Selahattin Eş Çakırgil’in yeni yazısı:
‘Söz, Yaydan Fırlayan Ok Gibidir; Baştan Tutulmalı’
Bir ‘Bakan’, dün, Maraş’ta konuşuyor ve özet olarak, ‘Bugün çok çetin bir terörle mücadele sürecinden geçiyoruz. 100 yıl öncelerde, Mehmed Âkif, Çanakkale savaşlarını anlatırken, (Bedr’in aslanları, ancak bu kadar şanlı idi!) dediği üzere, bugün de güvenlik güçlerimiz aynı şerefe sahib olarak mücadele ediyorlar!’ diyordu.
Halbuki, merhûm Âkif’in en tartışmalı mısralarından birisidir, o.. ‘Ağzım kurusun, yok musun, ey adl-i ilahî?’ mısraıyla birlikte..
Âkif, evet bir önemli bir öncümüzdür, ama, ‘Her ne söylediyse, elhaak, doğrudur..’ denilemez. Çanakkale’deki savaşları, Hz. Peygamber (S) ve sahabesinin Bedr’deki küçük, ama, beşer tarihinin seyrini değiştiren muazzam sonuçlu gazvesiyle mukayese etmek ve eşitlemek nasıl olur?
Çarpıcı-vurucu laflar etmek uğruna, ölçü ve sınırlarımızı vurmayalım. Bir şeyleri büyütmeye çalışırken, başka şeyleri küçültmeyelim.
*
Bir ünlü hocamız da, geçen gün, seçkin zevâtın da bulunduğu bir bayramlaşmada konuşurken, ‘Ben ömrüm boyunca şu iki kişinin sevilmesi için çaba harcadım. Birisi, Hz. Peygamber, diğeri Sultan Abdulhamid!’ diyordu. (…)