Sömürgecilerin oyunu

Hayrettin Karaman

İslam ülkelerinde ekonomik ve stratejik çıkarları olan Batı ülkeleri, bu çıkarlara zarar verecek uyanış ve yönetimlere

karşı çıkarlar. Bütün gayretleri, kendileriyle işbirliği yapacak yönetimleri işbaşına getirmek ve varlıklarını sürdürmelerini sağlamaktır. Rejimin krallık, dikta, sözde cumhuriyet ve demokrasi olması onlar için önemli değildir. Kökten dincilik, siyasal İslam ve selefilik de onlar için çıkarlarına göre kullanılacak kavramlardır, oluşumlardır.

Geçen yazılarımda açıklamaya çalıştığım gibi bugün kökten dincilik ve selefîliğin en koyu olarak uygulandığı ülke Suudi Arabistan'dır; ama ne ABD'nin ne de Avrupa'nın bundan bir şikayetleri var. Suûdîler de türbeleri, Peygamberimiz ve ashâbı ile ilgili tarihi izleri yıkıp yok ettiler veya yok olmaya terk ettiler. Onlar da tasavvufa karşılar, tevessüle karşılar, 'şefaat ya Resulallah' deseniz 'şirk koştunuz' derler, bid'at saydıkları pek çok uygulamaya savaş açmışlardır, kadınları cendere altında tutarlar, halkı cemaatle namaz kılmaya cebrederler… Batı, bunlar böyle yapıyorlar, insan hak ve hürriyetleri adına buraya müdahale edelim ve demokrasi(!) getirelim filan demez. Ama sıra Mali'ye gelince, orada tamamı selefi olmayan islâmî gruplar, asker ve gayr-i islami yönetime başkaldırıp ülkeye –kendi bildiklerince- islâmî bir düzen getirmeye kalkışıp başarılı da olacakları anlaşılınca birileri askeri müdahalede bulunur, diğerleri de ittifakla ona destek verirler.

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!

Dünya kamu oyunu ikna etmek ve kazanmak için başvurdukları kara propaganda ise hemen hiç değişmez: İnsan hak ve özgürlükleri adına müdahale ediyoruz, aksi halde kökten dinciler, selefiler ülkeye hakim olacak ve halka zulmedecekler…!

Eğer zulüm konuşacaksak birincisi Batı'nın açık ve şimdi kapalı sömürgecilik dönemlerinde zayıf (çoğu İslam) ülkelerine yaptıkları zulmü konuşalım.

Baba ve oğul Esed'in müslüman Suriye halkına yaptıkları zulmü konuşalım…

İnsan haklarından bahseden Batı, dünyada emsali nadir görülmüş bu zulüm, bu katliam, bu tahribat karşısında hala pis çıkarlarının peşindeler, bunun pazarlığını yapmakla meşguller; böyle bir dünya düzeni yalnızca vicdanımı yaralıyor ve midemi bulandırıyor.

YENİ ŞAFAK