"Sosyal konut projesinin %40'ı devlet tarafından sübvanse ediliyor"

Ersin Çelik, Cumhurbaşkanı tarafından duyurulan TOKİ projelerinin muhtevası hakkında bilgi veriyor.

Ersin Çelik / Yeni Şafak

Emlakçı çeteleri heveslenmesin: Bakanlık o evlere el koyacak

Pandemi sürecinde baş gösteren konut ihtiyacı, sonrasında fiyatların kontrolden çıkma noktasına erişti malum. Hem satılık hem de kiralık ev fiyatları uçtu gitti. Evi olmayanların bir kısmı biraz da erken davranıp, elde avuçta ne varsa satıp kiradan kurtuldu. Bire aldıkları ev birkaç ay sonra beş lira oldu. Ev sahibi olmaktan başka karları olmadı tabii.

Çok sayıda kiracı ise ‘nasıl ev sahibi oluruz?’ ya da ‘bu saatten sonra ev sahibi olabilir miyiz?’ sorusunun ötesine geçemedi. Bu dönemde banka kredisi ya da murabaha ile ev almak alt gelirliler için imkânsız. Orta gelirliler içinse imkânsıza yakın. İki milyon TL’lik bir daireyi banka kredisi ile almak için 120 ay boyunca 33 bin lira taksit ödemek gerekiyor.

Fiyatların bu kadar artmasında, küresel krizle birlikte inşaat maliyetlerinin aşırı yükselmesi ve buna bağlı olarak talep fazlası var. Daha önceki bir yazımda aktarmıştım. Sadece İstanbul’da, evlenme ve boşanmalardan dolayı yıllık 60-70 bin arasında yeni konut ihtiyacı var. Bununla birlikte İstanbul’da yeni konut yapacak arsa da kalmadı gibi. Şehirde boş daire yok. Ne satılık ne kiralık. İlana konulan gidiyor.

Artan nüfus, göçmenler, evlenenler, boşananlar… Hepsi birer etken.

Devletten bir hamle yapması, çözüm üretilmesi bekleniyordu. İpuçları aylar önce verildi. Hem vatandaşlar hem inşaat hem de emlak sektörü 13 Eylül tarihine odaklandı. Ev satışları bir aydır durmuştu zaten. Eylül itibariyle daha da düşeceği söyleniyor. Çünkü 500 bin yeni sosyal konut inşa edilecek. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “dünyadaki en büyük konut yatırımı” tanımını yaptı ve ekledi: “Cumhuriyetimizin yüzüncü yılına böyle küresel ve tarihi önemde bir kampanya ile girmekten gurur duyuyoruz.”

Sadece konut değil. Ev, arsa, iş yeri… TOKİ eliyle konutluk arsa satışı ve iş yeri inşası da yapılacak.

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum dün medya yöneticileriyle buluştu ve projenin detaylarını anlattı. Akıllara gelebilecek her soruyu yönelttik kendisine.

Bakan Kurum toplantıya başlarken ilk gün ve ilk saatler itibariyle başvuru sayısını verdi. Başvurular TC kimlik numaralarının son rakamına göre alınıyor. İlk gün son rakamı “0” olan başvurabildi. Bakan Bey ilk olarak 92 bin sayısını açıkladı. Tam son dakika geçecektik ki sayıyı 141 bin olarak güncelledi. Bu sayı toplantı biterken 250 bini buldu ve ben yazıyı yazarken de 500 bini geçti. Başvurular Ekim ayının sonunda bitecek. Yani daha 45 günden fazla bir zaman var. Vatandaşlar acele etmesin, panik yapmasın. Bakan Bey altını çizdi: “Bugün başvurmakla son gün başvurmak arasında hiçbir fark yok.”

Toplantı bitti ve salondan ayrılırken Bakan Kurum’a tahminen kaç başvuru beklediğini sordum, “5 milyonu geçer” dedi. Öngörü veya beklenti de diyebiliriz. Önemli bir çıktısı var. Türkiye’deki konut talebini ortaya koyuyor. Hem TOKİ’ye hem de özel sektöre, konut üreticilerine mesajlar veriyor. Vatandaşın makul fiyatlar ve makul geri ödemelerle alım gücünü gösteriyor. Özel sektör, TOKİ’nin sağladığı kolaylığı sağlayamaz elbette. Yüzde 10 peşinat 240 ay vade ve en düşüğü 600 bin TL, en yükseği 900 bin TL’ye satılacak dairelerin en az yüzde 40’ını devlet sübvanse ediyor zaten.

Bu kampanyada gençler ilk defa gözetildi. Bu konutlara 18 yaşını doldurmuş ve üzerinde tapusu olmayan geliri de belirlenen sınırın altında olan tüm gençler bağımsız olarak katılabilirler. Anne babası başvursa da gençlerin ayrıca kendi adlarına kuraya girme hakları var. Aynı şekilde bir genç için ailesinin geliri ölçü değil. Bir ailenin 18 yaşından büyük 30 yaşından küçük beş çocuğu varsa, hepsi kendi adlarına başvurabilirler.

Bakan Kurum’a sosyal medyada maniple edilebilmeye müsait “sonradan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olanlar da konutlara başvurabilecek mi?” sorusu da yöneltildi.

Bekliyormuş ve şu yanıtı verdi: “Konutlara şartları karşılayan her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı başvurabilir. Vatandaş olmuş ve üzerinde evi olmayan herkes başvurabilir. Fakat çok önemli bir detay var. Birinin vatandaş olabilmesi için üzerine evi olması gerekiyor. Bu temel şart. Çok istisna, sayısı yok denilecek kadar az başvurular olabilir tabii. Burada Anayasa’yı ihlal edemeyiz.”

Çok mühim bir mesele daha var. Kurada ev sahibi olma hakkı kazananlar bir süre sonra dairlerini satıyorlar. Bu da bir çeşit sosyal konut rantı aslında. Özellikle emlakçılar üzerinden kurulan bir tezgah çok konuşuluyor. Dairenin borcu bitmeden tapuda değil de “ikili anlaşma” ile satanlar var. Kimse yok demesin emlak siteleri böyle ilanlarla dolu.

Hem bu mesele hem de farklı önemli suallere verilen cevapları da sıralayarak Bakan Kurum’un ağzından aktarıyorum:

- “Ev sahipleri, dairelerini borcu bitmeden kesinlikle satamayacaklar.”

- “Gayri resmi yollarla satanları tespit edersek, evlerine el koyacağız.”

- “Evini bugün (14 Eylül) itibariyle satanlar konut başvurusu yapamayacaklar.”

- “Sosyal konut sahiplerinin evlerini kiraya vermesinde bir sakınca yok.”

Alt gelirliler için yapılan dev konut projesi büyük ilgi görecek. Bunu ilk günden gördük. Peki orta gelirliler için de konut projeleri olacak mı? Bakan Kurum’a bu soru da yöneltildi ve şu yanıtı verdi: “Bu projenin yoğunluğunu atlatalım orta ve üzeri gelirliler için bir kampanya yapacağız.”

Barınma artık en temel ihtiyaç ve bu devirde ev sahibi olmak hiç kolay değil. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Cumhuriyet tarihinin en büyük konut projesini duyurmasıyla, cazip şartlarla birlikte umutlar yeşerdi. Hayaller yeniden kurulmaya başlandı. Allah herkese gönlüne göre nasip etsin.

Haber Haberleri

Mehmet Görmez’den Riyad’daki festival görüntülerine tepki: İslam'ın değerlerine saldırı
Bağdat'taki rehabilitasyon merkezinde 5 bine yakın uyuşturucu bağımlısı tedavi görüyor
Gazze'de 6 ay bombardıman altında yaşayan Salhiya: Bir ayağımız ahirette, bir ayağımız dünyadaydı
Sokak röportajı saçmalığına ne zaman son verilecek?
Özgür Özel hakkındaki "Cumhurbaşkanına hakaret" ve "iftira" soruşturmasında ''yetkisizlik'' kararı