Soma’nın sorumlularını pakete alıp düşünce suçlarını affın dışında bırakan muğlaklıkların yeniden gözden geçirilmesi talep edildi. 20 baro başkanından da ‘eşitlik’ çağrısı geldi: Kanun önünde hiç kimse için ayrım yapılmamalı.
Karar gazetesinin bugünkü (09 Nisan 2020) manşetinde yer verdiği ve birçok farklı siyasi cenahın da görüş ve eleştirilerini içeren “Af'ta Adalet Çağrısı” başlıklı manşeti şöyle:
AK Parti ve MHP tarafından hazırlanarak TBMM gündemine getirilen, kamuoyunda af yasası olarak bilinen infaz düzenlemesine ilişkin yasa teklifinin Meclis Genel Kurul görüşmeleri başladı. Yaklaşık 90 bin mahkumun yararlanması beklenen düzenlemenin, Genel Kurul’da kabul edilmesinin ardından Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından onaylanarak, hafta sonuna kadar yasalaşması bekleniyor. 11 kanunda değişiklik öngören teklif 70 maddeden oluşuyor. Kamuoyunda ise bu tekliften kimlerin, yararlanıp yararlanamayacağına dair tartışmalar sürüyor. Düzenlemeyle infaz süreleri yarı yarıya düşüyor. ‘Taksirle ölüme neden olma’ gibi suçların da kapsama girmesiyle, Soma ve Aladağ facialarının sorumlularına da serbest kalma yolu açılıyor. Muhalefet partilerinin de sık sık gündeme getirdiği tutuklu gazeteciler ve düşünce suçluları ise tekliften faydalanamayacak.
Teklife yönelik başta muhalefet partileri olmak üzere kamuoyundan tepki sesleri yükseldi. 20 Baro başkanı, ortak bir açıklama yaparak infaz yasasında herhangi bir ayrım yapılmadan, kanun önünde eşitliğin sağlanmasını talep etti. Koronavirüs salgınının ardından gündeme gelen infaz yasasındaki değişikliğe ilişkin eşitlik talebi aralarında İzmir, Antalya, Adana, Diyarbakır ve Van barolarının da bulunduğu 20 ilin baro başkanından geldi. Baro başkanları tarafından yapılan ortak açıklamada, infaz yasasının örtülü af olduğu savunuldu. Mecliste görüşülen tasarının anayasaya aykırı olduğunu ileri süren baro başkanları, anayasanın 10’uncu maddesinin hatırlatıldığı açıklamada “Adına ‘infaz değişikliği’ denilen ancak özünde ‘af’ niteliğinde olan düzenleme bu haliyle, anayasanın 10. maddesinde ‘Herkes, dil, irk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir’ ifadelerine yer verilmek suretiyle anayasal güvence altına alınan eşitlik ilkesine de apaçık aykırı olacaktır. Adil yargılanma ilkesinin son dönemlerde ihlal edildiği ve uygulanmadığı Türkiye’de, yargıya güvenin yüzde 20’lerin altına düştüğü bir ortamda, düzenlemenin kamuoyuna yansıdığı içerikle gerçekleşmesi, icraata ‘af’, düşünceye ise ‘ceza’ olacaktır” denildi. Cezaevlerinin virüse karşı risk altında olduğunu savunan baro başkanları, ‘infazda eşitlik’ talebinde bulundu. Açıklama ayrıca “Cezaevlerinde bulunan 300 bin yurttaşın can güvenliğinin devletin sorumluluğunda bulunduğunu bir kez daha hatırlatır, anayasa ve yasalarla güvence altına alınan eşitlik ilkesi gereğince infaz yasasında bir ayrıma gidilmeden, kanun önünde eşitliğin sağlanmasını talep ediyoruz” ifadeleri yer aldı.
AYM’DEN DÖNECEK
Prof. Dr. Adem Sözüer ise düzenlemenin kendi içinde ayrımcılıklar içerdiğini ifade etti. “Bu teklifin en büyük riski, kim serbest kalacak, ne kadar serbest kalacak kimse bilemiyor” diyen Sözüer, öncelikle sağlık açısından risk grubunda olanların tahliye edilmesi gerektiğini savundu. Paketle ilgili öğretim üyelerinden görüş alınmadığını dile getiren Sözüer şöyle devam etti: “Mesele annelerin 6 yaşına kadar annelerin serbest bırakılmasıysa herkes için geçerli olmalı. Bu teklifin en büyük riski, kim serbest kalacak, ne kadar serbest kalacak kimse bilemiyor. Bu teklifteki ayrımcılık nedeniyle Anayasa Mahkemesi’ne gideceği ve iptal edileceği muhakkak. ‘Rahşan Affı’ dediğimiz affın sorunlarıyla bugün bile uğraşıyoruz. Mevcut teklifte ondan daha büyük ayrımcılıklar var. Yanlış bir takım uygulamaların önü açılıyor. Suça göre ayrım yapılamaz. Eğer, bir indirim veya bir af yapılacaksa bu belli bir ölçüye göre yapılmalı. Burada hiçbir ölçü yok. Çocuklu anneler bakımından ayrıcalık yapılıyor.”
DÜZENLEME ANAYAYASA'YA AYKIRI
Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu: İnfaz düzenlemesi mevcut haliyle toplumsal barışı tesis edecek bir anlayıştan uzaktır. Tam tersi toplumsal vicdanı ve adalet duygusunu zedeleyecek düzenlemeler içermektedir. Düzenlemeler Anayasanın eşitlik ilkesine aykırı olmayacak şekilde yapılmalıdır, eşitlik ve adalet duygusunu zedeleyecek bir düzenleme Anayasa Mahkemesi’nden dönecektir.
RÜŞVET ALAN ÇIKACAK, GAZETECİ YATACAK
CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel: Suça değil suçluya göre adil bir infaz yasası oluşturulmasını hep anlattık. Biz diyoruz ki bir kişi rüşvetten altı yıl almışsa çıkacak ama rüşveti haber yapan gazeteciye, bir aklıevvel majestelerinin yargıcı demişse ‘sen bunu devletimizi yıpratmak, filanca terör örgütüne destek sağlamak için yaptın’, o içeride 3,5 sene yatacak. Gazetecinin, aydınların, hukukçuların, avukatların içeride tutulmasını sağlayan anlayışın Meclis kayıtlarına geçmesi ibretlik olmuştur.
TWEET ATANA İNDİRM YOK
İYİ Parti Grup Başkanvekili Lütfü Türkkan: 2002’de 60 bin tutuklu vardı, şimdi 300 bin. Bir ülkede hapisteki insan sayısı artıyorsa iki nedeni vardır. Birincisi, iktidar suç oranının artmasına neden olan politikalar üretiyor, ikincisi de iktidar yeni suçlar icat ediyor demektir. Bizde ikisi de var. Karısının yüzüne kezzap atmış, kızına cinsel saldırıda bulunmuş tutuklular elini kolunu sallayarak gezecek. Yürüyüşe katılan, kitap yazan veya tweet atan indirimlerden yararlanamayacak.
KEYFİ MAHKUM EDİLENLER DE YARARLANSIN
DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve Hukuk ve Adalet Politikaları Başkanı ve İstanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu: Cezaevlerinde yer olsa, belki de böyle bir düzenleme önümüze gelmeyecekti. Anayasa tarafından teminat altına alınmış temel hak ve özgürlükleri kullanan kişilerin, terörle ilintili suçlardan ceza almasının önüne geçilmeli, bu şekilde haksız ve keyfi olarak mahkûm edilen kişiler bu paket kapsamında infazının indiriminden yararlandırılmalıdır.
'İRTİBAT DEĞİL, CEBİR OLMALI'
Gelecek Partisi (7 maddelik açıklama): Hukuk geriye doğru işletilmiş ve geçmişte suç sayılmayan fiiller yüzünden bireyler silahlı terör örgütü üyesi ya da sempatizanı sayılarak tutuklanmış veya mahkum edilmişlerdir. İlkesel olarak, ‘Devlet, kişilere karşı işlenen suçları affedemez’ yaklaşımı yerindedir. Lakin devlete karşı işlenen suçlarda kriter; ‘irtibat ve iltisak’ değil ‘cebir ve şiddet’ olmalıdır.
İLKE YOK, GİZLİ AF VAR
Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, KARAR yazarları Ahmet Taşgetiren, Elif Çakır ve Yıldıray Oğur’un sorularını cevapladı. Koronavirüs ile mücadele ve Meclis’te görüşülen infaz yasası ile ilgili açıklamalar yapan Davutoğlu “İnfaz yasasında ilke yok, gizli af var” dedi. Türkiye’de kişi ya da grupları tek tek tatmin etmeye yönelik bir sistem oluştuğunu kaydeden Davutoğlu “Siyaset üreten tek bir makam bırakıldı. Cumhurbaşkanı’na ulaşan birisi o anda ulaşabildiği için derdine çözüm buluyor. Ulaşamayan çözüm bulamıyor. Bundan vazgeçilmeli” ifadelerini kullandı. Siyasetteki yardım toplama tartışmaları ile salgının ekonomik etkileri üzerine de konuşan Gelecek Partisi lideri, şunları söyledi: “Toplumsal yardımlaşma sivil toplum tarafından organize edilebilir, yerel yönetimler tarafından organize edilebilir. Merkez Bankası’nın görevi yardım etmek değildir. Makro ekonomik dengeleri sağlamaktır. Piyasaya para arzını organize etmektir. Bütün protokol, teşrifat, israf görüntüsü teşkil eden bütün toplantılar iptal edilmelidir. Tekalif-i Milliye’nin ilk uyandırdığı his milletin kendi özel kaynaklarına mı yönelecek devlet? Halkı mobilize etmek için bu örneğe gerek yok.”
Meclis’te görüşülen infaz yasasındaki düzenlemeye de değinen Davutoğlu “Kişilere karşı işlenen suçlarda bu derece esnek davranırsanız, mağdurların vicdanını zedelemeye başlarsınız. İnfaz yasasında ilke yok, gizli af var. Devlete karşı suçlarda değil, rüşvet, çete, yolsuzluk suçları için tahliye var. Bu vicdanları yaralar” değerlendirmesinde bulundu. Davutoğlu, infaz düzenlemesinin yöntem ve ilke olarak yanlış hazırlandığını belirterek şöyle konuştu: “Böyle bir infaz yasası eşitlikçi, ayrımcı olmayan, objektif kriterlere göre yapılmalı. İlkesel olarak tutuklu yargılanmaya karşıyız. Çok özel bir neden yoksa tutuklu yarılananlar serbest bırakılabilir. Birlikteyken Sayın Cumhurbaşkanı, “kişisel suçları affedemeyiz, devlete karşı işlenen suçları affedebiliriz” şeklinde bir ilke açıklamıştı. Bunun mantığı var. Bu yasada devlete karşı işlenen suçları dışarıda bıraktı, kişilere karşı işlenen suçları kapsama aldı. Cumhurbaşkanı fikir değiştirdiyse, bunu kamuoyu ile açıklaması lazım. Eğer kişilere karşı işlenen suçlarda esnek davranırsanız mağdurların vicdanını yaralamış olursunuz. Bir de kamu vicdanını rahatsız etmemesi lazım. Bu yasada zimmet, gasp, rüşvet, irtikap affediliyor. Birisi rüşvet almışsa 4 yıl, zimmete 5 yıl, gasp varsa 6 yıl hüküm giyiyor. Yasa diyor ki bu suçlar yüzde 50 indirime tabi. Sonra diyor ki 3 yıl cezası olanlar bunu dışarıda adli kontrolle geçirebilir. Yani yolsuzlukla ilgili kişiler 6 yıl ceza almışsa yarın bu yasa ile dışarı çıkacaklar. Bunu kamu vicdanı kabul eder mi? Yolsuzlukla mücadele edilmesi gereken bir dönemde üstelik. Bunun yanında düşünce açıklamış bir gazeteci, bir siyasi, bir bilim adamı, şiddete bulaşmadan düşüncesini açıklayanlar, zaten hapis yatmaması gerekirken, kapsam dışında bırakılıyor. Bir gazeteci tutuklandı. O istifade etmeyecek de devleti kaynaklarını zimmetine geçiren dışarı çıkacak. Bunu kabul etmek mümkün mü?”