Ahmet Varol / Yeni Akit
Siyonist vahşet insanlığın ayıbıdır
Siyonist işgal güçleri çarşamba gece yarısından itibaren, Gazze bölgesine yönelik saldırılarında özellikle hastaneleri hedef aldılar.
İşgal güçleri bundan önceki saldırılarında da hastaneleri özellikle hedef almıştı. Bunların en başında da büyük bir katliam gerçekleştirdiği ve Anglikan Kilisesi’nin Kudüs Başpiskoposluğu’na bağlı olarak çalışan Baptist (El-Ma’medani) Özel Hastanesi’ni zikretmek gerekir. Sonrasında bu hastaneye yönelik saldırısını inkâr etmeye ve Filistinlilere yüklemeye kalkıştı. Ama bir yandan da hastanelere yönelik saldırı tehditleri yapmaya ve hedefe yerleştirdiği hastanelerin yetkililerine uyarılar göndermeye devam etti. Büyük bir katliama neden olan saldırısında hedef aldığı Baptist Hastanesi’ne de önceden saldırı tehdidinde bulunmuştu. Zaten saldırısının amacı bu tehditlerinin boşuna olmadığı, gerek gördüğünde hastaneleri de vurabileceği ve buralara sığınan on binlerce insanın hayatını hiç de nazarı dikkate almayacağı mesajı vermekti.
İşgalci katil böylesine vahşice saldırılarına gerekçe bulabilmek için hastanelerin altında Hamas’ın askeri malzemelerini bulundurduğu ve buraları füze atma noktaları olarak kullandığı iddiasında bulundu.
Her şeyden önce Baptist Hastanesi’ni hedefine yerleştirmesi bu iddiasının ne kadar saçma olduğunun apaçık bir deliliydi. Çünkü burası doğrudan Anglikan Kilisesi Kudüs Başpiskoposluğu’na bağlı olarak çalışan bir özel hastane niteliğindeydi ve herhangi bir direniş örgütünün bu hastaneyi kendi askeri faaliyetleri için kullanması ihtimali yoktu.
Diğer hastanelerle ilgili olarak da Gazze’deki Sağlık Bakanlığı yetkilileri başta BM olmak üzere tüm uluslararası kuruluşları gidip denetim yapmaya, hastanelerin herhangi bir şekilde askeri amaçla kullanılıp kullanılmadığını yakından görmeye ve hastanelere gözlemci tayin etmek suretiyle bu denetimlerini daimi hale getirmeye davet etti.
Ama uluslararası kurumlar böyle bir denetim görevini üstlenmeye yanaşmadı. Çünkü birinci olarak siyonist işgalcinin iddiasının yalan olduğunu ve siyonist canavarların yalanlarının ortaya çıkmasına fırsat vermemek amacıyla kendilerine de saldırabileceğini düşündükleri için tereddüt ettiler. İkinci olarak da siyonist canavarların bu saçma yalanlarını ABD de destekliyordu ve böyle bir denetimin yapılması, böylece işgalcilerin hastanelere yönelik saldırılarının önünün kesilmesi, tabii bu arada kendilerinin verdiği teçhizatla ve tecrübeyle savaşan siyonist katillerin yalanlarının ortaya çıkması onun da işine gelmiyordu.
İşgalci siyonistlerin hastaneleri özellikle hedef almasının birkaç amacı var.
En başta şunu belirtelim ki buralar, evlerini terk etmek zorunda kalan binlerce insan tarafından sığınak olarak kullanılmaktadır. İşgal rejiminin kendilerini yurtlarından çıkarmak ve zorla tehcire tabi tutmak isteyen politikasına teslim olmayan Gazze halkı, savaş hukukuna göre güvenli olması gereken yerlere sığınarak hayatta kalma mücadelesi veriyor. Ama işgalci katiller buraların da onlar için güvenli olamayacağını göstererek Gazze’yi boşaltma planında ısrarlı olduğu mesajı vermeye çalışıyor.
İkinci olarak, siyonist işgal rejimi şu an Gazze ahalisine karşı tam bir soykırım ve yıldırma savaşı içinde olduğundan, hastanelerde de kalabalık kitleler oluştuğundan buraları hedef alması durumunda daha çok insanın etkilenmesine sebep olabileceğini ve yıldırma politikasının daha etkili olabileceğini hesaplıyor.
Üçüncü ve tabii ki en önemli sebep ise saldırılarında yaralananlara her ne şekilde olursa olsun sağlık hizmeti verilmesine müsaade etmek istemediğinden, onların acılar içinde kıvranarak ölmeleri için kendilerini tüm sağlık hizmetlerinden mahrum bırakmak istediğinden hastaneleri bilhassa hedef almasıdır.
Böylesine vahşi bir anlayışın varlığını sürdürüyor olması, üstelik bu vahşetin günümüz dünyasının egemen güçlerinin birçoğu tarafından destekleniyor olması gerçekte tüm insanlığın büyük bir ayıbıdır. Siyonist canavarlar Nazileri çok çok geride bıraktı.