Siyonizm gerçeğine insanlık şahit oluyor...

Mehmet Garip Tanyıldızı, Müslümanların yaklaşık bir asırdır ifade ettikleri zulümlere artık bütün dünyanın şahitlik ettiğini belirtiyor.

Mehmet Garip Tanyıldızı / Star

Dönüm noktası

Sözlü ve yazılı literatür, tarihe dönüm noktası biçme girişimleri esnasında tezahür eden haddini aşma örnekleriyle doludur.

Yapılan işi veya bir olayı büyütmek için kolaya kaçarak "tarihin dönüm noktası" söylemine başvurulur.

Bazen de bu bir temennidir.

Öyle olmasını arzuladığımız için öyle söyleriz.

Bu duyguyu yoğun olarak hissedebileceğimiz bir zaman diliminden geçiyoruz.

İsrail'in Gazze'de icra ettiği konvansiyonel vandallığa hak ettiği karşılığı verememek yüreğimize ağır geliyor.

Koskoca İslam coğrafyasının tam ortasında, Müslümanların maruz kaldığı zulüm ve şahit olduğumuz görüntüler gözlerimizin yaşarmasına, boğazımızın düğümlenmesine sebep oluyor.

İnsan, ister istemez bölgenin jeopolitik yapısını göz önüne getirip "olmasaydı sonumuz böyle" diye düşünüyor.

Zira, Gazzelilerin bugün yaşadıklarının tamamı bütün bir İslam coğrafyasının makus tarihi ile -makus talihi değil- doğrudan ilişkili.

Müslümanların Batı saldırganlığı karşısında zayıf düşmesinin sonucunda masa başında cetvelle çizilen sınırların başlattığı sürecin ceremesini çekiyoruz.

Filistin, Batı'nın Batı-dışı toplumlara uyguladığı emperyalizmin/kolonyalizmin Müslümanlara dönük cihetinin tüm yönleriyle ve en fazla yansıdığı coğrafyadır.

Filistin'in sömürgeleştirilmesi ile diğer İslam coğrafyalarının sömürgeleştirilmeleri arasında birbirlerini besleyen bir ilişkiden söz edebiliriz.

"İslam beldeleri sömürgeleştirilemeseydi Filistin sömürgeleştirilemezdi" dersek bu birçoğumuza mantıklı gelecektir.

Ancak "Filistin sömürgeleştirilemeseydi diğer İslam beldeleri sömürgeleştirilemezdi" dersek bunu bazıları abartılı bulabilir.

Oysa, İsrail'in İslam coğrafyasının tam göbeğindeki varlığının Batı emperyalizmi için ne anlam ifade ettiğini düşünürsek bu sözün ne kadar yerinde olduğu anlaşılacaktır.

Bugün, sözünü ettiğimiz kolonyal sistem, işgalciliğini bir adım daha ileriye taşımaya çalışıyor.

İsrail'in zulmüne karşı Batılı ülkelerin, çoğu zaman desteği kimi zaman sessizliğine öfkeleniyoruz, tepki gösteriyoruz.

Hatta Siyonist rejime Batının verdiği destek bizi ümitsizliğe sevk ediyor.

Halbuki, eskilerin tabiriyle, "gavur gavurluğunu yapıyor."

Fakat, bir yandan da, Batıda yaşayanlar dahil, bütün dünya halkları Siyonist vahşetin boyutlarını çıplak gözle görüyor.

Ciltler dolusu kitap yazsak, meydanları sloganlarla inletsek anlatamayacağımız Siyonizm gerçeğine, insanlık şahit oluyor.

Zira, İsrail'in vahşeti profesyonel dezenformasyonla dahi örtülebilecek boyutu aştı.

Dünyadaki insaf ve adalet sahiplerinin bu zulme karşı tavır almaları, Batılı ülkelerin İsrail'e verdiği destekten çok daha önemlidir.

Bu da Filistinliler açısından bir kazanımdır.

Her gelişmeyi olumsuza yoran karamsar yaklaşım yerine "olandaki hayrı" görmeye çalışmamız gerekiyor ki o hayrın gereğini yerine getirebilelim.

Gazze'de bugün yaşananları da, "Bizim hayır bildiğimizde şer, şer bildiğimizde hayır vardır" düsturu doğrultusunda değerlendirebiliriz.

İstanbul'la özdeşleştirilen "Yiğit düştüğü yerden kalkar" sözünü Filistin'le bağdaştırarak düşünebiliriz.

Madem ki, Filistin sömürgeleştirilmeseydi, diğer İslam beldeleri de sömürgeleştirilemezdi, bu demektir ki Filistin kurtulursa diğer İslam beldeleri de kurtulur.

Böyle düşündüğümüzde, makus tarihimizin dönüm noktasında olduğumuzu temenni edebiliriz.

Filistinlilerin ortaya koyduğu irade bize "tarihin dönük noktasında" olduğumuzu temenni etme hakkını veriyor.

Onlar hayır umdular ve bir örneklik ortaya koydular.

Hayrı ummak, ümitvar olmak dua edebilmenin şartıdır.

Ancak o zaman, duamızın üzerimize yüklediği sorumluluğu taşıyabiliriz.

Duamız için bir şey yapabiliriz.

Tarihin dönüm noktasındayız.

Yorum Analiz Haberleri

“İsrail neden bir haydut devlettir?”
CHP ile laiklik anlayışınız farklı, peki Anıtkabir anlayışınız aynı mı?
Siyonizm Batı'nın çöküşünü hızlandıracak
Siyonistlerden dost olmaz, ne Kürtlere ne de bir başkasına
“AB İsrail’i daha ne kadar koruyacak?”