Ahmet Varol / Yeni Akit
Kudüs Kalesi’ne el konması
Kudüs Kalesi, Kudüs’teki önemli tarihi eserlerden biridir. Eski Kudüs olarak isimlendirilen kısmın batı tarafında, El-Halil Kapısı’nın iç kısmında yer alır. Uzun bir kulesi ve içinde bir camisi bulunmaktadır.
Siyonist işgal rejimi bu kaleyi Davud Kalesi, kulesini de Davud Kulesi (Tower of David) olarak isimlendiriyor. Gerçi Hz. Davud döneminden kalma bir eser olduğu farz edilse bile bu, oradaki tarihi mirasın işgalci siyonistlere ait olduğuna delil oluşturmaz. En başta Davud (a.s.) Müslümanlar nezdinde bir peygamber olarak kabul edilirken, yahudiler onu sadece Kral Davud olarak nitelendirirler. Bu itibarla Davud (a.s.)’ın dini konumuna ve geriye bıraktığı mirasa Müslümanlar daha yakındır.
İkinci olarak bir yerdeki tarihi mirasın hangi döneme ve kimlere ait olduğuna değil orada meşru egemenlik hakkının kime ait olduğuna bakılır. Siyonist rejimin, Eski Kudüs üzerindeki tahakkümü bizzat BM teşkilatının kararlarında gayri meşru bir işgal olarak nitelendirilmektedir. Yani sadece Filistinlilerin burada işgali kesin bir şekilde reddetmeleri ve son bulması için hak mücadelelerini sürdürmeleri sebebiyle değil aynı zamanda uluslararası kararlara göre de siyonistlerin buradaki tahakkümü gayri meşrudur.
Kaldı ki Kudüs Kalesi’nin ilk şeklinin Roma İmparatorluğu döneminde inşa edildiği tarihi kayıtlarda geçse de mevcut Kudüs Kalesi büyük ölçüde İslamî dönemde inşa edilmiş bir tarihi eserdir. Mevcut yapının bölümlerinin tamamına yakını Eyyubiler, Memlükler ve Osmanlılar döneminde inşa edilmiştir. Çünkü gerek depremler ve gerekse savaşlar sebebiyle Roma İmparatorluğu döneminde inşa edilmiş şeklinin tamamen tahrip olduğu ve mevcut şeklinin Müslümanların Kudüs üzerinde hüküm sürdükleri dönemlerde inşa edildiği tarihi kayıtlarda geçmektedir.
Ayrıca Kudüs’ün çok zengin bir tarihi mirasa sahip olduğu ve bu mirasın olduğu gibi korunması gerektiği konusunda BM kararlarının bulunduğu biliniyor.
Siyonist işgal rejiminin bu kaleyi Davud Kalesi, kulesini de Davud Kulesi olarak isimlendirmesi tarihi bir irtibattan değil, Kudüs’teki tarihi mirasa el koyarak buranın kimliğini değiştirme amaçlı yahudileştirme faaliyetlerine dayanak oluşturma politikasından kaynaklanmaktadır. Bu politikasının hedefinde kutsal Mescidi Aksa’nın da yer aldığı biliniyor.
İşgalci siyonist, yahudileştirme politikasını en önce isimlendirme ile başlatıyor. O yüzden Mescidi Aksa’nın bulunduğu tepeyi de Süleyman Tapınağı Dağı veya kısaca Tapınak Dağı olarak isimlendiriyor. Bu şekilde Kudüs’te birçok caddenin, sokağın ve tarihi eserin adını değiştirdi.
Siyonist işgal rejimi Kudüs Kalesi’nde yıllardan beri kazı çalışmaları yapıyordu. Tıpkı Mescidi Aksa’nın altında kazı çalışmaları yaptığı gibi. Sonra burayı “restorasyon” iddiasıyla yeniden düzenleyerek ve adını da Davud Kalesi Müzesi diye değiştirerek 30 Mayıs Salı günü ziyarete açtı.
Müzeleştirme sebebiyle oluşturulan salonlara, yahudilere ait arkeolojik eserler, haritalar ve yazmalar yerleştirdi. Amacı ise Kudüs’ün İslami kimliğini değiştirmek ve buradaki İslami eserleri ya tamamen yok etmek ya da taşıdıkları İslami izleri ortadan kaldırarak yerine yahudi kültürüne ait görüntüleri yerleştirmek.
Siyonist işgal rejimi, insanlara tevhit inancını tebliğ etmek amacıyla görevlendirilmiş birçok peygamberin hayatıyla irtibatı olan ve İslam’ın en önemli tarihi merkezlerinden biri durumundaki Kudüs’ün sadece bugünüyle değil geçmişiyle ve tarihiyle de savaşmaktadır. Bu şehrin tarihi ve İslami imajını yok etmek için çok yönlü bir savaş veriyor.
Ne yazık işgalci siyonistin bu kirli savaşı karşısında BM ve ona bağlı olarak tarihi ve kültürel mirasın korunması alanında faaliyetler yürüten UNESCO büyük ölçüde sessiz kalıyor.
İslami bir vakıf ve tarihi eser olan Kudüs Kalesi’ne, siyonist işgal rejimi tarafından yahudi kültürüne ait birtakım kalıntıları sergilemek amacıyla ve isminin de Davud Kalesi Müzesi şeklinde değiştirilerek el konması Kudüs’ün kimliğini değiştirme savaşında atılmış tehlikeli bir adımdır.