Siyonizm'e destek veren Almanya Nazi dönemine geri döndü!

Ahmet Varol, Siyonizm'i destekleyerek işlenen suçların Nazilerin işlediklerinden az olmadığını ifade ediyor.

Ahmet Varol / Yeni Akit

Nazi Almanyası’yla Siyonist Almanya aynı yerdedir!

Almanya, Nazizmi ve Nazi katliamlarını kendi tarihi açısından bir kara leke olarak görüyor ve yıllardan beri bunun mahcubiyetini yaşıyor. Bu konuda yürüttüğü siyasi, hukuki ve medyatik faaliyetlerini herkes biliyor. Özetle Nazi vahşetini Almanya’nın geçmişi açısından utanç verici gördüğünden bu korkunç vahşetin icra edildiği dönemi de tarihinden sildiğini, bu dönemin Almanya’ya yakışmadığını her fırsatta dile getiriyor. 

Oysa bugün siyonist vahşetin Nazizmi çok geride bıraktığını artık bütün dünya gördü. Gelecekte bu vahşet sadece yahudilerin değil bütün insanlığın tarihi açısından bir kara leke olarak anılacaktır. Siyonist vahşetin bugün Gazze’de gerçekleştirdiği katliamlarda başvurduğu uygulamalar Nazilerin sergilediği vahşeti hayli geride bıraktı. 

Dolayısıyla dünkü Nazi vahşetinden utanç duyduğunu söyleyerek bugünkü siyonist vahşete şartsız ve sınırsız destek vermek tam bir çelişkidir. Bugün siyonist vahşete şartsız ve sınırsız destek veren Almanya, dünkü Nazi Almanyası’yla aynı yerde durmaktadır; hatta ondan da aşağılara düşmüştür. 

Hitler’i tarihinden silerek Netanyahu gibi bir canavarı sahiplenmek, onu Alman tarihinin bir parçası haline getirmek büyük bir tutarsızlıktır. Netanyahu yerine Hitler’e sahip çıksaydı, ahlaki açıdan gene çirkin olmakla birlikte en azından stratejik açıdan bir izahını bulabilirdi. 

Bu durum Almanya’nın Nazi dönemini ve Hitler’i reddederken ahlaki, insani ve vicdani değerlerle değil tamamen siyasi ve stratejik hesaplarla hareket ettiğini de çok açık bir şekilde gözler önüne seriyor. Eğer ki Naziliği ve Hitler’i reddederken ahlaki, insani ve vicdani değerleri önceliyor olsaydı bugün siyonist vahşeti ve onun başını çeken Netanyahu’yu da kesin bir dille reddetmesi gerekirdi. 

Bilindiği üzere Almanya yeni vatandaşlık yasasını 27 Haziran’dan itibaren yürürlüğe soktu. İçişleri Bakanı Nancy Faeser yasanın yürürlüğe girmesinden iki gün önce 25 Haziran Salı günü yaptığı açıklamada yeni vatandaşlık yasasında “İsrail’in var olma hakkını kabul etme” şartının da yer aldığını ifade etmişti. Yasanın yürürlüğe girmesinden sonra yapılan resmi açıklamalarda bu husus daha çok “antisemitizme karşı kararlılık” başlığı altında lanse edildi. 

Her şeyden önce siyonist katillerin korkunç vahşetlerine, katliamlarına, yıkımlarına ve canavarlıklarına destek verilmesi hatta destek verilmesinin bir şart olarak insanların önüne konması konusunda antisemitizm karşıtlığının gerekçe olarak kullanılması tam bir çarpıtma ve yanıltmadır. Böyle bir vahşeti haklı çıkarmak için antisemitizm karşıtlığından yararlanılması sadece stratejik bir çarpıtma değil aynı zamanda bir saçmalıktır. Öyle derseniz “Alman düşmanlığı”na karşı Nazilerin veya “İtalyan karşıtlığı”na karşı Faşistlerin yaptığının da haklı olduğunu söyleyebilirsiniz. Bu pencereden baktığınızda Hitler’in yahudileri Alman ırkı açısından bir tehdit ve tehlike olarak görüp katletmesine de bir itirazda bulunamazsınız. Almanya eğer bugünkü siyonist vahşeti haklı çıkarmak için antisemitizm karşıtlığını kullanabiliyorsa, Nazi katliamlarından kaynaklanan lekeyi tarihinden silmek için niye boşuna uğraşıp duruyor. Hitler’in kullandığı gerekçenin aynısını kullanıp kendini savunsun. Bugün siyonist vahşetin canavarlarını savunmasından kendi tarihindeki Nazi canavarları savunması belki daha mantıklı olabilirdi. 

Öte yandan Almanya neden “İsrail’in var olma hakkını kabul etme” gibi bir şart ileri sürmeye ihtiyaç duyuyor? Çünkü İsrail gayri meşru bir şekilde işgal ettiği topraklarda yine gayri meşru yöntemlerle, katliamlarla ve vahşet yoluyla var olmaya çalıştığından insanlık vicdanı onu reddediyor. O yüzden de dünün Nazi Almanyası’nı reddeden bugünkü siyonist Almanya, Netanyahu’nun korkunç katliamlarını, sergilediği vahşeti “İsrail’in var olma hakkı” olarak tanımlama ihtiyacı duyuyor. Peki, Hitler’in ve Nazilerin var olma hakkı yok muydu? Eğer katliamlarla, vahşetle var olmak bir hak ise Hitler’e ve Nazilere hiç boşuna itiraz etmeyin!

Yorum Analiz Haberleri

“Devrimci zihniyet ahlâkını kaybederse her şeyini kaybeder”
Esed sonrası Suriye: Katar-Türkiye Doğal Gaz Hattı artık hayal değil
Esed'in müftüsü Ahmed Hassûn şimdi ne yapıyor?
“Suriyeli mülteci” etiketi ve toplumsal imtihanımız
Kemalistlerin 94 yıldır üzerinde tepindiği Menemen’de ne oldu?