Böylece onun (Yusuf'un) huzuruna girdikleri zaman, dediler ki: "Ey Vezir, bize ve ailemize şiddetli bir darlık dokundu; önemi olmayan bir sermaye ile geldik. Bize artık (yine) ölçeği tam olarak ver ve bize ilave bir bağışta bulun. Şüphesiz Allah, tasaddukta bulunanlara karşılığını verir." (Yusuf-88)
(Yusuf) Dedi ki: "Sizler, cahiller iken Yusuf'a ve kardeşine neler yaptığınızı biliyor(hatırlıyor) musunuz?" (Yusuf-89)
Hz. Yusuf’un kardeşleri, üçüncü kez yine Mısır’dalar. Açlıktan perişan olmuş, parasız pulsuz durumdalar. Ellerindeki son birkaç işe yaramaz eşyayı da vererek, bunun karşılığında biraz zahire alabilmek üzere Mısır’a gelmişlerdir. Bu defa ki konuşmalarına baktığımızda, daha öncekilerden bütünüyle farklı bir biçimde, artık bitip tükendiklerini sezinliyoruz. Günlerdir yollarda olmanın beraberinde getirdiği perişanlık ve açlıktan yakınmaktadırlar:
Onların bu denli sıkıntıya düştüklerini, bitip tükendiklerini, acınacak hale geldiklerini gören Hz. Yusuf, artık Mısır başveziri rolünü oynamayı sürdürememekte ve onlara gerçek kimliğini açmaktadır. Zaten onlar, gerekli dersi de almış durumdadırlar. Onların akıllarının ucundan bile geçmeyecek olan o büyük sürprizi yapmanın tam zamanıdır artık. Gerçek kimliğini nazik bir biçimde açıklarken, onlara sadece kendilerinin bildiği ve gerçek anlamda sadece Allah’ın vâkıf olabildiği ta geçmişteki bir olayı hatırlattı:
Hz. Yusuf kardeşlerine; `Cahillik döneminde Yusuf’a ve kardeşine neler yaptığınızı hatırlıyor musunuz’? dedi. ”
Kardeşleri, Yusuf aleyhisselamı kuyuya atarak onu öz kardeşi Bünyamin'den ayırmışlar ve dolayısıyla hem Hz. Yusuf'a hem de Bünyamin'e kötülük yapmışlardı. Kardeşleri sıkıntı içinde bulunduklarını, kıtlık sebebiyle ailelerinin zor durumda kaldıklarının anlatınca artık kendini tutamıyor, kendini tanıtıyor ve onlara: "Daha önce Yusuf ve kardeşi Bünyamin'e, cahil oldukları bir zamanda neler yaptıklarını soruyor onlar da, Mısır Azizinin, kardeşleri Yusuf olduğunu anlıyorlar ve şaşkınlık içerisinde ona can alıcı soruyu soruyorlar.
FİZİLALİL KUR’AN
Kulaklarında çın çın çınladı bu ses. “Evet, tanıdıkları birinin sesiydi bu! Evet, onun yüzü olmalıydı bu yüz! Ama o ana dek, onu hep Mısır başveziri diye düşündüklerinden, bu yüzü böylesine dikkatle incelememiş olmalıydılar. İşte nazik bir biçimde kendi kimliğini de açıklıyordu nitekim. Gözlerinin önünde ta geçmişte yaşanmış bir olayın anısı canlandı:
Bu ifadeler gösteriyor ki, üçüncü defa Hz. Yusuf'la karşı karşıya gelişlerinde kalblerinde büyük yumuşaklık ve intibah hasıl olmuştu. Demek ki, Bünyamin'in tutuklanması üzerine başlayan bu yumuşama ve kendine geliş, gittikçe ilerlemiş ve onları daha da olgunlaştırmıştı. Hz. Yusuf'un onları mazur görerek, onlar adına yaptığı tevbe, gösterdiği tevazu ve ihlas onları da etkilemiş ve olgunlaştırmıştı. Bundan dolayı Hz. Yusuf'un kendisini tanıtma zamanı gelmişti. Gerçi onların yardım taleplerinden ve ifade tarzlarından bunu sezen Hz. Yusuf, kendisini tanıtmak maksadıyla "Siz cahilliğiniz zamanında Yusuf'a ve kardeşine ne yaptınız, biliyor musunuz?" dedi. İşte bu açıklama ve bu şekilde sorulan soru ile kuyuya atıldığı zaman "Sen onlara bu yaptıklarını hiç beklemedikleri bir anda haber vereceksin" (âyet 15) âyetiyle vaad edilen durum gerçekleşmiş oluyordu. Artık o anda kalblerde meydana gelen hayret ve heyecanı düşünmeli.
ELMALILI TEFSİRİ