Ali İhsan Karahasanoğlu, Furkan Vakfı heyetinin dört yıl önce Yeni Akit’e yaptığı ziyaret esnasında aralarında yaşanan diyaloglara değindiği yazısında, grubun daha önceki gelişmeleri yer yer çarpıtarak ve abartarak kamuoyuna aktardığını belirterek ancak bu son hadisenin açık bir haksızlık örneği oluşturduğunu söylüyor.
Adana’da son olarak kamuoyuna yansıyan polis şiddetinin kabul edilemez olduğunu belirten Karahasanoğlu, “soruşturma açıldı” söyleminin yetersizliğine dikkat çekerek sorumluların derhal ihraç edilmesi gerektiğini kaydediyor.
Ali İhsan Karahasanoğlu’nun Yeni Akit’te yayımlanan yazısının tam metni:
“AMA”SI “MAMA”SI YOK, DAYAKÇI POLİSLER ATILMALI!
2018 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde, Alpaslan Kuytul öncülüğündeki provokasyonlar tam hız sürüyordu.
2023 Cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde de, benzer tekrarı bizlere yaşatacaklarını görüyoruz.
2018’de de, Kuytul grubunun provokasyonlarını haberleştiriyorduk..
İki temsilcisi, gazetemizi ziyaret edip, “Bizler ve sizler Müslümanız, bize yönelik yaptığınız haberler yakışıyor mu?” diye sordular..
Grup olarak yaptıkları eylemlerin yanlış olduğunu, ancak haberlerimizde hata olmaması için, ajanslardan geçen haberlerde kendilerinin de görüşlerini alarak yayına verebileceğimizi belirttim..
Bir süre sonra, Alpaslan Kuytul’un eşi Semra Kuytul, o tarihteki gruptan bazı kişilerin tutuklanmasını hatırlatıp, internette bir açıklama yaptı: “İslami Camianın Furkan Vakfı Operasyonuna Ve Alparslan Kuytul Hocaefendinin Tutukluluğuna Bakışı” başlığı ile, kendilerine göre şu tespitleri yapmışlardı:
“İslami camiadan sivil toplum kuruluşları da dâhil yaklaşık 50 kadar hoca ve kanaat önderi ile görüşüldü. Burada ortak kanaatlerden bahsedeceğim. Söylenenleri eksik ya da fazla olmaksızın aynen belirtmeye çalışacağım.
Bize yapılan bu operasyonun;
1- Cemaatlere yapılan baskı kapsamında olduğu,
2- Susturma amaçlı olduğu,
3- Diğer grup ve cemaatleri de korkutma maksatlı olduğu,
(..)
Yaşadığımız süreç itibariyle;
1- Türkiye’de İslami faaliyetlerin önünün kapatılmaya çalışıldığı,
2- Siyasi baskının arttığı,
3- İkinci 28 Şubat sürecinin yaşandığı,
4- Konuşma ve ifade hürriyetinin kalmadığı gibi tenkit hürriyetinin ise asla kimseye tanınmadığı,
5- Türkiye’nin geleceğinde Müslümanların durumuna dair ciddi endişelerin olduğu,
6- (Bir kısmı) kendilerine de çeşitli şekillerle tehditlerin geldiği,
7- Bir sabah baskınla uyanma ihtimalinin her Müslüman için bulunduğu,
8- Karanlık bir süreçten geçtiğimiz gibi ciddi endişelerin yaygın bir kanaat olduğu özellikle vurgulanan noktalar arasında.
Bunlar maalesef İslami camianın ortak kanaatleridir. Yani konuşulan kimselerden hemen hemen hiç biri Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu olumlu değerlendirmemiş, bize yapılanın da bizim hatamızdan kaynaklandığını ifade etmemiştir.”
Kuytul grubunun yaptığı bu açıklamanın üzerinden 4 yıl geçmiş.
“Yeni bir 28 Şubat süreci..”
“İslami camiaya baskı..”
Ve diğer iftiralarla ilgili, o süreç içinde küçücük bir haklılık payı oluşturacak gelişme yaşandı mı?
Hayır..
Tam aksine..
O günden sonra, Ayasofya Camii açıldı.. Taksim Camii açıldı.. Diyanet’in hizmetleri atesitleri öyle kızdırıyor ki, Kuytul’culara destek verir oldular..
Olayın bu çarpıtma yönünü bir kenara bırakalım..
Ama Semra Kuytul’un o açıklamasında, benim takıldığım “Bunlar maalesef İslami camianın ortak kanaatleridir. Yani konuşulan kimselerden hemen hemen hiç biri Türkiye’nin içinde bulunduğu durumu olumlu değerlendirmemiş” ifadesi üzerine, kendisine bir mail atıp, şu hatırlatmayı yaptım:
“Grubunuzdan bana da ziyarete gelen oldu.. Ya size tam aktarmamışlar. Ya da siz benim yaptığım eleştiriyi kayda değer bulmamışsınız..
Mümkün olursa, bugünkü yazımda bu konuda bir not düşeceğim..
Bilginiz olsun..
Ben gelen arkadaşlarınıza, açıkça eşiniz Alparslan Kuytul’un siyasi konulardaki konuşmalarının hiçbirisinde isabet olmadığını belirttim.. ‘Ene’ merkezli konuşmaların yanlışlığına işaret ettim..
‘İslami camianın ortak kanaatleridir’ dediğiniz konuların hiçbirisine ben katılmıyorum. Akit’teki insanlar da katılmıyorlar.. Biz 28 Şubat’ın tekrarlandığı kanaatinde değiliz. Diğer iddialarınızın da doğru olduğu kanaatinde değiliz.”
Bu cevabım üzerine, bana şu bilgi aktarıldı:
“Ali Karahasanoğlu Beyefendi
Siz konuyu yanlış anlamışsınız ve gereksiz yere üzerinize alınmışsınız. Size ziyarete gelinme sebebi ile İslami camiaya gerçekleştirilen ziyaretler aynı kapsamda değildi.
İslami camiaya kardeşliği tazelemek ve fikir alış verişi için gidildi. Size ise kanalınızda Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye atılan iftiralar konusunda eğer pişman değilseniz hakkınızda dava açılacağı ve bu doğrultuda Hocaefendi’nin hakkını haram ettiği bildirilmek için gelindi. Burada bir yanlış anlaşılma var. Eğer bizim arkadaşlarımız nazik davrandıysa siz bundan dolayı meseleyi tam anlamamış olabilirsiniz. Semra Kuytul Hocahanımın kastettiği ziyarete gidilen İslami camia arasında siz yoksunuz!”
Bu olayları ben birebir yaşadım.
Bana “İslami medyaya ziyaretlerde bulunuyoruz. Sizi de bu kapsamda ziyarete geldik” diyenler..
Bir çırpıda, kendileri ile oturup 1 saat görüşen kişiyi satmışlardı..
Olsun..
Ama gönderdiğim mailde şunu da hatırlatmıştım:
“Biz darbeci generallere karşı dik durmuş iken, bugün eğer bir zulüm var ise, ona en önce karşı durmamız gerekir.. Dururuz da.. Ama, insanlar önce ‘ene’lerinin esiri olup, sonra da başlarına bir musibet geldiğinde, ‘Ene’nizi yıkın’ diye önceden hatırlatma yapanları da ‘Bize destek verdiler’ diye göstermeye kalkarlarsa, onlara hatırlatmamız gerekir: ‘ene’ çıkışınızı hala sürdürüyorsunuz.... Bunun kimseye bir faydası yoktur.. Siz, kendinize herkesin destek verdiğini söylerken de, sadece kendinizi kandırmış oluyorsunuz..”
Bunlar 4 sene önce yaşanılanlar..
Bugün ise..
Bizim için, maalesef ki maalesef..
“Eğer bir zulüm var ise, ona en önce karşı durmamız gerekir.. Dururuz da..” cümlemizin gereğini yapma günü..
Muğla’da bir uzman çavuşu bir doktorun beyanı ile görevden uzaklaştırıyoruz da..
Bir polisi.. Bir tane daha polisi.. Bir sivil polisi, bir tane daha sivil polisi.. Bir çarşaflı kadını, arkadan gelip ittirerek yere düşüren başörtülü kadın polisi..
Görevden uzaklaştıramıyor muyuz?
Lütfen beyler..
Devlet kimsenin oyuncağı değildir..
Yerde iki büklüm olan bir insanın sırtına, bir resmi polisin gelip.. Önce duraklayıp.. Hiçbir hareket emaresi görmediği halde.. Defalarca vurması..
İki büklüm olarak, yüzü yere dönük vaziyette, geleni de görmeyen bir pozisyonda duran bir insana.. Sırtına sırtına da olsa..Copla bir değil, iki değil üç defa vurulması..
Bir başörtülü polisin, çarşfalı bir kadının arkasından gelip, onu ittirerek düşürmesi..
Soruşturma konusu değil..
Direkt ihraç sebebidir..
Anında görevden uzaklaştırma sebebidir..
Kuytul provokasyon yapmış..
Gözaltına al, savcılığa götür..
İki büklüm bir kişinin sırtına defalarca niye cop vuruyorsunuz?
Hiç uzatılacak bir yanı yok..
Emniyetin, valiliğin, bakanın “Soruşturma açıldı” açıklamaları yetersizdir.. O copcu güvenlik mensuplarının, bu ülkede güvenlik adına yapabilecekleri hiçbir şey yoktur! Nokta!