Sosyal medya mecraları da ambargo listelerine eklenmeli mi?

Gökhan Özcan, Siyonistleri destekleyen şirketlere yönelik ambargo çağrılarının önemli olduğunu vurgularken listelere sosyal medya sitelerinin de eklenebileceğini vurguluyor.

Gökhan Özcan / Yeni Şafak

Protesto listelerimiz eksik!

Bu tür İsrail kaynaklı vahim hadiseler yaşandığında, Batı dünyasından birtakım kabul edilemez hareketler geldiğinde birtakım ürünlerin ve markaların satın almamak yoluyla protesto edilmesine dönük protesto kampanyaları başlıyor. Bu kampanyaları önemsiyorum, eğer yeterince yaygınlaştırılabilirse ve ısrarlı olunur, kalıcı davranışlara dönüştürülürse etkili olabileceğine de inanıyorum. Ancak sorun şu ki, hadiselerin harareti ortadan kalktığında bu bilinçli tavırlar bir süre sonra unutulmaya başlanıyor. Israrla protestosunu sürdüren az sayıda insan dışında her şey kısa sayılabilecek zaman içinde eski haline dönüyor. Ta ki yeni bir arıza ortaya çıkıncaya dek...

Böylece olay bazında etkili olabilecek bu protestolar, kararlı tutumların kısa zamanda gevşeyeceği karşı tarafça da bilindiğinden uzun vadede potansiyeline uygun sonuçları maalesef üretemiyor.

Müslümanlara, ülke sınırlarının ötesine taşacak biçimde İslam ümmetine, masum insanlara, yoksul, yoksun ve mazlum coğrafyalara bir kere değil, sayısız kere zulmetmiş, haksızlık etmiş, kötülük etmiş, mallarına, canlarına, kaynaklarına defalarca kastetmiş Batılı güçlerin ve onların yağlı teninde uç veren cerahatli bir sivilce olarak İsrail’in cibilliyetinin ne olduğunu artık herhalde hepimiz biliyoruz. Batılı devletlerin halkları içinde sağlıklı ve insanca biçimde düşünebilen bir çok insan var. Bu son olaylarda bu durum daha da aşikar hale geldi. Ancak devlet yönetimleri için söylenebilecek hiç bir olumlu şey yok; insan hayatına sadece kendilerinden olunca değer veren, başka kültür ve inançlardan insanları rahatlıkla gözden çıkarabilen, demokrasi, özgürlük, hukuk, terör gibi temel kavramları kendi menfaatine göre eğip bükebilen, her türlü şiddete, işte görüldüğü gibi masum bebeklerin hunharca katline bile gözlerini kapatabilen, İsrail gibi bir terör devletinin yaptıklarına arka çıkan bir zihniyet yönetiyor bu ülkeleri. Sadece ülkeleri değil, belki o devlet yapılarından daha büyük güce sahip küresel şirketlerini de... Bugün protesto ettiğimiz şirketler bu şirketler, ürünler onların ürünleri... Bunu yapmaya devam etmeli, bu ürünlere rağbetimize bir daha geri dönmemek üzere son vermeliyiz.

Ancak listede bu şirketlerin ve bu şirketlerin sahip oldukları markaların hepsi yok. Bu konuda da yazık ki biraz kendimizi kandırıyoruz. Bu protesto kampanyalarının yaygınlaşması için çağrılarda bulunduğumuz mecralar, belki de bu şirketlerin en büyük, en güçlü olanlarına ait... Dijital teknolojiler şu anda dünyanın en büyük endüstrisi tarafından geliştirilip yaygınlaştı-rılıyor. Sosyal medya, yer yer uygulamaktan çekinmedikleri sansür, perdeleme, manipülasyon, saptırma aksiyonlarından da anlaşılacağı üzere Batı dünyasıyla ve dolayısıyla İsrail’le aynı reflekslere sahip, aynı tarafta duruyor. Küçük istisnalar dışında bu böyle... Bizim protestolarımıza o mecraları istedikleri an tamamen kapatabilirler. Bunun yapmamalarının sebebi vicdanları değil, kâr tezgahlarının işlemeye devam etmesini istemeleri... Biz bir çok İsrail ve Batı çıkışlı ürünü protesto ederken, küresel anlamda bu kötülükleri finanse eden güçlerin belki de en kârlı ürünlerini, yani sosyal medya ve dijital teknoloji ürünlerini listenin dışında tutuyoruz.

Böyle bir ortamda, sıcak bölgelerden haber alma ve doğru bilgileri yaygınlaştırma konusunun ne kadar önemli olduğunu elbet biliyorum. Şu anda, çok üzülerek ifade ediyorum ki, mesela Gazze halkının dünyaya açılan penceresi bu mecralar... Bütün sansür ve perdelemelere rağmen bu yine de böyle... Ancak daha can acıtıcı gerçek de şu, bizim bu ihtiyacımız, yangına ateş taşıyan, zulme kaynak temin eden bu dev şirketlerin servetine servet katıyor, her an mekanizmalarına daha da işlerlik kazandırıyor.

Bu önemsememiz gereken bir sorun... O kadar yaygınlaştı ve hayatın koca bir parçası haline geldi ki, bu saatten sonra kalabalıkları sosyal medyayı terk etmeye ya da dijital teknoloji kullanımını en alt seviyeye indirmeye razı edebileceğimizi sanmıyorum. Acizane kanaatim doğrusunun bu olduğu şeklinde ama muhtemel ki bunu yapmayacağız. O halde yapılabilecek tek şey kalıyor geriye; bir şekilde kendi sosyal mecralarımızı, yazılımlarımızı üretmek... Bunu yazdığıma inanamıyorum ama birilerinin bunu kendine dert edinmesi gerekiyor. Aksi halde asıl yıkıcı işgalin nerede gerçekleştiğini hiç bilemeyecek ve buna tedbir alamayacağız.

Bana sorarsanız bu konu da milli savunma sanayii içinde değerlendirilmesi gereken bir konu!

Yorum Analiz Haberleri

Ümmetin ihyasında öğretmenlerin rolü
Kâbe acilen bu müptezellerin elinden kurtarılmalıdır!
“İsrail neden bir haydut devlettir?”
CHP ile laiklik anlayışınız farklı, peki Anıtkabir anlayışınız aynı mı?
Siyonizm Batı'nın çöküşünü hızlandıracak