Sosyal Medya, Sahte Haber ve Türkiye

Yazısında Reuters Institute for the Study of Journalism’in yayınladığı Dijital Haber Raporunu değerlendiren Ali Saydam, sosyal medyadan yayılan sahte haberleri ve Türkiye’de buna olan rağbetin artmasında rol oynayan faktörleri irdeliyor.

Ali Saydam’ın Yenişafak’ta yayımlanan konuyla alakalı köşe yazısı (06 Ağustos 2019) şöyle:

‘Sosyal Medya Yıkılıyor’

Başlıktaki söze haftada birkaç kere rastlarız. Genellikle yalan, dolan haberlerin, çamur at izi kalsın türü mesnetsiz, gerçek dışı suçlamaların, hiçbir veriye dayanmayan sübjektif tespitlerin bir konu çerçevesinde odaklandığı anlarda ortaya çıkan sosyal medya fenomenini tanımlayan cümle budur.

Ülkemizde sosyal medyanın şu sıra kısmen ve nispeten etkili olabilmesinin nedeni, bizce geleneksel medyanın itibarını ve etkisini ciddi oranda yitirmiş olmasıdır. Bloklaşan ve birbirinin reddiyesini oluşturan medyada kazanan taraf olmaz. İki testi birbirine çarpışır, biri kırılırsa diğeri de en azından çatlar.

‘Sosyal medyanın yıkılıyor’ olması aslında onun etkili olduğunu göstermez. Neticede halkın kültür ve değerleri ile vicdanı her türden medyanın üzerinde tecelli eder.

Hâl böyleyken bir yanda sosyal medyaya sırtını dayayıp uyuzunu kaşıyanlar, öte yanda ise sosyal medya mağdurları bir kör dövüşünün içinde debelenip dururlar.

Mevcut durumla ilgili Reuters Institute for the Study of Journalism’in yayınladığı bir rapor hayli ciddi sonuçlar ortaya koymuştur.

Dijital Haber Raporu 2018’e göre; dünyada sahte habere en çok maruz kalan ülkenin Türkiye olduğu tespit edilmiş. Türkiye, ankete katılmadan önceki hafta içinde en az bir kez uydurma haberle karşılaştığını belirten ülkeler arasında birinci sırada yer almış.

Sahte habere maruz kalma konusunda ülkemiz bu kadar kötü durumdayken gelin görün ki sosyal medyadaki haberlere genel güven %23 oranındayken, Türkiye’de güven duyanların oranı %33.

Öte yandan Türkiye’de internette karşılaştığı bilginin doğru olup olmadığı konusunda endişe duyanların oranı %60.

Araştırmaya göre, Türkiye’de her 10 kişiden neredeyse 7’sidevletin internetteki yanlış bilgiye karşı bir şey yapması gerektiğini düşünüyormuş.

Twitter işi devlete pek bırakmak istemiyor olmalı ki olaya kısmen de olsa el atmış. Geçenlerde yolladıkları açıklamada “İnsanların güvenliğini sağlamak için kurallar koyuyor ve çevrimiçi davranış yönelimlerini göz önünde bulundurarak bu kuralları devamlı güncelliyoruz” diyorlardı.

Bu doğrultuda, 30’dan fazla ülkeden gelen 8 binin üzerindeki geri bildirime dayanarak nefret davranış politikalarını genişletiyorlarmış. Dini gruplarla ilgili nefret söylemi içeren tweetleri anında sileceklerini belirtmişler. Bu açıklamanın yapıldığı tarihten itibaren de bu tür tweetler atanların hesaplarını askıya alacaklarmış.

Bildirinin sonunda şöyle de bir cümle yer almış: “Twitter’ı herkes için daha güvenli bir yer yapma sürecinde yapılan diğer işler konusunda da sizleri bilgilendireceğiz.”

İlginç değil mi?! Twitter otokontrole doğru adım atarsa kimse sesini çıkarmıyor… Benzer bir kontrolü devlet toplumu koruma adına devreye sokarsa yeri göğü inletiyorlar.

Anlaşılan şimdilik bir nal elimizde… Geriye üç nalla bir at kalmış… Twitter onları da sağladığında güvenli bir ortamda yolumuza devam edebileceğiz inşallah…

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!