Hasip Yokuş'un yazısından öne çıkan bazı vurgular şöyle:
PKK’nin esasında Kürdistan Federe Bölgesi sınırları içerisindeki bir bölgeye peşmerge gönderilmesini savaş sebebi sayacak kadar tepkisel davranması, 3 mensubunun öldürülmüş olmasıyla izah edilemez. Zira, 40 yıldır ölme ve öldürme üzerine bir strateji kuran ve yitirdiği elemanlarının çetelesini dahi tutmayan PKK açısından 3 kişinin daha ölmüş olması çok da önemli bir husus değil. Olayı asıl önemli kılan, Zine Wertê’nin stratejik konumudur. Zine werte; Erbil’in Rewandız ilçesine bağlı yüksek bir yer. Şawre mıntıkası ile Kandil ve Karox dağlarını birbirine bağlayan oldukça stratejik bir bölge. Bir başka ifadeyle bu bölge PKK tarafından Kandil’den iç bölgelere bir sıçrama tahtası olarak kullanılıyor. Aynı şekilde İran Kürdistanı, Soran ve Bahdinan bölgesinin kesiştiği yer. Dolayısıyla bu bölgenin PKK’nin elinden çıkması, manevra kabiliyetini ve Kandil’deki hâkimiyetini büyük oranda kaybetmesi anlamına geliyor.
*
PKK, bu saatten sonra KDP’yi tehdit etmesinin pek bir işe yaramayacağının farkında. Dahası, bu tehditlerden sonra KDP bölgeye yaptığı yığınağı arttırarak Zerevani güçlerini de takviye olarak gönderdi. Bunu gören PKK, daha farklı enstrümanları devreye sokmaya çalışıyor. Şöyle ki; işin başında KDP’nin Türkiye’nin talepleri doğrultusunda hareket ettiğini iddia ediyorken şimdi iddiasını biraz daha çeşitlendirerek “Türkiye ve ABD’nin talepleri” söylemiyle İran’ı da işin içine katmaya çalışıyor. İkincisi; Zine Wertê’nin KYB’nin egemenlik bölgesi içerisinde bulunduğu, KDP’nin burada işgalci güç olduğu tezini işleyerek KDP ile KYB’yi birbirine düşürmenin hesaplarını yapıyor. Üçüncüsü; kendi tabanına yönelik olarak da “bölge halkı KDP’yi değil bizi istiyor” propagandasını yaymaya çalışıyor.
Sonuncusundan başlayacak olursak; aslında askeri faaliyetler, çatışmalar, bombardımanlar sebebiyle bölgede çok fazla sivil yaşamıyor, köylerin çoğu on yıllarca önce boşaltılmış. Kalan sınırlı sayıdaki kişilerin de zaten PKK’yle uyumlu olmak dışında bir şansları yok. PKK’ye yakın portallarda servis edilen “Bölge halkı KDP’ye karşı yürüyüş yaptı / Bölge halkı KDP’nin bölgeden çıkması için heyet oluşturdu” temalı paylaşımların üzerinden saatler geçmeden Wertê Nahiye Müdürü “Bu yürüyüşü yapanların veya gönderilen heyettekilerin hiçbiri Wertêli değil” açıklaması yaptı.
İkincisi; KDP ile KYB arasında 1995 -1997 yılları arasında yaklaşık 10 bin kişinin yaşamını yitirdiği çatışmaların yaşandığı bir vakadır. Bahse konu bölgenin kendisi dahil bu yıllarda yaşanan çatışmalar neticesinde el değiştirerek KYB kontrolüne girmiştir. Ancak, çok uyumlu bir görüntü vermeseler bile bu iki partinin 2005 yılından bu yana koalisyon şeklinde bölgeyi birlikte idare ettikleri unutulmamalıdır. İlave olarak KYB içerisinde PKK’ye sempati besleyen bazı aktörler vardır fakat bölge siyasetini yakından takip edenler bile, KYB’nin şu anda tam olarak kaç parçaya bölündüğünü ve KYB içerisindeki güç odaklarını doğru bir şekilde analiz etmekte zorlanacaklardır. Dolayısıyla bu iki partinin arasını açma siyasetinin de bir sonuç vermeyeceği açıktır.
Üçüncü ve önemli soru; ABD’nin bu işin neresinde olduğu hususudur. Bir başka ifadeyle; KDP esasında bu bölgeyi ABD için mi temizliyor? Türkiye, İran ve Irak üçgenindeki bu stratejik bölgede ABD üsler kurarak İran başta olmak üzere bu üç ülkeyi baskı altına almak mı istiyor? Böyle bir ihtimal kesinlikle mümkün ancak ABD böyle bir şey yapmak isterse zaten bunun önünde bir engel yok. ABD’yle Suriye’de iş tutan PKK bunu neden Kandil’de de yapmasın? Dolayısıyla ABD bu bölgede üsler kurmak istiyorsa PKK bunun önündeki bir engel değil, Suriye’de olduğu gibi gönüllü figüranı olurdu.
(...)
-