Söylenecek sözün değerini kaybetmesi!

Sezen Aksu’nun şarkı sözleri tartışılmaya devam ediliyor. Peki, bu tartışma kime yarıyor?

HAKSÖZ HABER

Sezen Aksu tarafından 2017 senesinde yazılmış bir şarkının sözleri üzerine başlayan tartışma gittikçe büyüdü. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çok sert ifadelerle yaşanan tartışmaya dahil olması konuyu iyice çığırından çıkarttı!

Her şeyden evvel seneler önce yazılmış bir şarkının sözlerini neden şimdi tartıştığımız sorusu hala cevap bekliyor. Bu konuda iktidara yakın medyanın gösterdiği tepki abartılı bir boyuta sahip. Gündem oluşturma amaçlı atılan bir adım olduğu intibaını uyandıran bu tepkiler yüzünden bir şey söylemek oldukça riskli hale geldi.

Hz. Adem ve Hz. Havva hakkında tahfif edici olabilme ihtimali bulunan bir söz söylenilmesi dahi kabul edilemez. Bunu baştan söylemek lazım. Ancak konu öyle sanıyoruz ki bundan ibaret değil.

Konuyu incelerken Sezen Aksu’nun nasıl bir insan olduğuna da bakmak gerekiyor. Aksu, liberal değerlere inanan eşitlikçi dünya görüşüne sahip bir isim. Bu bağlamda Sezen Aksu’ya son yaşananlardan önce en fazla tepki gösteren sosyal çevreyi Kemalistler oluşturuyordu.

AK Parti’nin attığı bazı siyasi adımları destekleyen Aksu, sol-Kemalistler tarafında linç edilmeye çalışılmıştı. Özellikle çözüm süreci, 2010 referandumu ve başörtüsü meselesinde Aksu’nın statüko karşıtı tutumu Kemalistleri öfkelendirmiş ve “hain” ithamını da beraberinde getirmişti. O dönem memleketi İzmir’de Aksu’nun isminin verildiği sokağın adı bile değiştirilmişti!

Oda TV ise Sezen Aksu’nun babasına “FETÖ” ithamında bulunarak işi oldukça farklı bir düzeye çıkartmıştı. Netice olarak Sezen Aksu son yaşanan tartışmadan evvel sol-Kemalistlerin hedef tahtasındaydı.

Beş yıl önce yazılmış şarkı sözleri tartışma konusu yapılırken Sezen Aksu’nun birden hedef haline getirilmesi ilgi çekici bir olay olarak önümüzde duruyor. İşin özünde Aksu’nun başka şarkıları incelense bundan daha ağır ifadeler bulmak da mümkün olabilir. Sezen Aksu’dan ne bekleniyor ki? Herhangi bir hassasiyeti olmayan Aksu daha evvel dediğimiz gibi liberal değerlere inanan bir insan… Ancak işin bu boyutları konuşulmazken toplum bir tarafa yönlendirildi.

Şuan Sezen Aksu tartışmasının kazananı sol-liberal kesimlerdir. Cari hükümete yönelik otoriterlik ithamını güçlendiren bir yere evrildi tartışma. Çünkü baştan itibaren sağlam bir zemine oturtulmamıştı...

 İktidara yakın medya ve kişilerin suni gündemler oluşturarak algı inşa etme çabaları kendilerine döndü. Cumhurbaşkanının geç bir şekilde dahil olduğu bu tartışmada kullandığı üslup işi iyice olumsuz bir noktaya götürdü açıkçası. İletişim Başkanının Cumhurbaşkanının sözlerinin tamamının yayımlanmaması noktasında çaba gösterdiği yönündeki iddiaları da hatırlamak gerekiyor. Eğer gerçekten böyle bir çaba gösterildiyse anlaşılabilir olduğunu ifade etmek lazım.

Netice olarak toplumun geniş kesimlerinin ikna edilemediği bir konuya bu şekilde dahil olmak muhalefetin ekmeğine yağ sürmek anlamına geliyordu ki Sedef Kabaş’ın iğrenç sözleri gündemi başka bir tarafa çevirdi. Öteki türlü iktidar Sezen Aksu tartışmasından daha kötü etkilenecekti.

Organik ve inorganik tartışmalar arasındaki farkı ortaya seren bu iki hadise söylem üstünlüğünün hangi zeminlerden beslendiğini de gösteriyor. Gerçekçi, meşru zeminler üzerinden üretilen siyasi argümanların toplumsal karşılığı olurken durduk yere ortaya çıkan kimsenin ne olduğunu anlamadığı yapay konular ise sahibine zarar veriyor! Söyleyecek sözümüzün bir değeri kalmıyor!

Bu bağlamda Sedef Kabaş hadisesini birçok sol-seküler yayın organı geçiştirirken Sezen Aksu meselesi ise gündem edilmeye devam ediliyor. İktidara yakın yayın organları ise hala Sezen Aksu hakkında benzer içerikleri üretiyorlar… Geçmiş olsun ne diyelim!

Yorum Analiz Haberleri

Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!
İşgal edilen zihinler