Sefa Saygılı / Yeni Akit
İsrail zulmü ve bizdeki zalimler
Savunmasız Gazze, 7 Ekimden bu yana bombalanıyor, acımasızca saldırı altında. Akla gelmedik işkence ve zulüm yapılıyor. Adeta dünyanın gözü önünde tarihte benzeri görülmedik bir katliam uygulanıyor. Çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 40 binin üzerinde şehit, 100 bin civarında yaralı ve sakat var.
Bütün dünyada sağduyu ve merhamet kırıntısı taşıyan insanlar bile bu zulmü, bu acımasız soykırımı kınarken maalesef bizde bazıları, “Bunların dedeleri bize ihanet etmişti” veya “Filistinliler hiç bizden yana olmadılar” ya da “Zaten Hamas terörist, ilk saldırıyı onlar başlattı” gibi tuhaf bahanelerle Siyonistlerden yana olabiliyorlar. Hatta sokak röportajında bir kadın haince şehit edilen kahraman lider Haniye için “bir Arap ölüsü” bile dedi. Şaşkınlıkla izliyoruz.
Hele savaş suçu işleyen zalim Netanyahu’nun Amerikan Kongresi’ndeki konuşması üyelerce alkışlanması tam bir skandaldı. Bu birleşim, tarihin en utanç verici oturumuydu.
İşte bu tür saçmalıklara artık aklıselim Yahudiler bile dayanamaz oldu. İsrail’in muhalif gazetecisi Gideon Levy şöyle diyor: “2,3 milyon insanı 18 yıldır bir kafeste tuttuk. Şimdi de bombalıyoruz. 15 bin çocuğun, 20 bin kadının ölümünü meşrulaştırıyoruz. Tanrı aşkına ne yapıyoruz biz?”
İşte gazeteci Gideon Levy’nin Gazze’deki insanlık dramını anlatan kitabından bazı satır başları:
*Gazze’de 1948’den bu yana en sefil şartlarda yaşayan insanlar bir açık hava hapishanesindedir. İnsanoğlu bu şartlarda 7 Ekim Hamas saldırısıyla bunu gösterdi. Çünkü onlar bu duruma uzun yıllar süren baskı ve acılardan sonra geldiler.
*Filistinlilerin demokratik seçimlerde Hamas’ı seçmiş olması İsrail’e bu toprak parçasını denizden, havadan ve tabii ki karadan tam bir kuşatma altına alma hakkı vermez.
*Filistinlilerin şiddet ya da teslimiyet dışında önlerinde hiçbir yol yok. Kendilerini hapseden tel örgüleri güç kullanmadan aşmalarının hiçbir yolu yok ve güçleri ilkel ve acınası. Dünyanın en sofistike savaş makinelerine uçurtmalarla, tünellerle, aynalarla, lastiklerle, makaslarla, yangın çıkarıcı cihazlarla, havan mermileriyle ve özel borularla özgürlüğü için savaşan bir halk, umudu olmayan bir halktır. Onlara başka bir seçenek mi bıraktık?
*Eğer onları köşeye sıkıştırırsanız, uluslararası hukuk bile işgalciye karşı olduğu sürece şiddet içeren direnişi meşru kabul eder.
*Bu savaşta kurbanların çoğunun masum insanlar olduğunu bildiğiniz halde, İsrail ordusunun bunu önlemek için mümkün olan her şeyi yaptığını nasıl söylersiniz? Ağlamak istiyorum. Çığlık atmak istiyorum. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Bu ne cüret? Sonuç bu iken İsrailliler nasıl ahlaki bir farklılıktan ya da İsrail ordusunun ahlaki değerlerinden söz edebilir?
Levy’nin sözleri böyle devam ediyor. Bizdeki ve dış dünyadaki zulüm sever, vicdansız ve insanlık dışı kişilerin yüzü birazcık kızarır mı emin değilim.
D. MEHMET DOĞAN AĞABEYİN ARDINDAN
Kendisiyle 30 yılı aşkın dostluğumuz vardı. Daha üniversite yıllarında baş eseri olan ‘Batılılaşma İhaneti’ adlı kitabını okumuş ve çok etkilenmiştim. Gençlere hep tavsiye etmiştim.
Her zaman güler yüzlü, sevecen, nazik ve kibardı. Edebiyatımıza, Türkçeye, değerlerimize çok hizmet etti. Dik ve sağlam duruşuyla hep örnekti.
...
Türkiye Yazarlar Birliği’ni kurdu, yaşattı.
En son birkaç ay evvel Üsküdar Kitap Fuarı’nda imza standıma gelmiş, muhabbet etmiştik. Sonra beraberce Ali Şahin hocamın aracıyla Şile’ye yolculuk etmiştik.
Rabbim merhametiyle muamele buyursun, mekânı cennet olsun…