Sömürgecilerin Coğrafyamıza Döşediği Mayınlar: Durand Haritası Örneği

Yazısında “Durand haritası” marifetiyle çizilen ve Peştunları ayıran Pakistan-Afganistan sınırındaki son çatışmayı değerlendiren Abdullah Muradoğlu, “Sömürgeciler 'harita' adı altında ülkelere 'mayınlar' döşeyerek geri çekildiler.” diyor.

Abdullah Muradoğlu’nun konuyla ilgili bugünkü Yeni Şafak’ta (09.05.17) yayınlanan yazısı şöyle:

Sömürgecilerin ‘Durand Haritası’ da Patladı

Afganistan-Pakistan sınırlarında yer yer çatışmalar oluyordu tabii. En son, geçtiğimiz hafta sınır çatışmaları daha da şiddetlendi. İki ülkeyi ayıran ve “Durand çizgisi” olarak bilinen sınır bölgesinde Afgan ve Pakistan güçleri arasında çıkan çatışmalarda çok sayıda asker öldü. Umarız, iki kardeş ülke arasındaki bu çatışmalar daha geniş boyuta taşınmadan son bulur.

1979'dan bu yana iç savaş yaşayan zavallı Afganistan'ın da, bu savaşın parçası haline gelen Pakistan'ın da, iki kardeş ülkeye kan kaybettirecek bir savaşa ihtiyaçları yok. Müslümanın müslümanla savaşından artık gına geldi. “Bozuk dünya düzeni” yeniden harmanlanırken, güçler haritası yeniden şekillenirken İslam coğrafyası kan revan içinde yüzüyor. Müslüman halkların enerjisinin bu şekilde harcanmasının gelecek kuşaklar için bedeliyse çok ağır olacak.

Enerji kaynakları, ulaşım koridorları, insan potansiyeli ve tarihî birikimiyle dünyada önemli rol oynaması gereken “Merkezî İslam Havzası”nın çok acil olarak barış ve istikrara ihtiyacı var. Afganistan-Pakistan sınırlarında yaşanan çatışmalar bu ihtiyacın ne kadar hayatî önem taşıdığını bir kez daha gösterdi. Giderek ufalanarak parçalanan “Merkezî İslam Havzası”nda sulh ve selâmeti sağlamak için kim, ne yapabiliyorsa, karınca kararınca bile olsa, yapmalılar.

Afganistan, 19. yüzyılda Rusya ve İngiltere arasındaki “Büyük Oyun”un kurbanlarından. Hindistan'ı sömürgeleştiren İngiltere, Afganistan'ı Rusya'ya karşı “tampon bölge” olarak gördü. Rusya için Afganistan ise sıcak denizlere inmek için stratejik bir bölgeydi. Afgan halkı İngiliz işgallerine de, Rus isteklerine de direndi. Sovyet Rus ordusunun 1979'da Afganistan'ı işgal etmesi Afganların kara kaşı, kara gözü için değil, tabii ki sıcak denizlere inmek içindi.

1893'te İngiltere, Sir Mottimer Durand'a sipariş ettiği sınır çizgisini Afganistan'a kabul ettirdi. Bugünkü Afganistan ile Pakistan'ı ayıran 2500 kilometreye yaklaşan sınır çizgisinin her iki yanında Peştun kabileler yaşıyor. Pakistan'ın “Kuzey Batı Sınır Eyaletleri”yle “Federal Kabileler Bölgesi”nde yaşayan Peştunlar, Afgan Peştunlarından fazla. Hindistan ve Pakistan arasında-Keşmir- çizilen sınır gibi “Durand Haritası” da 'mayın' vazifesi görüyor.

Pakistan-Hindistan bölünmesi gerçekleşince Durand Çizgisi'nin doğu ve güneydoğusundaki bölgeler Pakistan'a geçti. Peştunların hükmettiği Afganistan hükümetleri Durand Çizgisi'ni tanımadığını her fırsatta beyan etti. Afganistan 1947'de kurulan Pakistan'ın bağımsızlığını bu sebeple önce tanımak bile istemedi. Bugünkü hükümet dahil olmak üzere gelmiş geçmiş bütün Afganistan hükümetleri hukukî olarak 'Durand Çizgisi'ni tanımamakta direndiler.

Durand Çizgisi tartışmaları 1979'da Afganistan'ın işgali ve daha sonra Pakistan destekli ve Peştun ağırlıklı “Taliban hakimiyeti” döneminde durduysa bile 2000'lerde bu mesele yeniden nüksetti. Pakistan ve Afganistan da İngiliz sömürge yönetimlerinin sinsice (ve tabiiki kötü niyetle) çizdiği haritaların kurbanları. Bugün dünyamız Batı'lı sömürgeci güçlerin 19. yüzyıldaki şeytanî tasarımlarının yıkıcı sonuçlarıyla hesaplaşıyor. Sömürgeciler 'harita' adı altında ülkelere 'mayınlar' döşeyerek geri çekildiler. Günümüzde nerede savaş ve çatışma var ise, bu mayınlar yüzünden. Bunun bilincinde olarak mayınlı arazileri güvenli hale getirmemiz lazım. “Merkezî İslam Havzası”nda “Büyük Barış”ı muhakkak kurmalıyız. Ama nasıl? Güncel siyasî magazinle iştigâl etmek yerine bu yakıcı soruya cevap aramamız gerekmiyor mu?

Yorum Analiz Haberleri

Yapay zeka statükocu mu?: ChatGPT'de cevaplar neye göre değişiyor?
Devrim ile derinleşen kardeşlik: Suriye & Türkiye
Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm