Sözkonusu yerli ve milli duruşsa ahlak teferruat mıdır?

Medya Derneği, bir basın açıklaması yaparak ATV’de ekrana gelen Esra Erol’un programında kamuoyunun üzerine boca edilen ahlaksızlığı savundu!

HAKSÖZ-HABER

Medya Derneği, bir basın açıklaması yaparak ATV’de ekrana gelen Esra Erol’un programında kamuoyunun tepkisine neden olan “DNA açıklama” rezaletini tuhaf gerekçelerle sahiplenme yoluna gitti. RTÜK’ten de ceza alan programa tepki gösteren kamuoyunu ötekileştiren açıklamada, tepkiler önemsizleştirilerek “her ne kadar sarsıcı olsa da” yapılan işin haber alma hakkı kapsamında olduğu ve önemli olanın gerçeklerin ortaya çıkarılması olduğu öne sürüldü.

Açıklamadaki “Programa bizzat başvuran kişiler, soy bağı konusunda yaşadıkları şüphenin giderilmesini istemişlerdir. Yapılan tetkikler neticesinde soy bağının çarpıtıldığı gerçeğine ulaşılmıştır.” ifadesi de garabet yüklü bir diğer cümle. Sanırsınız ki olay bir televizyon programında değil de mahkemedeki duruşmada yaşanmış! Esra Erol’a burada adeta hem dedektif, hem savcı ve hem de hakim rolü atfedilmiş!

Açıklamadaki en tuhaf noktalardan birisi de yoğun kamuoyu tepkisinin söz konusu olduğu bu ahlaksızlığın icra edildiği televizyon kanalı ve programına yönelik eleştirilerin FETÖ ile ilişkilendirilmesi. Neymiş efendim, eleştiriler masum değilmiş de bunların temelinde “Turkuvaz Medya’nın FETÖ ve PKK ile mücadelede sergilediği milli ve yerli duruş”a dönük hazımsızlık varmış! “Milli yerli ve duruş”a ilişkin sergilenen bu hazımsızlık karşısında yüce yargı derhal harekete geçmeli imiş!

Medya Derneği’nin “pes” dedirten açıklaması:

“ÖNEMLİ OLAN PAYLAŞILANLARIN  DOĞRU OLMASI”

 “Medya kuruluşlarının var olma sebeplerinden biri halkın haber alma hak ve ihtiyacını karşılamaktır. Bu çerçevede televizyonlar ve gazeteler en şaşırtıcı, sarsıcı hatta dehşete düşürücü konuları işleyebilirler. Önemli olan okurla ve izleyiciyle paylaşılan bilgilerin gerçek ve doğru olmasıdır.

Medya Derneği olarak son günlerde üyemiz olan ATV kanalında yayımlanan Esra Erol’la programında yaşananları bu çerçevede değerlendiriyoruz. Programa bizzat başvuran kişiler, soy bağı konusunda yaşadıkları şüphenin giderilmesini istemişlerdir. Yapılan tetkikler neticesinde soy bağının çarpıtıldığı gerçeğine ulaşılmıştır.

“TEMELDE GAZETECİLİK FAALİYETİ”

Temelde bunun bir gazetecilik faaliyeti olduğu konusunda şüphe yoktur. Programda ortaya çıkan şoke edici gerçekle yapımcıyı, kanalı, hatta bütün bir medya grubunu özdeşleştirmek vicdan ve izandan yoksun bir yaklaşımdır. Bu yaklaşım Türkiye’de gazete çıkarmayı ve televizyon yayını yapmayı imkânsız hale getirir.

Elbette bu programlarda ortaya çıkarılan gerçeklerin toplum üzerinde rahatsız edici bazı etkileri olabilir. Bu ve benzeri durumlarda yapılması gereken şey gerçeğin üzerini örtmek değil onunla yüzleşmektir. Resmî kurumlara, sivil toplum kuruluşlarına ve tek tek bireylere düşen görev programı günah keçisi ilan edip sorumluluktan kurtulduğumuzu sanmak değildir. Biz görmezden geldiğimizde bu programlarda ele alınan ciddi sorunlar ortadan kalkmamaktadır. Aksine medya tarafından gündeme getirilmediğinde bir ilgisizlik perdesinin arkasında kalmakta, içten içe büyümekte ve yaygınlaşmaktadır. Bize düşen konuyu bütün boyutlarıyla tartışmak, çözümler aramak, yaraları sarmak ve benzer hadiselerin tekrar tekrar yaşanmaması için çözümler üretmektir.

“SALDIRILARIN TEMELİNDE FETÖ VE PKK’YA KARŞI SERGİLENEN YERLİ VE MİLLİ DURUŞ VAR”

 Medya Derneği olarak dikkatimizi çeken bir diğer husus da şudur: Üyemiz olan Turkuvaz Medya Grubu uzunca bir süredir sistematik bir saldırı altındadır. Eleştiri en temel haklardan biridir fakat burada eleştiri olarak nitelendiremeyeceğimiz faaliyetler dikkat çekmektedir. Turkuvaz Medya Grubu yönetimi, şirketleri ve çalışanları hakkında yalan haberler yapılmakta, asılsız söylentiler çıkarılmakta, sahte görseller üretilmekte ve bütün bunlar organize bir yıpratma çalışmasının malzemesi haline getirilmektedir. Bu saldırıların temelinde Turkuvaz Medya’nın FETÖ ve PKK başta olmak üzere terörle ve terör örgütleriyle mücadele konusunda sergilediği milli ve yerli tavrın bulunduğunu düşünüyoruz.

“SALDIRILARIN ARKASINDA OLANLAR YARGILANMALI”

Yine bu program vesilesiyle yapılan saldırılarda programın, hatta kanalın kapatılmasına yönelik bir kampanya başlatılmış, Turkuvaz Medya çalışanları ve aileleri hakkında burada zikredemeyeceğimiz hakaret ve tehditler savrulmuştur. Dernek olarak adli ve idari makamlardan beklentimiz bu saldırıların arkasında olanların bulunarak adil bir şekilde yargılanmalarının sağlanmasıdır.

Medya Derneği olarak bu haklı davasında üyemizin yanında olduğumuzu, medya kuruluşlarına yapılan itibar suikastlerine prim vermeyeceğimizi bildirir, bu tür saldırılara karşı hak arayış ve mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğimizi ilan ederiz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”

NELER YAŞANMIŞTI?

Kamuoyunda geniş yankı bulan ve tepki çeken olayda,  ATV ekranlarında Esra Erol'un programında bir kadın, çocuğunun komşusundan olduğunu öğrenince sevinç gösterisinde bulunmuştu.

Canlı yayın sırasında DNA testi sonuçlarını açıklayan Esra Erol, kadının eşine çocuğun biyolojik babası olmadığını söylemesi üzerine, "Nasıl yani, kim babası" tepkisini almıştı.

Kadın ise "Ben biliyordum zaten. Şükür elhamdülillah diyorum" ifadeleriyle sevindiğini söylemişti. Bu görüntüler sonrası geniş kamuoyu ve birçok STK, ekranda yaşananlara tepki göstermiş ve programın yayından kaldırılması yönünde talepte bulunmuştu.

Yoğun şikayetler üzerine RTÜK Üst Kurul’u da programın 6112 sayılı Kanun'un 8. maddesinde yer alan "Toplumun milli ve manevi değerlerine, genel ahlaka ve ailenin korunması ilkesine aykırı olamaz." hükmünü ihlal ettiği gerekçesiyle ATV’ye idari para cezası uygulanmasına karar vermişti.

Medya Haberleri

Sky News, Siyonist taraftarların ırkçı sloganlarını içeren görüntüleri sildi
100'den fazla çalışanı: BBC, Gazze haberlerinde İsrail yanlısı yayın yapıyor
Türkiye'de alkol reklamı yasak ama Türkiye tanıtımında serbest!
İletişim Başkanı Altun: İsrail'in yalanları tek tek ifşa ediliyor
Netflix Filistin'e ait 30 filmi yayından kaldırdı