Ünal Kalafat o gün orada o anda şehit düşen 33 erden birisiydi.
Şahadeti ancak dört gün sonra ailesine bildirildi.
Ailenin yapacak bir şeyi yoktu.
Vatan sağ olsundu!
Baba Selami Kalafat sağ gönderdiği oğlunun cesedini almak için Elazığ'a gitti.
Ama şehidin cenazesi ortalarda yoktu.
Baba şaşkın!
Nasıl olur, oğlumun cenazesini bile alamayacak mıyız?
Dediler ki, "Oğlun yanlışlıkla Çanakkaleli bir aileye verilmiş, orada gömülmüş."
Ver elini Çanakkale...
Sözü edilen ceset bulunur, DNA testi yapılır. Ancak söz konusu ceset bir kadına aittir.
Baba oğlunun ölüm haberine üzülmekten vazgeçmiştir.
Şehidinin cesedini bulabilse sevinecektir!
Mahkemeye gidilir.
"Oğlun Elazığ'da gömülmüş" denir.
Bir DNA testi daha.
O ceset de şehidin cesedi değildir.
Şehidin cenazesi kaybolmuştur.
Şehidin babası kahrolmuştur.
Ama ne yapsın, yapacak bir şey yoktur.
Vatan sağ olsundur.
Biraz sitem etse,
biraz kahretse,
biraz çıkışsa şehidin komutanlarına,
"Sen bize asimetrik psikolojik harekât mı yapıyorsun" sözleri ile karşılaşma ihtimali çok yüksektir!
"Oğlun şehit ama cenazesi ortalarda yok."
Sakın bunları yazmayın.
Bunları konuşmayın.
Bizi yıpratıyorsunuz...
İyi de; şehidin cenazesi bile ailesine doğru biçimde teslim edilemiyorsa insan "Bizi yıpratmayın" demeye biraz utanır.
Yanlış mı söylüyorum şehidim, ne dersin!
BUGÜN