Sonra ağlamak yok
Ahmet Taşgetiren/ STAR
HDP’nin Meclis’te bulunması önemli. Kürt siyasi hareketinin önemli bir boyutunu temsil ediyor. Silahlı Kürt hareketinin siyasi uzantısı olarak, silahtan siyasete geçme arayışında önemli bir model oluşturuyor. Çözüm süreci dediğimiz hadise, silahı bırakıp dağdan inenlerin şayet misyonlarını sürdüreceklerse, HDP kervanına katılmalarını sağlamak anlamına geliyor.
Kürt siyasetinin başka boyutları da var, Kürt toplumunun önemli bir kısmı da Ak Parti’de temsil ediliyor. Belki önümüzdeki dönemde, Hüda-Par gibi siyasi yapıların da bağımsız adaylarla Meclis’te temsil imkanı bulabilme ihtimali var.
1980 darbesi ile özellikle PKK eksenli Kürt siyasi hareketinin Meclis’e girmesini engellemek amacıyla getirilen yüzde 10’luk baraj problemini BDP-HDP, bugüne kadar bağımsız adaylarla aştı. Bunu başarmak da kolay değildi, ancak belli illerde temerküz etmiş oyları mobilize ederek grup kuracak bir sandalye sayısına ulaşmayı başardı.
Bu eksendeki siyasi partilerin oy oranı yüzde 6’larda dolaşıyor. Ancak Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Selahattin Demirtaş’ın sergilediği profil ile oy oranının baraj sınırına (yüzde 9.7) yaklaşması, genel seçimlerde de barajı aşma, dolayısıyla, parlamentoya bağımsız olarak taşınan milletvekili sayısının çok üzerinde bir temsil imkanını elde etme ümidini doğurdu. Acaba HDP seçimlere parti olarak mı girmeliydi? “Evet” dendi hem İmralı’dan hem HDP karar organlarından seçimlere parti olarak girme kararı çıktı.
Ve böylece 7 Haziran seçimlerinin en hararetli tartışması başladı:
- HDP barajı aşabilir mi?
- Barajı aştığında kaç milletvekili elde eder? Bunun siyaseten sonuçları ne olur? Parlamentodaki yüksek bir temsil, Çözüm sürecini nasıl etkiler? Ak Parti’nin anayasa değişikliği projesinde HDP’nin duruşu nasıl olur ve bu çerçevede anayasaya ne girer?
- HDP’nin barajı geçmesi hangi partiye nasıl yansır? Yani HDP’ye barajı aştıracak oy ve milletvekili nereden gelir?
-Şayet HDP’ye gelecek sandalyeler Ak Parti’yi 300’ün altına düşürürse Ak parti’nin çözüm iradesi bundan nasıl etkilenir?
- Ve tabii, barajı aşamama ihtimali... Dolayısıyla Meclis’e hiçbir HDP’li milletvekilinin girememesi durumu. Buradan da bir yığın mesele doğuyor: Bunun çözüm sürecine etkisi ne olur? Yani örgütün silahı bırakmasına, dağdan inişe yansıması ne olur? Parlamento dışında neler yapılır? Bu sonucu HDP kadroları ve KCK boyutu nasıl karşılar? Yani “Ne yapalım, demokratik bir sonuçtur, kendimiz bu yolu tercih ettik, sonuçlarına katlanırız” mı derler, yoksa, yeniden “Bize temsil imkanı verilmedi, biz de kendi politikalarımızı sokakta yürütürüz” gibi, nasıl evrileceği öngörülemeyecek bir sokak sürecini mi başlatırlar?
- Acaba barajı aşma ihtimali mi kuvvetli aşmama ihtimali mi? Aşmama ihtimali güçlü ise HDP kadrolarını barajı aşma ümidine, dolayısıyla seçime parti olarak girme kararına yönelten saik ne olabilir?
- Barajı aşmama durumunda, HDP’nin bağımsız adaylarla giriş durumunda alacağı milletvekilleri de genellikle Ak Parti’ye kayacağı için Parlamentoda dev bir Ak Parti kadrosu oluşacak. Acaba HDP, barajı aşmayacağını bile bile böyle bir karar vererek, Meclis’te Ak Parti’ye tek başına anayasayı değiştirecek bir oy çokluğunu armağan mı etmektedir. Bu noktada İmralı ile gizli bir anlaşma mı söz konusudur?
- Ak Parti cenahından bakıldığında HDP’nin seçime parti olarak girmesine sıcak bakılmadığı, aksine HDP’nin bu kararı “Barajı çok rahat aşacağınız görülüyor” şeklindeki bazı kamuoyu yoklamalarından yola çıkarak aldığı izlenimi ediniliyor. Demirtaş, Meclis’e girecek sandalye sayısının hayaliyle “Barajı da Ak Parti iktidarını da yıkıp geçeceğiz” gibi çok coşkulu demeçler veriyor.
Bu durumda, her partinin Meclis’e en yüksek sandalye sayısı ile girmesini saygı ile karşılamaktan başka çare kalmıyor. Başka partilerin de “HDP’yi HDP’den fazla düşünmek” gibi bir tavır içine girmesi makul gözükmüyor.
Ancak... Başlığa yazdığım “Ağlamayacaksınız” şartının kabul edildiğinin şimdiden ilan edilmesi şartı ile.
Yani “Giremezsek kıyameti koparırız” tafralarına girmemek şartı ile.
HDP yola normal seçimlerde aldığı oy oranı olan yüzde 6’lardan mı çıkmalı, yoksa Cumhurbaşkanlığında aldığı yüzde 9’lardan mı? Şu anda yüzde 9’ler çantada keklik gibi görülüyor ve ona 600 bin oy daha ilave edilirse, diye hesap yapılıyor. Gerçekten acaba asıl oy tabanı nedir ve nereden nereye yükselmek gerekiyor.
Sonuçta oy, hesap işi. Hesabı doğru yapmak ve sonunda ortalığı velveleye verecek bir ağıt tutturmamak lazım. O zaman “Kendi düşen ağlamaz”
derler adama.