Mustafa Armağan / Yeni Akit
“Bu çatışmayı Filistin değil, İsrail 75 yıl önce başlattı”
Siyonizm soykırımcıdır.
Siyonizm emperyalizmdir, hem de en halisinden sömürgeciliktir.
Siyonizm Batılı bir ideolojidir.
Siyonizm Avrupa’da üretilip İsrail kılığında İslam âleminin kalbine ekilmiş zehirli bir dikendir.
Sultan Abdülhamid’den Filistin’de toprak koparmak için uğraşan Theodor Herzl 127 yıl önce basılan Yahudi Devleti adlı kitabında aynen şöyle demiştir:
“Hedef, kurulacak olan Siyonist devleti Doğu barbarlığına karşı Batı medeniyetinin ileri karakolu yapmaktır.”
“Doğu barbarlığı” kısmını tam anlamadınızsa İsrailli eli kanlı komutanın operasyon yapılacak Gazzelilerden “human animals”, yani insansı hayvan diye söz ettiğinde jetonunuz düşmüş olmalıdır.
Siyonizmin Yahudi dini ve ırkıyla alakası da ona bir kalkan vazifesi görmesi için uydurulmuştur.
Siyonist ideoloji Yahudileri emrine ram etmek için zorlamış ve sonunda büyük ölçüde başarmıştır.
Yine de İsrail’in sınırları içerisinde bile Siyonizmin Yahudiliğe aykırı olduğunu, kurulmaması gerektiğini savunan Yahudilerin başları, İsrail askerleri tarafından nasıl yerden yere vurulmaktadır, görüyoruz.
Kendileri Yahudi oldukları halde Siyonizmi reddeden Ilan Pappe’den Noam Chomsky’ye, Israel Shahak’tan Norton Merzvinsky’ye yüzlerce aydın bu yalın gerçekleri haykırdı dünyanın yüzüne, haykırıyor.
•
Kelimelerin esiri olmayalım.
Filistin sorunu yoktur, İsrail sorunu vardır.
Karl Marx’tan Jean-Paul Sartre’a birçok Avrupalı aydının hakkında kitap yazdıkları Yahudi sorunu bize ait değil, Avrupa’ya aittir.
Yahudi katliamlarından üstü başı kana bulanmış olan Avrupa İsrail’i niye destekliyor, biliyorsunuz: Başka türlü suçunu nasıl bastıracak?
Özetle İslam dünyası kendi üretmediği bir sorunun faturasını ödüyor 75 yıldır.
Amerikalı Yahudi yazar Sim Kern ölüm tehditleri almasına rağmen Gazze’de yaşananları şöyle anlatmış:
“Bu çatışmayı Filistin değil, İsrail bundan 75 yıl önce başlattı.”
Tam olarak bu. Bir yabancı halk, topraklarına 2 bin yıl sonra dönüp gelen mülteciler tarafından evinden çıkarılmak istenmektedir. Peki dönüp gelenler gidenlerin torunları mıydı?
Bu çetin soruya, 1980’li yıllarda Müslüman olan Fransız Komünisti Roger Garaudy cevap versin İlahi Mesajlar Ülkesi Filistin adlı kitabında:
“İşin gerçeği şu ki, gerek bu dine girmeler ve gerekse yüzyıllarca süren karma evlilikler sebebiyle, günümüz Musevilerinin en az yüzde 99’unun hiçbir atası Filistin’e asla ayak basmamıştır.” (s. 215)
Garaudy, Fransız Marksist tarihçi Maxime Rodinson’dan şu çarpıcı sözü nakleder:
“Çok muhtemeldir ki (fiziki antropoloji de bunu ispatlar gibidir) Filistin’in (zaten çoğunluğu “Araplaşmış”) “Arap” denilen sakinleri, çeşitli kökenden gelip Musevi dinine girenlerin içlerinde erimesini dinî tekelciliklerinin hiçbir şekilde engelleyemediği diaspora Yahudilerinin pek çoğundan daha fazla İbranî kanı taşımaktadır.”
Avrupa’ya gitmiş ve orada başka ırklarla karışa karışa asıl özelliklerini kaybeden kitlenin Filistin’e dönüp, İsrail devletini kurarak Yahudi ırkçılığı yapmaları kadar saçma bir şey olamaz. Araplar adlı kitabıyla ünlenen Thomas Kiernan şöyle diyecektir:
“Siyonistler Avrupalıydı, Avrupa Yahudilerinin ataları ile eski İbranî kabileleri arasında biyolojik ve antropolojik hiçbir bağ yoktur.”
•
Birileri youtube’a çıkıp da Siyonizm şakşakçılığı yapacaksa İsrail’e gidebilir; kendilerini tutan yok.
Kalkıp da “Filistinliler bal gibi toprak satmıştır” veya “Filistinli demek toprak satıp Beyrut’ta yiyenler demektir” türünden safsataları dillendirmek bugün –şu anda- üzerlerine atılan bombalardan beyinleri yumurta gibi akmakta olan bebeklerin ahını almak demektir.
Bu tek taraflı, orantısız ve insanlık dışı savaşı bir soykırıma dönüştürmek için kolları sıvamış bulunan Siyonistlerin ideolojisini “Dedeleri toprak satmasaydı bunlar başlarına gelmezdi” diye Filistinli masumların katliamına meşruluk kazandıracak şekilde savunmak, Yunus’un dediği gibi “İlim ilim bilmektir/İlim kendin bilmektir/Sen kendini bilmezsin/Ya nice okumaktır” kıtasını hatıra getirmektedir.
1947 yılında yüzde 7 olan toprak miktarlarını Haganah, İrgun, Stern gibi çeteler eliyle nasıl oldu da 1949’da 10 katına çıkardı İsrailliler? Asıl soru budur:
Deyr Yasin katliamını da mı duymadınız? Neden gelen Yahudi mültecileri hediyelerle karşılayan ve çatışmalara girmemiş olan Deyr Yasin köyünün masum 225 Filistinli köylüsünü öldürüp, köyü haritadan silen eli kanlı çetelere birkaç kelam etmediniz? 550 köyün tek bir emirle boşaltılmasını –tıpkı şimdi Gazze’de olduğu gibi- isteyen Siyonist çeteler bu toprakları Filistinlilerden parayla mı satın almıştı?
Yahudi aydın Chomsky kadar da mı vicdan kalmadı sizde? Bakın ne demiş:
“Batı Şeria için kaide, İsrail’in illegal bir şekilde yerleşimler ve altyapılar kurmaya devamıdır. Gazze için kaide, zalim ve yıkıcı bir kuşatma altında, sefalet içinde yaşamaktan ziyade sadece nefes alınabilen bir ortamın devamıdır. Son 14 yıl içinde İsrail için kaide, her hafta ikiden fazla çocuk öldürmektir”.
Bakın Prof. Ilan Pappe –yine bir Yahudi ve İsrailli profesör- İlber Ortaylı ve Celal Şengör’den çok daha vicdanlı çıkmış ve namuslu bir tespitle meseleyi nasıl vuzuha kavuşturmuş:
“Siyonizm, iki Amerika’yı, Güney Afrika’yı, Avustralya’yı ve Yeni Zelanda’yı sömürgeleştiren Avrupalıların hareketlerine benzer bir yerleşimci sömürge hareketiydi. Yerleşimci sömürgeciliği yabancı bir ülkede, klasik sömürgecilik yeni coğrafi mülkiyetindeki doğal kaynaklara göz dikerken toprakları ele geçirme arzusuyla motive oluyor.”
Ünlü fizikçi Albert Einstein da bir Yahudiydi gerçi ama Menahem Begin’in temsil ettiği Likud Partisi’nin Siyonizmini, Naziliği andırdığı için tenkit edenlerden biriydi. Hannah Arendt gibi Yahudi aydınlarla beraber 2 Aralık 1948 tarihinde New York Times gazetesinde Deyr Yasin katliamını da kınayan bir bildiriye imza atmıştı. O bildiriden bir pasaj:
“Ana yollardan uzak ve Yahudi topraklarıyla çevrili olan Deyr Yasin köyü savaşa katılmamış, hatta köyü üsleri olarak kullanmak isteyen Araplara karşı koymuştur. 9 Nisan’da terörist gruplar çatışmada hiçbir askeri hedefi olmayan bu barış yanlısı köye saldırmış, köyde yaşayanların çoğunu öldürmüş -240 erkek, kadın ve çocuk- ve bazılarını Kudüs sokaklarında dolaştırmak üzere esir almışlardır.”
Bir Likud Partisi’ni Nazilere ve Faşist partilere benzeten bildiriye imza atan Yahudi aydınlara bakın, bir de ekran karşısında geğirerek, “Onlar da toprak satmıştı” diye zulme alkış tutan ‘zır cahillere”.
Ah İslam dünyası!