HAKSÖZ HABER
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eski başdanışmanı, Emekli General Adnan Tanrıverdi’nin Uluslararası Savunma Danışmanlık İnşaat Sanayi ve Ticaret Şirketi’ne (SADAT) yönelik son günlerde yükselen bir karalama kampanyası başlatıldı.
Cumhuriyet gazetesinin başını çektiği operasyon ile SADAT’ı “anayasal düzeni yıkacak” bir unsur olarak öne çıkarma savaşı veriliyor. Cumhuriyet gazetesi Kemalist isimler ile yaptığı röportajlar ile konuyu tekrar gündeme taşıyarak algı operasyonu yürütüyor.
Bir süre önce Ümit Özdağ, SADAT ve kurucusu E. Tuğgeneral Adnan Tanrıverdi hakkında asılsız iddialarda bulunmuş, “SADAT’ın Tokat’ta ve Konya’da silahlı eğitim kampları olduğunu” iddia etmişti. Bu iddialarının kaynağı olarak da ABD ve İsrail’i göstermişti.
Meral Akşener de bir zamanlar “kankası” olan kişiden duyduklarını doğru zannederek, “SADAT’ın Tokat ve Konya’da silahlı Eğitim Kampları” olduğu iftirasında bulunmuştu. Bu beyanı suç duyurusu olarak kabul eden Ankara Başsavcılığı, SADAT hakkında kovuşturma başlatmış ve Meral Akşener’i ifade vermeye çağırmıştı. Yapılan uzun sorgulamada, “Bilgiyi nereden aldınız?” sorusuna, “Hatırlamıyorum.”; “Belgeniz var mı?” sorusuna “Yok.” cevabı vermiş ve bu sorgulamadan sonra bir daha SADAT’ın ismini ağzına almamıştı.
Bu iddialar karşısında SADAT internet sitesinde bir açıklama yapmış ve faaliyetleri hakkında bilgi vermişti.
SADAT kendisini tanıtırken, “SADAT Savunma Uluslararası alanda Silahlı Kuvvetlerin ve İç Güvenlik Güçlerinin organizasyonu amacıyla, stratejik danışmanlık, özel savunma ve güvenlik eğitimleri ile donatım alanlarında hizmet vererek, İslam Ülkeleri arasında savunma ve savunma sanayi işbirliği ortamı oluşturmak ve İslam Dünyasının kendine yeterli bir askeri güç olarak da Dünya Süper Güçleri arasında hak ettiği yeri almasına yardımcı olmak misyonuna sahiptir.” ifadelerini kullanmıştı.
Dünya’da Batı bloğu olarak bilinen Avrupa Birliğine bağlı NATO’nun üye ülkelerinin, kurum ilk kurulduğu günden beri kendi içinde silahlı eğitim, çalışma ve paylaşımda bulunabiliyor olmasına ses etmeyen, bunları emperyal güçler olarak değerlendirmeyen CHPli vekiller Müslümanların faaliyetlerini ise ‘emperyal unsurları destekleyici çalışmalarda bulunan eylemler’ olarak değerlendiriyor. Peki, iş Müslümanların organizasyonel becerilerini kullanma ve işbirliğini arttırmaya gelince neden bir sorun olarak görülüyor?
Çünkü ülkemizin “derin aydın kesimi” kendisi ve batı haricinde herhangi bir eylemi, söylemi ve hatta yaşamı görmek istemiyor. Temelde İslam’a ve Müslümanlara olan nefret ve öfkeleri ile var olabilen bu kitlenin, haliyle gerçeklerle de işi olmuyor. Kendilerinin yazıp çizdikleri ile Müslümanlar ve Müslümanların yönetiminde olan kuruluşları aşağılamaya ve karalamaya çalışıyorlar.
CHP ve İyi Partili vekillerin sözleriyle manşetlerini süsleyen sol ve Kemalist haber siteleri SADAT’ı, ABD’nin Irak’ta kullandığı Blackwater’a benzetip paramiliter bir yapı olarak sunuyor. Harp ve gayri nizami harp konularında danışmanlık ve stratejiler oluşturmayı hedefleyen SADAT’ı suikast eğitimleri verdiğini iddia ederek suçluyorlar.
Cumhuriyet, SADAT aleyhinde geçtiğimiz hafta özel haberler çıkararak konuyu yeniden gündem etmeye çalıştı. Haberlerinde açıkça algı oluşturmaya çalışan Cumhuriyet, bu konuyu daha önce de gündeme CHPli vekiller üzerinden getirmişti.
Cumhuriyet’in haber içeriklerinde SADAT hakkında akıl almaz iddialarda bulunuluyor. Haberlerin içeriğinde de görüldüğü üzere en çirkin ifadeler ise Aytun Çıray adlı İyi Partili vekilden geliyor.
Çıray, “Amerika ve Rusya’da, SADAT benzeri özel harp şirketleri bulunduğunu, bu şirketlerin, devletlerin karışmak istemediği işlerde “dış dünyada devlet politikalarının uygulanmasına katkıda bulunmaya çalıştıklarını” belirterek “SADAT, Türkiye’deki rejimi yönlendirecek tarzda açıklamalar ve faaliyetlerde bulunuyor, uluslararası örgütler kurmaya çalışıyor, siyasi İslamcı faaliyetlerde bulunuyorlar. Esas problem burada.” ifadelerini kullanıyor.
İyi Partili Çıray, Türkiye’deki yönetime “rejim” nitelendirmesinde bulunduğu gibi SADAT’ın siyasi İslamcı faaliyet yürüttüğünü iddia ederek, paramiliter suç örgütlerine benzeten açıklamalarıyla Kemalist haber sitelerinde SADAT’ı lekelemeye çalışıyor.
Çıray işi daha da ileriye taşıyarak, “SADAT’ın, “özel güvenlik şirketi gibi davranmaktan ziyade devlet içerisinde özerk bir silahlı kuvvet gibi davrandığını ve siyaset üretmeye çalıştığını” vurguluyor. “Çıray, “FETÖ’cüler, Türk Silahlı Kuvvetleri içinde, paralel devlet kurmaya çalışmışlardı. Bunlar da paralel ordu milis kuvvetleri gibi bir tutum içerisindeler.” şeklinde yorumlarda bulunuyor.
Emekli askerler de Kemalist yayın organı Cumhuriyet’in haberlerinde, SADAT hakkında çirkin iddialarda bulunuyor
Emekli Kurmay Albay Murat Tulga “ ‘gayri nizami harp’ konusunun, tamamen silahlı kuvvetlerin kafa yorduğu ve kafa yorması gereken bir konu olduğunu vurgulayarak, “bu durumun sivil bir organizasyon tarafından ele alınmasının ve görüş dahi bildirilmesinin abesle iştigal olduğunu” iddia ediyor.
Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, “TSK dışında bir kuruluşun bu tarz eğitimler vermesinin “mahzurlu” olduğunu vurgulayarak, “Her şey devletin kontrolü altında olmalı. Bu tür şirketlerin hangi istikamete nasıl meyledebileceği konusu belirsizdir ve hukuk devletinin kurallarının zorlanmasıdır.” dedi. Türkiye’nin bir hukuk devleti olarak kalmak durumunda olduğuna işaret eden Yavuz, “Tanrıverdi’nin cumhuriyete karşı olduğunu ve dikkatle takip edilmesi gerektiğini” iddia ediyor.
SADAT Türkiye’nin ilk ve tek özel savunma şirketi olarak öne çıkıyor
SADAT faaliyetleri için, “SADAT Savunma, Türkiye Cumhuriyeti’ne dost ve müttefik ülkelerin Silahlı Kuvvetleri (söz konusu devletlerin resmi orduları kastediliyor) ve Polis Teşkilatlarına Stratejik Danışmanlık (reorganizasyon ve modernizasyon), Özel Eğitimler ve Donatım hizmetleri olmak üzere 3 ana koldan hizmet sunmaktadır.” demekte.
SADAT’ın Gayri Nizami Harp (GNH) programına sitesinden ulaşılabileceği gibi, Cumhuriyet’in iddia ettiği şekilde olmadığını görebilmekteyiz. GNH programı için SADAT, “İstihbarat, mukavemet harekâtı, gerilla harekâtı, kurtarma-kaçırma harekâtı, özel kuvvetler harekâtı, psikolojik harp harekâtı, gayri nizami harp liderliği eğitimleri” verdiğini belirtiyor. SADAT GNH hakkında kendilerinin stratejik askeri eğitimler vermeyi amaçladıklarını belirterek GNH eğitimleriyle “Sabotaj, baskın, pusu, tahrip, suikast, kurtarma ve kaçırma, tedhiş, sokak hareketleri türü eylemlerde ve gizli etkinliklerden oluşan harekât teknikleri verdiklerini” açıklamasında beyan ediyor.
Cumhuriyet, SADAT’ı düşman bir unsur olarak aktararak, “Bomba imalinin de öğretildiğini” iddia ediyor. Cumhuriyet SADAT’ı Gladyo’ya benzeterek şöyle diyor: “Belirtilen tahrip eğitim paketinin yer aldığı programda, ayrıca Gladyo’nun kullandığı teknik olan “gayri nizami harp” eğitimi paketi de bulunuyor.”
Bugüne kadar TSK içerisinde Kemalist vesayetçi askerlerin liderliğinde birçok darbe gerçekleştirildi. Darbecilerin kimisi kendilerini Gladyo’nun unsurları, “vatanı korumak ve Atatürk ilkelerine geri döndürmek” için çalışan kişiler olarak meşrulaştırmaya çalıştı.
Kemalist vesayet, Türkiye’de devlet kademesi içerisinde kendisi için en sağlam kale olarak TSK’yı görüyordu. Türkiye’de 15 Temmuz Darbe girişiminin halk tarafından bozguna uğratılması ile beraber büyük darbe alan cuntacılar kimliklerini gizleyerek sivil alanda darbe çığırtkanlığı yapmaya devam ediyor.
Kemalist odaklar, SADAT gibi stratejik fonksiyonlar icra eden kurum ve kuruluşları tıpkı siyasi partilere ve hükümetlere yaptıkları gibi “Anayasayı yıkmaya teşebbüs edecekler.” diye suçlayarak pasifize etmeye çalışıyor.
Kemalist vesayetçilerin bu söylemleri ‘darbe çığırtkanlığı’ yaptıkları dönemleri anımsatmıyor mu?