İslamcılığa ölüm fermanı yazmaya kalkışan baylar, siz Bahattin Yıldız'ın ellerini hiç görmüş müydünüz?
Siz diyorsam, siz tuzu kuruda olanlar, siz menfaat elekleri ölünceye kadar işleyenler, siz üniversitelerdeki, televizyonlardaki, gazetelerdeki, şirketlerdeki steril mekanlarında maroken koltuklarına gömülüp, bol üfürtülü klimalar altında vatan kurtaran, İslamcıların varlığı nedeniyle uykuları kaçan baylar sizi kastediyorum.
Sizler Bahattin Yıldız'ın ellerini görmüş müydünüz?
Görmemişsinizdir. Hem nereden göreceksiniz ki? Onun elleri kalem ve silah kullanmakla, ekmeğini ağır işlerden kazanmakla nasır tutarken sizin elleriniz Müslümanları İslamcı, dinci, İrancı olarak fişlemekle meşgüldü.
Halen fişleme işinde misiniz bilmiyorum ama öyleyseniz ihbarınız eksik kalmasın, ellerini görmediğiniz Bahattin Yıldız'ın herkesçe bilinmeyen işlerinden birkaç tanesini size ben bildireyim:
-İzmir İmam Hatip Lisesi'ni bitirdi.
-80 darbesinden hemen önceki sıkıyönetim günlerinde kapatılan Milli Türk Talebe Birliği'nin misyonu ölmesin diye 'Mahalli Teknik Takımlar Birliği' adıyla bir dernek kurarak o misyonu yaşatmaya çalıştı.
- Akıncılar'da il başkanlığı, bölge başkanlığı yaptı.
-Mavera, Güldeste, Gurbet, Selam, İmza, Müslüman Genç dergilerinde, Milli Gazete'de, Yeni Devir'de, www.dunyabulteni.net ve www.yorum-online.de'de yazdı. Mahlası: Abdülhamit Muhaciri ve Ferhat Dağcı'ydı.
-Savaşan Afganistan, Cihat Günlüğü, Karda Ayak İzleri, Kar Çiçeği, Güllerin Vedası, Ümmetin Yüreği adlı anlatı, günlük, roman ve öykü kitaplarını yazdı.
-Afgan Cihadı'na katıldı, savaşırken yaralandı, birçok ameliyat geçirdi.
-İnsan ve Medeniyet Hareketi'nin, birçok derginin ve kimi yayınevilerinin kuruluşlarına önderlik etti.
-İHH'nın yurt içindeki ve dışındaki yardım organizasyonlarında hizmet etti. Bu maksatla Balkanlar'da, Keşmir'de, Afganistan'da bulundu.
-Nezik köyünden Srebrenitsa'ya yapılan yüz on kilometrelik 'Barış Yürüyüşü'ne katıldı.
-Nerdeyse tüm zamanlarını onlara vakfettiği gençler için Avusturya başta olmak üzere Avrupa'da ve Türkiye'de dönem dönem gençlik kampları kurdu.
-Afganistan'da İHH'nın bir yetimevi projesini hayata geçirmek için bulunurken uçak kazasında yine İHH'dan Faruk Aktaş'la birlikte şehid oldu.
-Bahattin Yıldız sağlam, özü-sözü doğru bir İslamcıydı.
-Aynı zamanda birçok insanın yetişmesinde büyük emeği geçti. Şimdi onların büyük çoğunluğu televizyon kuruluşlarında, basında, devlet kurumlarında, özel kuruluşlarda yöneticidirler ve sizin çok sevdiğiniz söyleyişle İslamcılığı tüketmiş AK Parti için çalışıyorlar olsalar da onlar yine Bahattin Yıldız'ın çocukları ve kardeşleri.
-Bahattin Yıldız ve Faruk Aktaş'ın isimleri şimdi İHH tarafından Kenya, Serendib, Afganistan, Kamerun ve Tanzanya'daki eserlerde yaşıyor. Anıları akıllardan zaten hiç silinmeyen bu şehidler hep dualarla anılıyorlar ve anılmaya da devam edecekler inşallah.
Fişlemek için adlarını, sanlarını, yerlerini bilmediğiniz ancak varlıklarından emin olduğunuz onlarca Bahattin Yıldız'ın da sessiz sedasız yaşadığını çok iyi bilen siz muhbirler tayfası, şimdi siz söyleyin:
İslamcılık hareketinin onların omuzlarında yükseldiğini bilmiyor musunuz?
Bu hareketin gücünün güçsüzlerin gücünden kaynaklandığını bilmiyor musunuz?
İslamcılığı tükettiğine inandığınız AK Parti'nin sizler için bir put ama İslamcılar için bir put olmadığını, her oluşum gibi onun da mühleti olan bir iş sayıldığının bilincinde bulunulduğunu bilmiyor musunuz?
İslamcılığın örgüt merkezli değil fert merkezli olduğunu ve -dolayısıyla sistemin partilerinden bir parti olarak AK Parti'nin evveli ve ahiri ne olursa olsun- Recep Tayyip Erdoğan'ın İslamcılar tarafından sevildiğini, sevilmeye de devam edileceğini bilmiyor musunuz?
Siz Bahattin Yıldız'ın ellerini hiç görmeyen müstekbir ve muhbir yazıcılar benim dedem ve babam başka Bahattinlerin ellerini görmüşlerdi, bense Bahattin Yıldız'ın ellerini gördüm.
O ellerin insanlara hizmet edişlerini gördüm, dua dua göklere yükselişlerini gördüm. Onlardan taşan bereketi gördüm; onlardan utanarak var oldum ve onlar sayesinde başımı hep dik tuttum.
Bahattin Yıldız görevini yapıp gitti; şimdi onun yetiştirdiği onlarca dil hem onu rahmetle anıyor hem de onun bıraktığı yerden insanlık yükünü omuzluyor.
'Hani nerede İslamcılar, gösterin?' diye soran sizlerse oturup kendi köksüzlüğünüze ve kendi körlüğünüze ağlayın.
İslamcıların yaşadığına onlardan kendilerine Din ve dünya adına bir iyilik ulaşmış sessiz, ağızları dualı ve teşekkürlü binlerce insan şahittir.
Peki, İslamcılığa ölüm fermanı yazmaya kalkışanlar, sizin şahitleriniz kimlerdir?
İşlerinizi, sözlerinizi şeytanınızdan başka selamlayan var mı?
Yeni Şafak