Sizi böyle soydular

Ahmet Altan

Şimdi benim size dostça uyarım, şu meşhur “milli” ya da “ulusal” sözcüğünü duyduğunuzda cüzdanınızı sıkı sıkı tutup, evdeki gümüş takımlarını saklamanız.
Çünkü bunu söyleyenler genellikle sizi soymaya hazırlanıyorlardır.
“Ulusal çıkarlarımız” dediklerinde aslında “eller yukarı” diyorlar size.
Sizi o kadar çok soydular ki böyle.
Haberiniz bile olmadı.
Siz “milli çıkarın” askerle anlaşan “patronun” çıkarı olduğunu hiç kavramadınız.
Hiç söylemediler size çünkü.
Gazeteciler, askerler ve patronlar arasında bir tür “Omerta” yasası işletildi.
Biliyorsunuz Omerta, mafyanın ünlü “susma” kuralıdır.
Taraf
, onların Omerta’sını bozan gazete oldu.
Biz gerçekleri açıklamaya başlayınca “soygun ittifakı” sallandı.
Dürüstlüğü, siyasetçi yolsuzluklarını ortay çıkarmakta arayıp, sistemin kökündeki soygun zehrini görmezden gelenler zorlanmaya başladılar.
Elbette siyasetçilerin yolsuzlukları da önemli ama bütün o yolsuzlukların temelinde “sistemin” soygunculuğu yatıyor.
O çarpık temeli yıkmadan, tek tek yolsuzlukları yakalayarak soygunları önleyemezsiniz.
Sistemin sizi nasıl soyduğunu anlamalısınız ilk başta.
“Milli” sözcüğünün arkasındaki soygun ittifakını görmelisiniz.
Ondan sonra bütün soygunlar, yolsuzluklar yavaş yavaş biter.
Kimse böyle şeyler yapmaya cesaret edemez.
Bundan böyle ümit ediyorum ki bu hırsızlıkları diğer gazeteler de gündeme getirecek.
İlk örnekleri su yüzüne çıkmaya başladı zaten.
Dün Hürriyet Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi Enis Berberoğlu muhteşem bir gazetecilik yaparak Pamukbank, Yapı Kredi Bankası, Turkcell şirketlerinin nasıl bir oyunla Mehmet Emin Karamehmet’e verildiğini anlattı.
Karamehmet’le Jandarma İstihbarat Dairesi Başkanı arasındaki konuşmanın “anlamı” ve “komutanım bize yardım etti” cümlesinin ardındaki gerçekler bu yazıyla ortaya çıkıyor.
İzninizle o yazıdan uzun bir alıntı yapacağım.
“Mehmet Emin Karamehmet’in iki bankasından Pamukbank’a 18 Haziran 2002’de el konuldu. Karamehmet, diğer bankası Yapı Kredi ve en kıymetli şirketi Turkcell’i kurtarmak için arayışa girdi.
Tesadüfe bakın ki Pamukbank kararından bir süre sonra BDDK’ya iki ziyaretçi gelir.
Güvenlik bankosunda bir tanesinin nüfus kâğıdı alınır, kimlik kartı verilir.
Diğerinden kimlik alınmadan sadece ismi not edilir.
Bu iki ziyaretçi doğrudan Başkan Engin Akçakoca’nın odasına çıkar.
Odaya girer girmez Akçakoca’yı tehdide başlarlar.
- Siz ulusal sermayeyi yok ediyorsunuz... Pamukbank’ı, Yapı Kredi’yi batırıyorsunuz. Bir gün hesabı sorulur.
Esrarengiz ve fakat cüretkâr tehdit ziyareti BDDK’yı karıştırır. Akçakoca bir tanesinin asker kökenli olduğundan kuşkulandığı için gelişmeyi dönemin Genelkurmay İkinci Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a aktarır.
Ancak ne Ö.K.D. ne de H.Ş’nin izi bulunamaz, mesele kapanır gider.
Aradan kısa süre geçer, Danıştay sürpriz bir kararla Pamukbank’ı sahibine iade eder.
Daha birkaç aydır iktidarda olan AKP iktidarı telaşlanır. Çünkü el konulan Pamukbank’ı sahibi bir günlüğüne bile açsa müşteri paniği nedeniyle sadece bu banka değil sistemin tamamının batması riski ortadadır.
BDDK mecburen Karamehmet’in koşullarını kabul eder, işadamı ikinci bankasını ve Turkcell’i kurtarır.”
Berberoğlu, bu olayla ilgili bir de yorum yapıyor.
“Belli ki kimilerinin Ergenekon ismini verdiği çıkar örgütünün ilk ve başarıyla tamamladığı görevi hortumcu kurtarmakmış.”
Gördünüz mü?
Bir sorun bakalım bu “hortumcu kurtarma” işinde kimler varmış?
Karamehmet’in “komutanım yardım etti” dediği eski Jandarma Komutanı Orgeneral Şener Eruygur olabilir mi acaba?
Tabii, Karamehmet’in Jandarma’yla yaptığı konuşmalara, Berberoğlu’nun söylediklerine, Nazlı Ilıcak’ın daha önceki iddialarına bakınca şu soru kaçınılmaz hale geliyor:
Danıştay, Pamukbank’ı Karamehmet’e nasıl iade etti?
Neden iade etti?
Gerekçeleri nelerdi?
Bir devlet kuruluşu olan BDDK’nın “batık” durumda olduğunu görüp el koyduğu bankayı Danıştay Karamehmet’e hangi hukuki sebeplerle verdi?
Danıştay, Pamukbank’ın “batık” olmadığını mı düşündü?
Yoksa, Pamukbank’ı en iyi kurtaracak adamın, o bankayı batıran adam olduğuna mı kani oldu?
Bir kere, bu Pamukbank dosyasının herhalde yeniden açılması, Danıştay’ın gerekçelerinin bir iyice gözden geçirilmesi gerekiyor.
Çünkü bu Pamukbank meselesi fevkalade karışık gözüküyor.
Ayrıca, Berberoğlu’nun, “Yapı Kredi’nin ve Turkcell’in Karamehmet’e hangi şartlarla iade edildiğini” anlattığı bölüme bakarsak, orada da bir sorun olduğunu görüyoruz.
AKP iktidarı, bu iki şirketi yasaların gereğine uygun olarak mı iade etti?
O günkü şartlara ve yasalara göre Turkcell, Karamehmet’e verilebilir miydi?
Karamehmet’in Turkcell’in sahibi olması mevzuata uygun mu?
Bunların da soruşturulması gerekiyor.
Görüyorsunuz, “milli” çıkarların arkasında ne çıkarlar var.
Ve, Omerta bozulunca neler öğreniyoruz.

TARAF