Kenan Alpay’ın yorumu:
Zamanında Esed rejimiyle saflar sıklaştırılsaydı sonuç böyle olmazdı elbet. Gecikmeli de olsa İran’ın sahaya on binlerce askerle girip Suriye’yi baştan sona katliam ve tehcir politikalarıyla işgale kalkıştığı günlerde uyanmamız gerekirdi. Hadi diyeli o zaman uyanamadık, hiç değilse Rusya’nın sadece 71. 000 hava saldırısıyla başta hastaneler, fırınlar, camiler, okullar olmak üzere bombalarla Suriye’yi harabeye çevirdiği vakitler yumuşak bir u dönüşü yapılsaydı bari.
Amerika’nın Suriye’de PKK-PYD kantonları üzerinden Türkiye’yi güneyden kuşatma projesi İslamcı muhalifleri vurarak Esed rejimini kollayarak ilerlerken de mi aklımız başımıza gelmedi yoksa! Avrupa’nın bizi mültecilerle boğmaktan ve Gezi’den PKK’nın bombalı saldırılarına değin gayet modern tuzaklarının hedefi olduktan sonra da ayılamamış olmak ne fena! Atatürkçü diplomasinin temelini teşkil eden, başta Amerika ve Avrupa olmak üzere bütün dünyanın takdirini kazanan “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” çizgisinden sapmakla orta doğu bataklığına saplanmak arasındaki doğrusal bağlantının acı faturaları aşırı derecede nasıl da kabarıyor şimdilerde. Bakın “Esed yine Esad olacak”, iyi geçinin demiştik. Yok, yok bundan sonrasına dair hiç ümit yok, her şey daha kötü olacak, kesin!