Soylulara kurşun tabut, “fani”lere gübre...

Fatma Barbarosoğlu, dünyada var olan çifte standartta dikkat çektiği yazısında orta ve dar gelirli insanların bedenleri üzerinden gerçekleşen sömürüden bahsediyor.

Fatma Barbarosoğlu / Yeni Şafak

Soylulara kurşun tabut, “fani”lere gübre...

Bazı tarihler insanın zihninde buluşur ve bu buluşma daha sonra hatırlanacak olan zaman birimini yeni bir hikâye zemini olarak inşa eder. Mesela 70 yıl saltanat süren ve büyük ninesi Kraliçe Viktorya’ya ait olan en uzun saltanat süren kadın monark unvanını bundan sonra pek kolay kırılamayacak bir rekor ile 8 Eylül 2022’de noktalamış olan Kraliçe II. Elizabeth’in ölümü ile İzmir’in kurtuluşunun 100. yılının bir gün ara ile çakışması gibi.

100 yıl ara ile gerçekleşmiş olan bu çakışma neden önemli? Birleşik Krallık, I. Dünya Savaşı sonrasında dünya ölçeğindeki üstünlüğünü ABD’ye terk etmeye başlamıştı.

Halide Edip’in Türkün Ateşle İmtihanı’nı okurken -ki onun satırlarını okurken Halide Edip’in Amerikan Koleji mezunu olduğunu ve o sıra iki oğlunun da Robert Kolej’de yatılı okuduğunu hiç aklımızdan çıkarmamız gerekiyor- Amerikalı kadınların savaş suçlarını teftiş heyeti olarak Anadolu topraklarında dolaştığı “dert dinlediği” satırlara dikkatle yaklaşmak gerekiyor:

“Eskişehir’den trenle dönerken Miss Billings ile Miss Allan’a rastladım. Onlar Amerika’nın Yakın Doğu Yardım Heyetinin mümessilleriydiler. Miss Allan, Harput’ta bulunun bir misyonerin kızı olduğu için Türkçeyi ana dili gibi biliyordu... Bu Amerikalı iki kadın, bütün mücadele boyunca, Ankara’da Türklerin arasında dostça yaşadılar. Miss Allan İstanbul’a gittiği zaman benim aile durumunu da bana bildirebiliyordu. Bu kadının evi Ankara’da bir toplantı merkeziydi, paşalar da dâhil, bütün baştakiler oraya giderlerdi.” (Halide Edip Adıvar, Türkün Ateşle İmtihanı, Çan Yay. İstanbul 1962, s.160)

Halide Edip misyonerlerin dostluğuna samimiyetle inanmış olabilir ama biz 100 yıl sonra misyonerlik faaliyetlerine daha mesafeli ve nesnel bir yerden bakabilmeliyiz.

Kraliçe’nin cenaze törenini zihnimde sabitleyen ikinci çakışma insan cesedinin gübre olarak ABD’nin Kaliforniya eyaletinde de yasallaştığı haberi.

Dünyada milyarlarca insan 12 gün boyunca Kraliçe II. Elizabeth’in kurşun kaplı tabutunun içinde dolaştırılmasına ekranları başından eşlik etti. 20 yıldır provası yapılan Kraliçe’nin cenaze töreni nihayetlendiğinde, ABD’de ölülerin bedenlerinin gübre olarak kullanıma açık hale getirilmesinin yasallaştırılmasına bir eyalet daha katıldı. Ölü bedenleri kompost gübre yapmayı onaylayan beşinci eyalet olarak Kaliforniya Valisi’nin açıklamasını okuduk, üzerimizdeki cenaze töreni yorgunluğunu atamadan.

Daha önce Washington, Vermont, Colorado, Oregon eyaletlerinde yürürlüğe girmiş olan uygulama, Kaliforniya eyaleti için zamanlaması manidar olarak yasallaştırıldı.

İndependent Türkçe, haberi “Kaliforniya, insan gübreleştirmeyi yasallaştırdı” başlığı ile verdi. Habere göre Kaliforniya Valisi Gavin Newsom, “bu yöntemin tabutla gömme ve yakma işlemlerine göre daha sürdürülebilir olduğunu” söylüyor.

İklim krizi bahane edilerek insanların cesetlerine müdahale edileceği bir dönemin içindeyiz artık. “Bilimsel” anlayış ile dini akidenin bedenin kutsiyeti üzerinden…

Değişen cenaze merasimleri üzerine belli ki bundan sonra da konuşmaya devam edeceğiz. Şimdilik bu meseleyi Ekşi Sözlük yazarı ich bingöl’ün şu cümleleri ile nihayetlendireyim:

Hayatım boyunca her gün tonlarca et yesem, her gün litre litre deodorant kullansam, yine de bu cenaze töreni kadar doğayı katledemem.

Fakat iş, doğayı korumaya(?) geldiğinde fedakârlık talebi Kraliyet ailesinden değil, benden bekleniyor. Toplumun mikro alışkanlıkları yok edilerek iklim krizi ile mücadele edilmez çünkü bu, kelimenin tam anlamıyla adaletsizliktir. Adaletin olmadığı yerde medeniyet de olmaz.

Hiçbir işi olmayıp da bu töreni izleyen tertemiz salaktır. her birey salaklık yapmakta özgürdür, Size salaklığınızda başarılar diliyorum.

Meraklısı için notlar:

1- Kraliçe’nin 12 gün süren cenaze merasimi ile ilgili olarak her birimizin aklında onlarca soru vardır muhakkak. Size komik gelecek ama bendenizin aklına takılan sorulardan birisi şu: Tören alayının en önünde yürüyen “tören keçisi” 20 defa yapılmış cenaze merasimi provasının kaç tanesine katılmıştı acaba? Keçi belki de “organik keçi” değil “inşa edilmiş keçi”dir. Phlip Dick’in Bıçak Sırtı romanına bir göndermede bulunmuş olalım bu vesile ile.

2- Ekşi Sözlük de küresel yasa ayak uydurarak Kraliçe ile ilgili girilmiş maddeleri siyah zemin üzerinde yayınlayarak harflere ve cümlelere “taziye nizamı” vermiş.

Kültür Sanat Haberleri

Vatanına dönerken yaşadıkları kadar ağır değildi yükü
“Made in Gaza: From Ground Zero” Savaş bölgesinde mahsur kalan film yapımcılarının sesi oluyor
Taksim Camii Filistin Kitap ve Kültür Günlerine ev sahipliği yapacak
Ümraniye Kitap Fuarı cumartesi günü başlıyor
Bilgi, inanç ve eyleme yönelik bir ömür çaba: Sezai Karakoç