Siyonistler camilerin sığınak olarak kullanılmasına dahi izin vermiyor!

Ahmet Varol, Siyonist işgal rejiminin camileri hedef almasının sebebini inceliyor.

Ahmet Varol / Yeni Akit

Siyonistler cami ve mushaflara karşı da savaşıyor

Siyonist işgalciler Gazze’deki savaşlarında sadece insanlara karşı savaşmıyorlar. Sadece canlılara karşı da savaşmıyorlar. Tarihin geriye bıraktığı eserlere, kültürel mirasa ve en başta da insanların inançları gereği saygı duydukları, önemsedikleri ve kutsal bildikleri mekanlara ve kitaplara karşı da savaşıyorlar.

İşgalcilerin Gazze’ye yönelik saldırılarında yıkılan kilise sayısı çok değil ama bölgede zaten kilise sayısı az. Eğer oran olarak bakılırsa kiliselere de siyonistlerin vahşi saldırılarından önemli bir pay düştüğü görülecektir. Eğer ki bölgede kilise sayısı çok olsaydı yıkılan kilise sayısı da çok olacaktı. Ancak kendini hıristiyan olarak tanımlayan Batı emperyalizminin, siyonistlerin insanların mabetlerini hedef alan vahşi saldırılarını onayladığını ve itiraz etmediğini hatta desteklediğini görüyoruz.

İşgalci siyonist askerlerin Müslümanların camilerini kirletmeyi ve mushaflara yönelik saygısızlığı bir tür rahatlama, moral bulma ve eğlence aracı olarak görmelerini yansıtan görseller içlerinde İslam’a ve Müslümanlara karşı besledikleri kin ve düşmanlığı dışa yansıtması açısından dikkat çekicidir. Bu itibarla siyonist katillerin Gazze’deki savaşlarının doğrudan İslam’a ve Müslümanlara yönelik olduğu gerçeğini dikkatlerden uzak tutmamalıyız. Bu özelliği de siyonistlerin Gazze’deki savaşlarının bir soykırım savaşı olduğu gerçeğini teyit ediyor.

Siyonistlerin Gazze’ye yönelik kara operasyonlarının başlamasından bu yana işgalci askerler, cami basmaları, buraları kirletmeleri ve Kur’an-ı Kerim’leri yakmaları, yırtmaları, yerlere atmaları ya da başka bir şekilde saygısızlık etmeleriyle ilgili olarak sosyal medyada birçok video yayınladılar. Bu videoları kendilerince birer kahramanlık sahneleri olarak lanse etmeye ve savaşlarının sadece Gazze halkına değil aynı zamanda İslam’a, Müslümanlara ve onların kutsal değerlerine yönelik olduğunu göstermeye çalışıyorlar.

Bazı askerler bastıkları camilerin minberlerine çıkarak, ellerindeki mushaflara hakaret anlamına gelen pozlarının fotoğraflarını yine sosyal medya üzerinden yayınlayarak Müslümanlara ve onların kutsal değerlerine hakarette bulundular.

Bu videolar ve fotoğraflarla ilgili yorum yapanlar işgalcilerin 1967’de Kudüs’ü işgal ettiklerinde de Mescidi Aksa’ya girerek aynı şekilde pozlar verdiklerine dikkat çektiler. Yani siyonist katillerin Filistin topraklarında sürdürdükleri savaş başından beri doğrudan İslam’a ve Müslümanlara karşıdır.

Bazı yerlerde bastıkları camilerde sinagog düzeni kurarak oralarda kendi ibadet ve ritüellerini yapmaya çalıştılar. Bunu Mescidi Aksa’da artık sürekli yapmaya çalıştıklarını biliyoruz.

İşgalcilerin kara operasyonlarını başlatmadan önce gerçekleştirdikleri hava saldırılarında hastanelerin yanı sıra camileri de öncelikli hedefler arasına koydukları biliniyor. Bu konuda ileri sürdükleri gerekçeleri ise camilerin direnişin askeri organları tarafından kullanıldığı iddiasıydı. Bu iddiayı hastanelere yönelik saldırılarında da gerekçe olarak kullandılar. Asıl sebep ise camilerin ve hastanelerin evlerini terke zorlanan siviller tarafından sığınak olarak kullanılmasıdır. Ayrıca İslam’a karşı kin ve nefretlerini camilere yönelik saldırılarıyla yansıtmaları, yaralıların tedavi edilecekleri yerleri ortadan kaldırmak için hastaneleri yok etmek istemeleri ise buralara yönelik saldırıların ikinci önemli sebebi olarak karşımızda durmaktadır.

Camilere yönelik saldırılar kara operasyonunun başlamasından sonra da devam etti. Hatta işgalci askerler bazı yıkılmış camilerin enkazları üstünde durarak alaycı pozlar vererek sosyal medyada yayınladılar.

Sonuç itibariyle uluslararası siyonizmin, onun terör örgütü niteliğindeki işgal rejiminin ve arkasında duran küresel emperyalizmin savaşı sadece Gazze veya Filistin halkına değil tüm İslam âlemine, İslam’a ve Müslümanlara karşıdır. Böyle bir savaşa, Müslümanların da birlik ve dayanışma içinde karşı durarak ortak bir mücadele vermeleri gerekmektedir.

Yorum Analiz Haberleri

Filistinli siyasetçi Netanyahu'ya: Esed'den sonra tek diktatör sen kaldın!
İran'ın enerji krizi, sanayilerin kapatılmaya zorlanmasıyla korkunç bir noktaya ulaştı
Suriye'nin Türkiye'den ve Arap ülkelerinden ne beklentisi var?
Adem Özköse: Suriye’de kendimi artık büyük bir hikayenin başlangıcındaymışız gibi hissediyordum
60 yıllık Baas sultasının izlerini silmek kolay olmayacak!