Metin Ünlü / Al Jazeera
Uluslararası Ceza Mahkemesi geçtiğimiz hafta aldığı kararla, İsrail'in Mavi Marmara'da sivil insanları hedef aldığını ve askerlerin savaş suçu işlediğini kabul etti. Ancak mahkeme konunun kendi alanına girmediğini belirterek görevsizlik kararı verdi. Konuyu İHH İnsani Yardım Vakfı Yönetim kurulu Üyesi Avukat Gülden Sönmez'e sorduk.
Sönmez, İsrail’in Gazze’ye yardım götüren Mavi Marmara gemisine yönelik saldırısına UCM’nin verdiği takipsizlik kararını cesur olmayan bir karar olarak niteledi ve, ‘Biz her halükârda UCM’nin daha cesur davranarak İsrail’i yargılayabileceğine, hukuki olarak bunu yapabileceğine, ağırlık gerekçesiyle ilgili kararının yerinde olmadığına inanıyoruz. Kararın yerinde olmadığına yönelik itirazımızı bildireceğiz’ ifadelerini kullandı.
Kararın önemli noktaları
Gülden Sönmez, kararda öne çıkan üç önemli başlığı şöyle açıkladı:
"Sonuca baktığımız zaman UCM, yaklaşık 60 sayfalık gerekçe raporunda şunu söylüyor: Bu gemilerde, özellikle de Mavi Marmara gemisinde Roma Anlaşması’nda tarif edilen savaş suçu İsrail askerleri tarafından işlenmiştir.
İkinci olarak İsrail’in işgalci olduğu bu vaka sırasında teyit edilmiştir diyor.
Üçüncüsü mahkeme diyor ki "Bu insanların sivil olduğu açık bir şekilde belli. Uluslararası hukukun korumasına tabi siviller pozisyonundadırlar. İsrail askerleri bunu bile bile saldırmıştır."
Türkiye’nin cevap vermemesi
Al Jazeera’nin Türkiye'den saldırıya ilişkin belge istediği ancak belgenin gönderilmediğine ilişkin sorusuna İHH yöneticisi şu cevabı verdi:
"Nasıl bir yazışma süreci geçirilmiş onu görmeden aslında bir şey söylemek doğru olmaz. Mahkeme, 'Biz Türkiye ve İsrail’e yazı gönderdik ve bu olay hakkında bilgi ve belge istedik' diyor. Haklı olarak yerinde bir şey yapmış. Türkiye’den hiçbir cevap gelmedi diyor. Yazışmalar usulen Dışişlerine gider, Dışişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı eliyle bilgiyi alır ve tekrar dışarı verir. Yani usul böyledir. Direkt Adalet bakanlığına da yazılmış olabilir. Sonuçta devleti muhatap aldıklarında ya Dışişleri ya da Adalet Bakanlığı yoluyla yaparlar. Yani devletin bilgisi dahilinde oluyor."
Başvuruyu Komor Adaları yaptı
Sönmez, İHH’nın öncülüğünde 2010 yılında bireysel bir başvuru yaptıklarını ama bireysel başvuruların etkili bir yol olmadığı için kabul edilmediğini ifade etti.
Sönmez, UCM’nin değerlendirdiği başvurunun Komor Adaları tarafından yapılmış bir devlet başvurusu olduğunu vurgulayarak şunları söyledi:
"Öncelikli olarak önemi açısından dolayı söylüyorum bu bir devlet başvurusu. Mavi Marmara gemisinin bayrak devleti Komor Adaları Devleti’nin başvurusu. Mavi Marmara yola çıkarken Komor bayrağıyla çıkmıştı. Komor, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM)’ni bağlayan Roma Anlaşması’na taraf. Yani kendisiyle ilgili işlenmiş savaş suçların Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılamasını kabul ediyor. İsrail’in bu saldırısı Komor topraklarında işlenmiş kabul edildiği için, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin yetki alanına giriyor. Dolayısıyla UCM Komor tarafından İsrail’e karşı yapılmış bu başvuruyu kabul etmek zorunda kaldı."
Mağdurlar ve şehit aileleri müdahil oldu
Komor hükümetinin daha önce Mavi Marmara davasıyla ilgilenen iki Türkiyeli avukata yetki verdiğini ve davanın böyle açıldığını bildiren İHH Yönetim Kurulu Üyesi, kendilerinin davaya sonradan müdahil olduklarını şu ifadelerle dile getirdi: "Komor devletinin başvurusu kabul edilince biz daha sonra Komor devletinin başvurusuna müdahil olduk. Müdahil olanlar İHH gibi filoyu organize eden Sivil Toplum Örgütleri, bireysel mağdurlar ve şehit aileleriydi. Müdahale başvurusunda bulundular ve kendi dosyalarını ilettiler."
Yunanistan da taraf
Gülden Sönmez, başvurunun kabul edilmesinin ardından Yunanistan ve Kamboçya’nın da davanın tarafı haline geldiğini şöyle ifade etti: "Bu dava sadece Komor devletinin bir davası değil. Tabi başvuru kabul edilince Yunanistan ve Kamboçya da diğer iki geminin bayrak devleti olarak Roma Anlaşması’na da üye oldukları için başvuru yapmamalarına rağmen davanın tarafı haline geldi."
Türkiye Lahey Adalet Divanı’na başvurmalı
İHH yöneticisi, UCM’den Lahey Adalet Divanı’na başvuracak ülkelerin ellerini güçlendiren bir karar çıktığını vurgulayarak ‘Birleşmiş Milletler’de devletlerin devletleri şikayet edebildiği divan. Türkiye buraya henüz gitmedi, başvuru yapmalıdır. Mağdur olmuş kişilerin devletlerinin tamamı bu yolu kullanabilir. Burada elleri güçlenmiş oldu. Çünkü savaş suçu işlenmiştir diyor. Bu aynı zamanda o devletlere karşı işlenmiş bir suçtur’ şeklinde konuştu.
Gazze’ye yeni bir organizasyonun hazırlıkları yapılıyor
Gülden Sönmez Gazze için uluslararası yeni bir filonun hazırlıklarını yaptıklarını söyledi ve şu açıklamayı yaptı: "Böyle bir çalışma var. Daha önce de söylediğimiz gibi bir dünya karması olabilecek daha geniş bir filo organizasyonu söz konusu. Mavi Marmara’yla ilgili hazırlıklar tamam. Avrupa'daki filo koalisyonunun hazırlıklarını ilerletmesini bekliyoruz. Onların hazırlıkları tamamlandıktan sonra bir dünya karması olarak yola çıkacağız."
Kaynak: Al Jazeera