Av. Sönmez; “Türkiye içerisinde İsrail’in politikaları ile hedef birliği yapan aktör bulmak zor değil. Bunun adliye ayağı olabildiği gibi, sivil, siyasi, medya ayağı da var” ifadelerini kullandı.
Gazze’deki ambargoyu kırmak ve Filistinlilere insanî yardım ulaştırmak üzere yola çıkan Mavi Marmara gemisinin uluslararası karasularda İsrail korsanlarınca saldırıya uğramasının yankıları dinmiş değil. Mavi Marmara yolcularından olan ve dava sürecini takip eden İHH İnsani Yardım Vakfı Genel Başkan Yardımcısı Av. Gülden Sönmez ile davaların ne aşamada olduğunu ve sonucunda İsrail’e etkilerini konuştuk...
Röportaj: Hüseyin Kulaoğlu / Yeni Akit
Mavi Marmara gemisinin dünyada konuşulmasının sebebi nedir?
- Mavi Marmara, 37 ülkenin vatandaşını insani yardım amaçlı yola çıkaran gemi. Ana organizatörü olan İHH ile beraber birçok sivil toplum kuruluşunun ve dünyanın dört bir tarafından insanın birlikte Gazze’ye uygulanan ablukaya dikkat çekmek ve abluka altındaki insanlara yardım ulaştırmak amacıyla yola çıkmıştı. Sivil organizasyonlara bakarsanız bu kadar farklı din, kültür ve ırktan insanı dünyanın dört bir tarafından bir araya getirip, insani ortak bir amaçla bir arada tutan böyle bir projenin örneğine rastlayamazsınız. Bu yönüyle de dünyanın ilgisini çekti.
Gemiye düzenlenen saldırı sırasında İsrail Askeri İstihbarat Başkanı olan Amos Yadlin, “Yaşananlar büyük hataydı” dedi. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?
- İsrail’in özür dilemesinin altında yatan sebep de budur. Mavi Marmara’dan sonra İsrail’in yalnızlaşması, birçok ülkede protesto edilmesi, komutanlarının ve siyasi liderlerinin dolaşamaz hale gelmesi; bütün bunlar bir şekilde İsrail’i buna pişman ettirdi. İsrail özür dilerken de, aslında hatasını kabul etti. Sadece Amos Yadlin değil, Gabi Aşkenazi de davaların açıldığı dönemde İsrail’in yanlış yaptığını belirtmişti.
Amos Yadlin’in bir de İngiltere’de sorgulanması konusu var; sebebi Mavi Marmara davaları mı?
- Evet, bunun sebebi Türkiye’de İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen ceza davasıdır. İngiltere’de tutuldu, sorgulandı. Eğer Türkiye’de bir yakalama kararı alınmış olsaydı, belki de İngiltere’de tutuklanacak ve Türkiye’ye iade edilecekti. Türkiye’de de tutuklu olarak yargılanacaktı; hukuken olması gerektiği gibi...
İsrail aleyhine Türkiye’de ve diğer ülkelerde de açılan davalar var. Bu davalar nedir?
- Türkiye’de açılan ceza davası ve tazminat davalarımız var. İspanya, Güney Afrika, Belçika, İngiltere gibi kendi ülkelerinde yargı yetkisi olan yerlerde, o ülkelerde mağdur olan kişilerin başvurusu ile İsrail hakkında soruşturmalar ve davalar yürütülüyor. Bir de yurtdışında özellikle Mavi Marmara gemisi bayrağı ülkesi olan Komor Adaları Devleti adına Uluslararası Ceza Mahkemesi’ne (UCM) yapmış olduğumuz bir başvuru var. Bu mahkemede şu an mağdurların dosyaları, delillerin toplanması işleri yürüyor. Bildiğimiz kadarıyla mahkemeye baskı oluşturmak için ciddi bir lobi çalışması söz konusu...
UCM’deki davanın sonucunda ne olacak?
- Bu davanın sonucunda iki tane seçenek var. Birincisi; Binyamin Netanyahu dahil olmak üzere İsrailli siyasi, askeri bütün liderler, Mavi Marmara operasyonunda görev alan ve sorumluluk taşıyan kim varsa herkesin savaş suçu ile yargılanması; ikincisi ise uluslararası hukuku ve kendi mevzuatını hiçe sayarak bu kadar açık delillerin olduğu bir katliamı yargılamayarak İsrail’i koruyacak ve mahkeme meşruiyetini kaybedecek...
Dava Türkiye’de nasıl ilerliyor?
- Şu aşamada hâlâ mağdurlar dinlenmeye devam ediliyor. Ancak davanın mağdurlar tarafından da oldukça şikayet konusu olan sıkıntılı bir yönü var. Birincisi; İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi, Mavi Marmara gibi bir davayı diğer davalarla beraber yürütüyor. Bütün dünya hukukçularının, hem de 37 ülkeden mağdurun taraf olduğu ve dünyanın ilgisini çeken bir dosya. Mahkeme, 800’den fazla kişinin direk ilgili olduğu böyle bir davayı diğer yoğun işlerin yanısıra ve diğer işlerden bir iş gibi görüyor. Bu doğru değil.
MAĞDURLARDA CİDDİ ŞİKÂYET SÖZ KONUSU
- Ayrıca Mahkeme yoğunluğundan dolayı duruşmalara geniş bir aralık bırakıyor. Bu da mağdurlarda ciddi bir şikâyete sebep oluyor. Davaya Kanada, Avustralya, Japonya ve Ortadoğu’dan birçok mağdur ve hukukçu her seferinde büyük bir zahmetle Türkiye’ye geliyorlar. Davayı bizzat da takip etmek istiyorlar ama salona girişleri bile problem oluyor. Bu davanın 800’e yakın mağduru var. Dünya basını da ilgi gösteriyor. Biz bu davayı 120 kişilik bir salonda görmeye çalışıyoruz ama kimse kendi davasını takip etme imkânına sahip olamıyor. Bütün bunlar dava ile ilgili usulü açıdan olumsuz sayabileceğimiz hususlar...
Mavi Marmara davaları İsrail’i nasıl etkiler?
Öncelikle birilerinin zannettiği gibi şov bir dava değil. Öncelikle birilerinin zannettiği gibi şov bir dava değil. Bu dava ete kemiğe bürünmüş her şeyi ile hukuki bir dava. Dayanakları bütün yargılama süreciyle ceza davası olarak yürüyor. Türkiye’deki davanın İsrail’i ne kadar etkileyeceği hep tartışılan bir konu. Kasten adam öldürmek , yaralamak, eziyet ve işkence, gasp, yağma gibi birçok suç söz konusu. Bütün bunları azmettirmekten şimdilik sadece dört komutan yargılanıyor. Burada çıkacak bir yakalama kararı ile çok net şekilde Interpol devreye girerek, hangi ülkeye giderlerse gitsinler, bu komutanların Türkiye’ye teslimini isteyebilir. Türkiye de, İsrail’den bu komutanları isteyebilir. Henüz daha bir yakalama kararı olmamasına rağmen, Binyamin Netanyahu Mavi Marmara operasyonuna katılan askerlere ve bu operasyonlarda görev alan ve yargılanan komutanlara İsrail’den ayrılmamalarını, kendileri için risk teşkil edecek hiçbir ülkeye gitmemelerini söyledi. Bir nevi İsrail’de hapis kaldılar. Bu bile bu aşamada İsrail ordusundaki askerlere çok ciddi bir huzursuzluk veriyor.
‘Ya vazgeçersiniz, ya da terör listesine alırız’
Tehdit alıyor musunuz?
- Alıyoruz. İsrail tarafından birinci dereceden düşman ilan edildik ve sürekli bunun etkilerini de görüyoruz. Zaten hemen Amerika’da terör listesi çalışmalarını başlattılar, bunu başaramayınca arkasından kendi Bakanlar Kurulu’nda terör listesi oluşturdular. İftira, karalama kampanyaları başlattılar. Bize “Ya bu mücadeleden vazgeçeceksiniz, ya da sizi terör listesine alacağız. İHH ve yöneticileri hakkında dosyalar ortaya atacağız. Terörist olarak yargılanacak, hapis yatacaksınız. Kurumunuz kapatılacak, hesaplarına el konulacak. Çocuklarınız rahat yaşayamayacak” diyorlar.