Söz Konusu “İran Ruhu” ise Tarih Teferruattır!

“Osmanlı Ruhu” eğer İran’ın ve sahaya sürdüğü katiller çetesinin çıkarları adına savunulursa bunda hiçbir mahzur yoktur. Bu yeni tutumun adı da pekala “İran Ruhu” olarak nitelenebilir.

Bahadır Kurbanoğlu/ HAKSÖZ HABER

Bugünlerde bir takım yazarlarda, Türkiye dış politikasına ilişkin “Osmanlı Ruhu” üzerinden abartılı rol biçmeler söz konusu olduğu bir vakıa. Aslında başta A. Davutoğlu olmak üzere Türkiye dış politika yapıcılarının da zaman zaman eleştirdikleri bu hamasi tutum, gelişmeler karşısında hızını alamayarak tarihe yönelip sapla samanın karıştığı bir takım analizlere yol açmakta.

Lakin bu durum, bu tutumu alaya alan ve sanki bu söylem bizatihi dış politika aktörlerine aitmiş gibi lanse edip belden aşağı değerlendirmeler yapan Esed ve İran yanlısı Şebbihacı kalemlerin eleştirilerinin örtük ya da açık tutarsızlıklarının, hatta gayrı ahlakiliklerinin görmezden gelinmesine de sebebiyet vermemeli.

Belki birileri, tarihten devraldıkları muhafazakar reflekslerle, mazlumların nefes alması için duaya durmanın, adil ve sağlıklı analizler yapmanın ötesine geçip Türkiye’nin gücüyle doğru orantılı olmayan bir tarzda “İslam dünyasının her bir köşesinde Türkiye’yi bekleyenlerin olduğunun sürekli altını çizen bir ‘Yeni Osmanlı’ ruhu”na atıf yapmaları söz konusu olduğu doğrudur. Ancak bu durum bir takım Şebbiha sevdalısı kalemşörlerin, bugüne dek bölgede İran’ın fütursuz iştahını, Maliki terörünü ve Esed’in katliamlarını örtmek için sarılabilecekleri “meşru” bir argüman olarak da görülemez. Zaten hiçbir argüman katiller sürüsünün icraatlarını meşrulaştırmada irabta mahal bulamaz!

Öte yandan bu konu, tecavüz ve cinayet politikalarını allayıp pullayan ve Türkiye kamuoyuna sunanların karşı tarafı eleştirirken ne derece ilkesiz olduklarının örneklerini de görmemizi sağlamalı. “Osmanlı Ruhu” eleştirisi, her ne kadar AK Parti hükümetini “amatör şahinler” diye aşağılamada kullanışlı olsa da, iş “İran Ruhu”nu kotarmaya geldiğinde pekala bu Şebbihalar açısından da kullanışlı ve ilkesiz bir argümana da dönüştürülebilmekte. Tarihe referans, hükümet yanlısı kalemler tarafından başvurulduğunda tahfif edilen ama İran’ın bugünkü çıkarları söz konusu olduğunda başvurulmasında hiçbir sakınca görülmeyen bir tutum.

Aşağıdaki alıntı da bunun bir örneği: 

 

"Mezhebi nedenlerle İran’la doğal bir yakınlık içinde olsalar da Iraklı Şiilerin siyaseten doğuya değil kuzeye baktığı unutuldu. Bağdat’ta Türkiye ile ilişkileri geliştirmek için çalışmalar yürüten hükümete yakın bir isim biraz kahır biraz hayalkırıklığı içinde şunları söylemişti:

‘Türkiye, Osmanlı tarihini hepten unutmuşa benziyor. Osmanlı Şiileri dışlamış olmasına rağmen İngilizler işgal ettiğinde Osmanlı ile birlikte savaşa gidenler Irak’ın güneyiydi. Basra ve Kut’taki mezarlara bakın, çok sayıda Osmanlı askeri görürsünüz. Şii ulema İngilizlere karşı cihat fetvası yayımlamıştı. Musul, Kerkük, Tıkrit ve Bağdat’taki Sünni Araplar ise İngilizlerle anlaşmıştı. Osmanlı çok ucuza satıldı. Şimdi Ankara yüzde 25 ile anlaşıp yüzde 65’i yönetmek istiyor. Ankara İngiliz taktiği güdüyor.” (F.Taştekin, Duydun mu Mirim İran Osmanlı Şehirlerini İşgal Etmiş, Radikal, 14 Mart)

Yani?! Yanisi şu;“Osmanlı Ruhu” eğer İran’ın ve sahaya sürdüğü katiller çetesinin çıkarları adına savunulursa bunda  hiçbir mahzur yoktur. Bu yeni tutumun adı da pekala “İran Ruhu” olarak nitelenebilir.

İşin gerçeği sahadaki somut “İran Bedeni”ni savunmak için; ‘Osmanlı Ruhu’ndan istifadeyle yeni bir “İran Ruhu” üretmek Acem kurnazlarının bizdeki Şebbihalara bugüne dek sunduğu küçük tüyolardan biri sadece. Ve o Şebbihaların dört yıldır başvurdukları “tilki” taktiklerinin, ilkesiz yaklaşımlarının, düşenlerin yerine yenilerini taktıkları maskelerden bir maske. 

Yorum Analiz Haberleri

Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...