Sömürge Kavgalarının Şehri: Melaka

DURMUŞ KANCI

Malezya Notları -5

Kuala Lumpur’dan Singapur yönüne doğru yaklaşık 155 km uzaklıkta olan Melaka, Malezya’nın 3. en küçük eyaleti ve en eski şehri. 2016 nüfus sayımına göre yaklaşık 931, 000 nüfusa sahip ve bu nüfusun % 66’sını Malaylar oluşturuyor. 1511’de şehri ele geçirecek olan Portekizli sömürgeci Alfonsu D’Albuquerque Melaka için şunları söyler: ‘’...Şayet gidilecek başka bir rota varsa, o da, dünyada bilinen bütün baharatların birarada bulunduğu Melaka şehri olmalıdır.’’Sömürge kavgalarına neden olacak bu özelliklerinden biri olan Melaka, aslında değerini Malaka Boğazı’na kurulmasından alıyor.

Melaka'nın kuşbakışı görünümü ve Malaka nehri.

Şehir 1390’lı yılların ortalarında Parameswara tarafından liman şehri olarak kurulur. Bu şehir doğu-batı deniz ticaret güzergâhı üzerinde bir aktarma görevi görmesi ve muson mevsimlerindeki fırtınalardan gemilere bir sığınak olması, kısa sürede büyümesine netice oluşturur. Aynı zamanda Çin’den Batı Hindistan’a oradanda Süveyş’e kadar uzanan coğrafik özelliği kısa sürede genişleyerek; ekonomik, siyasî ve kültürel gelişmeleri hızlandırır. Bu  etkileşimler üzerine Müslüman tüccarların etkisiyle Müslüman olacak olan Parameswara, İskender Şah ismini alır ve Malaka Sultanlığı denilen bir liman devletini kurar,giderek ticaret hacmini geliştirir öyle ki 15. yüzyılda  2.000 kadar geminin yanaştığı şehir, Güneybatı Asya’nın en önemli limanı haline gelir ve bu cazibesi sömürgecilerin dikkatini çeker.Akabinde ilk saldırı Portekizlilerden gelir ve şehir 1511’lerde yağmalanarak hâkimiyet altına alınır. Portekizler ilk olarak Müslüman denizci ve tüccarları saf dışı ederek, Hintli ve Çinlilerle işbirliği yapar ve şehri çevreleyen büyük kaleler inşa eder. Müslüman denizcilerde Açe Sultanlığı’nın Açe Limanı’nı tercih ederler. Portekizler her ne kadar liman imparatorluğu inşa etme hayaline kapılsada ticaret hacimlerini yükseltemezler.

Portekizlilerin yaptırdığı, Hollandalıların büyük yıkıma yol açtığı; A'Famosa kalesinin 4 ana girişinden biri.

Şehir 130 yıl Portekiz sömürüsü altında kaldıktan sonra 1641’de Hollandalılar’ın eline geçer. Artık Portekizlilerin hikâyesi bitmiştir. Bu dönemde Hollandalılar, burayı Amsterdam Batavya deniz yolunun Malaka Boğazı üzerindeki stratejik savunma merkezi olarak kullanırlar. Ancak Portekizlerde olduğu gibibu dönemde de limanın ticaret ağı iyice zayıflar. Şehirde geriye Hollandalılardan kalma ve birçok turistin gelmesine neden olan kırmızı dış cephesiyle dikkat çeken Kilise ve Stadhuys (Belediye Binası) kalır.

Hollanda işgalinin 100. yıldönümü anısına 1741 ile 1753 arasında inşa edilen, Christ Church Kilisesi ve sağ kısımda Hollandalılar tarafından 1650’de yapılan ve kullanılan Stadthuys (Belediye Binası).

Melaka daha sonra, Napolyon savaşları sırasında Fransızlar’ın eline geçebileceği tehlikesiyle İngilizler tarafından 1795’de işgal edilir. Daha sonraları 1874’ten 1957’ye kadar Singapur’daki Malezya genel valisine bağlı İngiliz hükümet temsilcisi tarafından yönetilir.

Melaka’da Baba Nyonya topluluğu

Baba Nyonya (baba erkek, nyonya kadın) Malezya’nın Penang adası ve Singapurlu yerli  Malay kadınlarıyla evlenen ilk Çinli öncülerin ve girişimcilerin torunları olan Baba Nyonya topluluğu, Melaka’da önemli bir yer tutar.Nehir boyu dar sokaklarda ticaretle uğraşan bu topluluk varlığını nesiller boyu devam ettirir.

Baba Nyonya topluluğunun yoğun bulunduğu sokaklar ve dükkânlar.

Asya bölgesinde oldukça yaygın olan (tuk-tuk bisiklet taksi) şehir gezileri için oldukça eğlenceli ve kullanışlı.

Melaka nehri boyunca gezi turu alınıp, tekne ile şehrin tüm tarihî binaları gözlemlenebilir.

İbadethaneler

Genel olarak Asya bölgesinde farklı inaçtan, kültürden ve dinden toplumların bulunması ve birarada yaşamaları Asya’nın öne çıkan özelliklerinden bir tanesi. Sokakta yürürken belirli mesafelerde farklı ibadethanelerle karşılaşmak neredeyse sıradan. Melaka’da bu durumdan payını almış. Jonker Street caddesine girdiğinizde Malezya’nın en eski Çin tapınağı olduğu iddia edilen Cheng Hoon Teng Temple (Yeşil Bulut Tapınağı), karşınıza çıkar ve burası Çin’den göçebe gelen ‘’Kapitan Çin’’  Lee Wei King tarafından 1646 yılında inşa ettirilir.Bu tapınağın öğretileri Tao, Konfüçyus ve Buda’ya dayanır.

Cheng Hoon Teng Temple (Yeşil Bulut Tapınağı)

Buraya ibadet etmeye gelenler diz çöküp dilek diledikten sonra tütsü yakıp seremonilerini sonlandırıyorlar. Merakla izlediğimiz o anlarda, insanın kendinden yüceye inanması gerektiği boşluğunu düşünmeden edemiyor insan. Çalışkan ve zeki olarak bilinen Çinlilerin inanç konusunda ne kadarda kör olduklarına anlam veremesekte, gözlerinin delillerle açılmaya ihtiyaçları olduğunu bilerek yolumuza devam ediyoruz...Tapınağın bir sokak ilerisinde ise karşımıza Kampung Kling Camisi çıkıyor. Burası 1748 yılında ahşap olarak inşa edilmiş, ancak 1872’de betonarme olarak tekrar yenilenmiş. Minaresi Pagoda şeklinde ve farklı bir kubbe mimarisiyle Malezya’nın en eski camisi olma özelliğini taşıyor. Gözlemlediğimiz kadarıyla Malezya’da camiler Budist ve Çin tapınaklarının estetik ve büyüklüğü karşısında daha da mimarî yapılarak, karşıya bir kimlik vurgusu olarak hissettirilmesi önemli görülüyor.

Tarihi sokaklar arasında Kampung Kling Camii.

Camiden biraz daha ilerlediğimizde bu sefer ise Malezya’daki en eski Hindu tapınağı ve Güneydoğu Asya’daki en eski işleyen Hindu tapınaklarından biri olan Sri Poyatha Moorthi Tapınağı  karşılıyor bizi. Tapınak, Chitty halkının lideri olan Thavinayagar Chitty tarafından, 1781’de Hollandalı Melakka sömürgeci hükümetinin kendisine bir arsa vermesi üzerine inşa edilmiş.

Sri Poyyatha Vinayaga Moorty Temple.

Son söz, Müslümanlar olarak bir ülkeyi, şehri, tarihî bağlamlarını bilerek gezmeye çalışmak bizler için son derece önemli. Özellikle bu yerlerde geçmiş ümmetlerin izleri varsa daha da bir üzerine eğilmemiz icap eder. Lakin turist gezmesi dediğimiz; fotoğraf çek, bir kaç mağazaya gir-çıktan öte bir anlam ifade etmeyen, sadece görsel ve hoş vakte odaklı bir anlayışa kapılmak bizlerin dikkat etmesi gereken hususlardan olmalı. Güneydoğu Asya’nın Müslümanlaşma tarihi, sömürgecilerin yaptıklarının unutulmaması bakımından,Asya’ya İslam’ın bu liman vasıtayısla yayılıp, yaşanır hale geldiği Melaka önemli bir şehir. İslam’ın iz yaptığı her coğrafyayı keşfetmek ve ibret almak hepimizin görevi. Zira en büyük hafıza kaybı tarihimizi bilmemek ve onun ayak bastığı yerleri keşfetmemek olsa gerek.