Nader Durgham / Fikir Turu
İsrail-Hamas çatışmalarının yeni odak noktası: Han Yunus
7 Ekim’de Hamas’ın İsrail yerleşimlerine saldırmasıyla başlayan Gazze’deki savaş, geçici ateşkesin de sona ermesiyle kuzeydeki çatışmalardan kaçan Filistinlilerin sığındığı Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus kentinde yoğunlaştı.
Lübnanlı gazeteci Nader Durgham, Middle East Eye için kaleme aldığı yazısında, yeni gelişmeler ışığında Gazze Şeridi’nin ikinci en büyük şehri olan Han Yunus kentinin tarihini, Filistinliler için önemini ve mevcut durumu ele alıyor.
Yazının öne çıkan bazı bölümlerini paylaşıyoruz:
“Başta Gazze’nin güneyindeki “güvenli” bölgeler arasında yer alan Han Yunus, İsrail-Filistin savaşının başlıca muharebe alanlarından biri haline geldi.
Geçici ateşkes geçen hafta sona ererken, kent sakinleri İsrail ordusundan, İsrail’in bir sonraki hedefi haline gelmek üzere olduğu için kenti terk etmelerini söyleyen bildiriler aldı.
Savaşın ilk haftaları boyunca, Gazze Şehri ve kuzeyin geri kalanındaki çatışmalardan kaçan insanların yerlerinden edilmesiyle Han Yunus’un nüfusu büyük ölçüde arttı.
İnsanların kaçabileceği çok az yer kalırken, Filistinliler kendilerini 7 Ekim’de başlayan savaşın başlangıcından bu yana görülen en yoğun çatışmaların içinde buldu.
Hamas liderlerinin Han Yunus’ta saklandığını iddia eden İsrail, şehri defalarca bombaladı ve kara harekatının kapsamını genişleterek sayısız Filistinlinin ölümüne ve yerel hastanelerin dolup taşmasına neden oldu.
Han Yunus, Gazze Şeridi’nde Gazze Şehri’nden sonra en büyük ikinci şehir.
Şehrin geçmişi, 14. yüzyıla, Memlûk devleti dönemine kadar uzanıyor. Emir Yunus el-Nuruzi bir kervansaray ya da Arapça’da “han” olarak adlandırılan bir bina inşa ettiriyor, gelip geçen yolculuklar dinlenebilsin diye. İşte burası daha sonra Han Yunus olarak anılıyor.
1387 yılında Memlûk Sultanı Berkuk, emire kendi adına bir kale inşa etmesini emrediyor. Kale sadece şehir sakinlerini korumakla kalmıyor, aynı zamanda tüccar ve seyyahların ticaret yapabilmeleri için bir alan sağladığından Kahire ve Şam arasında bir bağlantı noktası olarak hizmet ediyor. Berkuk Kalesi bugün Filistin’in en önemli tarihi eserlerinden biri olarak varlığını sürdürüyor.
Şehir, günümüz Gazze Şeridi’nin geri kalanıyla birlikte, 16. yüzyılda Sina Yarımadası’nı ele geçirme harekâtının bir parçası olarak Memlûkları yenen Osmanlıların egemenliği altına girdi.
Birinci Dünya Savaşı’nın ve Osmanlı İmparatorluğu’nun yenilgisinin ardından Filistin, İngiliz yönetimi altına girdi. Han Yunus, çevresindeki şehirlerle birlikte İkinci Dünya Savaşı’nda Nazi işgalinden kaçanların sığındığı bir yer haline geldi.
Tarihçi Usame el-Aşkar, Middle East Eye’a verdiği demeçte, “Gazze, şehirleriyle birlikte 1942’de Nazilerin Yunanistan’a saldırmasının ardından Yunan halkına ev sahipliği yaptı” dedi. “İngiliz balıkçı tekneleri ve gemileri onları Yunan adalarından Suriye, Filistin ve Türkiye kıyılarına taşıdı ve Yunan aileler Gazze, Nuseyrat ve Han Yunus’ta gemilerden indi.”
‘İşgal altında bir şehir’
1948’deki savaşın akabinde tarihi Filistin topraklarında İsrail devletinin kurulmasının ardından 750.000’den fazla Filistinli, Arapça’da “felaket” anlamına gelen Nekbe olarak bilinen bir olay sonucunda yerlerinden edildi.
Han Yunus, Mısır’ın Gazze Şeridi yönetiminin bir parçası oldu. Şehirde fedai olarak bilinen silahlı Filistinli gruplar faaliyet gösteriyordu.
Savaştan kaçan Filistinli mültecilerin kente ve çevresine yerleşmesiyle nüfus da arttı. Aşkar’a göre, kent sakinlerinin çoğu Gazze Şeridi’nin dışından gelen, boşaltılan Filistin şehir ve köylerinden geliyor.
Şehir ve yakınındaki mülteci kampı, 1956’da Mısır’ın Süveyş Kanalı’nı millileştirmesine karşı İngiliz-Fransız-İsrail savaşı sırasında İsrail ordusunun şiddetine maruz kalmıştı. Han Yunus katliamında İsrail ordusu BM tahminlerine göre en az 275 Filistinliyi vurarak öldürdü, ancak Filistinli kaynaklar bu sayının daha yüksek olduğunu düşünüyor.
Han Yunus, İsrail’in Gazze Şeridi’ni, Batı Şeria’yı, Mısır’dan Sina Yarımadası’nı ve Suriye’den Golan Tepeleri’ni işgal ettiği 1967 Orta Doğu Savaşı’nın ardından tamamen İsrail işgali altına girmişti.
Şehrin Filistinli savaşçıları İsrail işgaline karşı direnmeye devam etti.
Aşkar, “[İsrail] 1967 savaşından sonra, özellikle Mısır ordusunun yenilgisinden sonra direnişin destek alamadığı şiddetli çatışmaların ardından [Han Yunus’u] tamamen işgal etti” diye ekledi.
Her iki Filistin İntifadası boyunca ve İsrail’in 2005’te Gazze Şeridi’nden çekilmesine kadar şehir Filistinli grupların kalesiydi ve çevresindeki İsrail yerleşimlerinin baskısıyla karşı karşıya kalıyordu.
Hamas’ın Gazze’yi ele geçirmesinden bu yana İsrail Gazze’ye sıkı bir abluka uyguladı ve Gazze’ye karşı birçok saldırı başlattı.
Abluka Han Yunus’un ekonomik, sosyal ve kültürel olarak gelişmesini zorlaştırdı.
Aşkar, “Burası işgal altında bir şehir ve bu nedenle insanların öncelikleri hayatta kalmaya ve hayatta kalmak için ihtiyaç duyulan şeylere odaklanmış durumda” dedi.
Bununla birlikte, Aşkar, şehrin Filistin sanatını ve mirasını onurlandırarak hala önemli bir kültürel rol üstlendiğini ve bunun da “hayatta kalma azmini güçlendiren bu direnci ve kararlılığı beslediğini” sözlerine ekledi.
Han Yunus vilayeti aynı zamanda 4.000 hektardan fazla tarım arazisi ve 7.000’den fazla çiftlikle bir tarım merkezi.
‘Aklın hayalin ötesinde’ bir durum
İsrail’in yürüttüğü operasyonlar çoğunlukla Gazze Şehri ve kuzey bölgelerine odaklanırken, Han Yunus ve güney bölgeleri de bundan nasibini aldı. Şehir ve çevresi 2009-2023 yılları arasında düzenli olarak bombalandı ve çok sayıda sivil hayatını kaybetti.
Şehrin şu anda karşı karşıya olduğu çatışma, 7 Ekim’de Hamas öncülüğünde İsrail’e düzenlenen saldırıda yaklaşık 1.200 İsrailli ve yabancı uyruklunun öldürülmesiyle başladı. Misilleme olarak İsrail, Gazze Şeridi’nin tüm bölgelerini ağır bir şekilde bombaladı ve 6.150’den fazlası çocuk olmak üzere 17.000’den fazla Filistinlinin ölümüne neden olan bir kara harekatı başlattı.
İsrail kuzeydeki yerleşim bölgesinin sivil altyapısının çoğunu yok etti ve önce sivillere güneye kaçmaları talimatını verdi, ardından da Han Yunus’u da işgal edeceğini söyledi.
Pek çok Filistinli şu anda Mısır sınırındaki Refah kapısına doğru kaçıyor, ancak pek çoğu sığınacak yer bulamıyor.
Güneydeki Han Yunus ve kuzeydeki Cebaliye mahallesi mevcut çatışmaların yeni kaynama noktaları haline gelirken, Dünya Sağlık Örgütü Gazze Şeridi’ndeki durumu “aklın hayalin ötesinde” olarak nitelendirdi.”