür tarafın Genel Başkan adayı da şimdiden belli: Mete Gündoğan.. Kurtulmuş karşısında Gündoğan’ın bir varlık göstereceğini sanmıyorum.. Zaten onun için yeni bir kongrede yeni liste ile yine Kurtulmuş’un genel başkanlığında yola devam hesapları yapılıyor.. Ama bu planın hayata geçirilebileceğini sanmıyorum.
Birileri bu ortamı kavgaya dönüştürme gayretinde gibi sanki. Fatih Erbakan’ın adını kullanarak yapılan yayınlar tekzip edilse de, birileri bu işi kaşımaya devam edeceğe benziyor..
Kongre yenilenirse, ondan sonra ne olacağını göreceğiz. Kanatlardan biri ayrılır ve büyük ihtimalle yeni bir siyasi oluşum ortaya çıkar.. Erbakan’ın yeni GİK’ten 25 kişiyi çağırıp istifasını istediği, ama seçilenlerin bu talebe “evet” demedikleri ifade ediliyor.. Bir başka kaynak ise, meselenin yeni yönetim kadar, anayasa referandumuna “evet” mi, “hayır” mı denileceğinde düğümlendiğini belirtiyor. Kurtulmuş, daha önce de “evet” diyeceklerini açıklamıştı.. Kurtulmuş’un terör gündemi ile Başbakan’la görüşmesinin böyle bir zamana denk gelmesi de ilginç bir ayrıntı..
Ne olacaksa bir an evvel olsa da, bu iş uzun sürmese.. Bu süreç ya SP’nin sonu ya da yeni bir başlangıç olacak..
Selam ve dua ile.
VAKİT