Sözün bittiği yer!

Ali Bulaç

Güngören'de gerçekleştirilen terör eyleminde 17 insan hayatını kaybetti, 150 kişi yaralandı. 70 milyon insanın yüreğine ateş düştü, inanıyorum ki Türkiye'nin her tarafında insanlar bu dehşet verici olay karşısında kahroldular.

"70 milyon" diyoruz, 70 milyonun hepsi değil; bunun istisnaları var. İstisnalar tabii ki azdır. Belki yedi bin, belki 70 bin. İsterseniz bunları sıralayalım:

Hiç kuşkusuz, en başta bu vahşeti planlayanlar, gerçekleştirenler. Tabii ki bunların içi yanmadı, aksine "işleri"ni gerçekleştirmiş olmanın "gururu"nu yaşadılar, "mutlu" oldular. Bedenleri parçalayarak elde edilen mutluluk! Başardıklarını zannettiler. Aslında bu insan kılığından çıkmış yaratıklar, kendilerini aldattılar, çünkü "gurur" aldanma ve aldatmadır. Bu nasıl vicdandır ki, insana masumları katletmeye izin veriyor! İnsanların canına kastetmek övünülecek bir iş değildir, aşağılık bir fiildir, katilliktir, caniliktir. Bu fiili meşru veya mazur gösterecek hiçbir ulvi gerekçe olamaz.

70 milyondan istisna etmemiz gereken başkaları da var. Bunların kategorileri farklı. Mesela, Güngören sokaklarında can pazarı yaşanırken, doğumuna 13 gün kala hamile bir anne bebeğiyle, insanlığın ilk masumiyet halini bütün sevimliliğiyle yüzünde taşıyan 5 yaşında bir çocuk, 13 yaşında gencecik bir kızcağız paramparça olurken, ekranlarında eğlenmeye devam edenler; vur patlasın çal oynasın göbek atanlar. Çığlıklar kulaklarına ulaşmadı ya da ulaştı da "kulaklarında ağırlık" olduğu için duymadılar. "Kalbinin üzeri örtülü" olanın ne kulağı işitir, ne gözü görür. Basireti bağlanmıştır çünkü.

Her zamanki gibi İbrahim Tatlıses baş rollerdeydi, yanı başında yaşanan vahşeti umursamadı, duymadı bile. Boyattığı saçlarından, yaşından-başından utanmadan, elinde mendil göbek atmaya devam etti; artık insani hasletlerinin büyük bir bölümünü kaybetmiş toplama seyircileri de ona eşlik etti. Bu onun ilk vukuatı değildir. Hakkari Dağlıca baskınında 12 gencecik askerin hayatını kaybettiği olayda da İbo göbek atmaya devam etmişti.

Sadece Atv'de İbo mu? Devletin kanalı TRT 1'de şarkıcı Emel Müftüoğlu ve Şafak Sezer'in birlikte sundukları 'Çifte Kavrulmuş' adlı programda da aynı saygısızlık yaşandı. Devletin televizyonu, hemen yayınını kesmiyor, halkı eğlendirmeye devam ediyor. Star'da 'İkizzler' adlı şarkı yarışması, Fox TV'de 'Roman Star' gibi yarışmalar yine sazlı sözlü eğlencelerine devam etmekte hiçbir sakınca görmediler. Daha trajik olanı, ertesi gece, yani olayın üzerinden 24 saat geçtiği halde TRT Int şarkılı türkülü, göbekli danslı program yaptı; bütün dünyaya, bunca insanın can verdiği, yaralandığı olayın devlet televizyonunun umurunda olmadığı mesajını vermiş oldu. Muhtemelen şekerim yükselmiş olacak ki, telefon açıp "Beyler, hiç mi bu canlara saygınız yok!" diyecek oldum, telefonu suratıma kapattılar. Muhafazakâr-demokrat bir iktidar döneminde yayın yapan devlet televizyonudur bu, hikmet-i hükümet etmiştir, hikmetinden sual olunmasını istemez.

Başkaları da var! İstanbul'un göbeğinde, Ali Sami Yen'de Metallica adlı müzik grubu bir konser verdi. Türkiye'nin her tarafından 40 bin kişi toplanmıştı. Programın başlamasından 15 dakika önce, konserin verildiği yerden birkaç km ötede, yani Güngören'de cesetler parçalandı; kol bacak havaya uçuştu. Bu laik, ateist, agnostik, aczmendi müsveddelerinin de umurunda olmadı. Transa geçmiş vaziyette kafalarını sallamaya devam ettiler; tepindiler; kendilerine özgü ritüelleriyle satanizmden ödünç tapınmalar yaptılar. İçtiler, bağırdılar, gürültüyü bastıran gürültü cinsinden müzikleriyle İstanbul semalarından arşa yükselen çığlıkları, bedenleri parçalanan masum insanların feryatlarını bastırmaya çalıştılar. Ve elbette sorumsuz gazete ve televizyonların boy boy yayınladığı kanlı ceset görüntüleri. Bu, kan tutmasının insana vahşeti teşhir ettirmesidir!

Burası sözün bittiği yerdir. Bu ülkede hiç kimse, hiçbir merci, sözü bitiren bu saygısız, bu umursamaz, bu artık hissizleşmiş insanlara bir şey diyemiyor. Hepimize yazıklar olsun!

ZAMAN