Fatih Demir / HAKSÖZ HABER
Yıkım kararı mülkiyet hakkının sınırlandırılmasına yönelik bir tasarruftur. Yıkım kararı, her ne kadar hukuka aykırı niteliği olan bir taşınmazın hukuka uygun hale getirilmesi amacını taşısa da, nihayetinde malikin veya yapı sahibinin rızası dışında cereyan ettiği için belirli, emredici kurallara tabi olarak icra edilmektedir. Kamu gücünün en yoğun şekilde kullanılması yönüyle “yıkım kararı ve uygulaması” idari işlemin en tipik ve karakteristik örneğidir. Kamu gücü yerelden genele doğru hareket ettirilmektedir. Önce belediyeler ardından bakanlık yürütme görevini gerçekleştirir.
İzmir’de depremde yıkılan 208 binanın ruhsatını Bayraklı Belediyesi vermişti. Ruhsatlarda binaların çürük olduğu raporu düşülüyor belediye ise imara aykırı olmasına rağmen ruhsatı veriyorsa belediyenin işlemleri usulsüzdür. Çürük raporu alan binaların ruhsatları belediye tarafından iptal edilmiyorsa asıl sorumlu belediyedir.
Sözcü gazetesinin bugün üst manşetten yayınladığı haber bir gerçeği yansıtmakla beraber, sorumluluğun belediyeden alınıp direkt olarak hükümet tasarrufuna bırakılması anlamı taşımaktadır.
Sözde muhalif Sözcü gazetesi hükümet organlarına devredilecek herhangi bir eylemi normalde onaylamayacak kadar bağnazdır. Ancak olumsuz durumlarda işler tersine dönmekte, sorumluluklar da yetkiler de hükümete yani muhalif olunana devredilmektedir. İzmir depreminden sonra da tabiri caizse aymazlık yapılıp, tereyağı gibi sıyrılmak istenen bir durumun varlığı açığa çıkmakta.
Belediyelerin de yıkım ekipleri hali hazırda mevcutken, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı üzerinden yıkımın gerçekleştirilmediğini iddia etmek yürütme erklerinden birisini atlamayı amaçlamaktadır. Sözcü’nün üst manşetten verdiği haber metninin yanına iliştirilmiş “CHP heyeti ortaya çıkardı” ibaresi ise Sözcü’nün yürütmenin eyleminden ziyade, işin şov kısmını ön plana çıkarmaya çalıştığını düşündürmekte.