Siyonist rejim uçuruma sürükleniyor

Ahmet Varol, Gazze'deki soykırımın işgal rejimine verdiği zararın görünenden çok daha derin olduğunu, yaşanan kayıpların büyük bir kısmının resmi verilere yansıtılmadığını ve işgal askerlerinin rejime karşı bir ayaklanma içinde olduğunu bildiriyor.

Ahmet Varol/Yeni Akit

İşgal rejiminin dahili krizleri

Siyonist katillerin Gazze topraklarında 7 Ekim 2023 tarihinde başlattıkları soykırım savaşı yarın 14 ayını tamamlamış olacak. Yıllardan beri demokrasi, insan hakları vs. davulu çalan Batılı emperyalist güçler bu korkunç savaşta siyonist katillere şartsız ve sınırsız destek veriyor. Son günlerde özellikle Gazze Şeridi’nin kuzeyinde sürdürülen son derece insanlık dışı abluka artık soykırım savaşı boyutunu aşarak kitlesel kıyıma dönüşmüş durumda. Ancak bu kıyım bir yandan doğrudan saldırılarla sürdürülürken bir yandan da bölgede her taraftan kıskaca alınan, tüm dünyayla irtibatı kesilen 70 binden fazla insanın açlık, ilaçsızlık ve insani yardımdan mahrumiyetle kendiliğinden ölmesi için tarihte benzerine nadir rastlanabilecek bir abluka uygulanıyor. Batı emperyalizmi böylesine korkunç bir vahşette bile siyonist katillere şartsız destek vermeye devam ediyor. 

Ancak diğer taraftan işgal rejiminin de kendi içinde ciddi sıkıntılar, sorunlar ve krizler yaşadığı gerçeğini de görmemiz ve işgalci katillerin bu sıkıntılarından da söz etmemiz gerekiyor. 

İşgal ordusu aslında Gazze’de direniş karşısında sürekli kayıplar vermeye devam ediyor. Bu kayıplar sanıldığı gibi küçük çaplarda değil. Ancak işgal hükümeti kendi kamuoyunda moral çöküşe ve tepkilere sebep olmaması için askeri kayıplarını büyük ölçüde gizliyor. Özellikle yabancı ülkelerden getirilen paralı askerlerden öldürülenleri hiç kayıtlara bile geçmiyor ve resmi açıklamalarda verdiği rakamlara dahil etmiyor. Çifte vatandaşlığı bulunan ve normalde işgal altındaki Filistin topraklarında (onların isimlendirmesiyle “İsrail”de) yaşamayan yedek askerlerden öldürülenleri ise kayıtlara geçirse bile resmi açıklamalara yansıtmıyor ve ordu adına yayınlanan raporlarda verilen ölü ve yaralı sayılarına dahil etmiyor. Sadece orduda muvazzaf olarak görev yapan profesyonel asker ve subaylardan ölenleri ve yaralananları bu sayılara dahil ediyor. Onlardan da kayıplarının mümkün mertebe az olması için riskli noktalara büyük ölçüde diğerlerini yerleştiriyor. Buna rağmen yine de kayıp sayısının resmi açıklamalarda bile geçmişteki savaşlarına nispetle hayli fazla olması işgal rejiminin çok sıkıntılı ve zorlayıcı bir savaş içinde olduğunu gösteriyor. 

Diğer yandan işgal ordusu her ne kadar söz konusu kayıpları resmi açıklamalara yansıtmasa da orduda bilfiil görev yapanlar bunu biliyor. Bu yüzden ordu içinde işgal hükümetinin başbakanı Netanyahu’ya karşı ciddi tepki var. Hatta bunlar kendi aralarında “Silah Kardeşleri” adıyla bir muhalif organizasyon oluşturmaya başlamış durumdalar. Netanyahu ve onun sözde Savunma Bakanı Yisrael Katz böyle bir oluşumun ordu içinde gittikçe güçlenebileceğinden ve muhalif kanadın kontrol edilmesinin imkansız hale geleceğinden korkuyor. Bu yüzden Katz, işgal rejiminin ciddi asker sıkıntısı yaşamasına rağmen, Netanyahu’ya karşı tavır almaya başlayan yedek askerleri tasfiye etmeye başlamış durumda. Bu konu, sol çizgideki bir siyonist gazete olan Haaretz’de yayınlanan bir yorumda detaylı bir şekilde ele alındı. 

İşgal toplumunda yaşanan sorunların hepsi bu kadar değil. Ekonomik sorunlar, tersine göç olayı, aşırı dinci olarak tanımlanan Heradim yahudilerinin askere alınması yasası etrafında kızışan tartışmalar, Netanyahu’nun yolsuzlukları davası ve daha birçok mesele var.

Bu durum karşısında her ne kadar işgal rejimi Gazze’deki abluka ve saldırıların uzaması durumunda Filistin halkını ve direnişini yıldırabileceğini, böylece teslim olmaya zorlayabileceğini düşünüyor olsa da savaşın böyle uzaması kendi toplumundaki siyasi ve ekonomik krizlerin de büyümesine neden oluyor. O yüzden Filistin halkını ve direnişini teslim olmaya zorlama beklentisinin sonuç vermesinden önce işgal toplumundaki krizlerin patlamaya yol açması ihtimali de var. Çünkü muhalif kesimden pek çok politikacı artık Netanyahu’nun kendi kişisel hesapları için bu savaşı sürdürmekte ısrarlı davrandığını ve rehinelerin hayatlarını bu yüzden tehlikeye attığını sıkça dile getiriyor. 

Yorum Analiz Haberleri

Meşru olanı savunursan karşılığını elbet görürsün!
Türkiye solu neden hala Esed rejimini savunuyor?
Sosyal medyada görünürlük çabası ve dijital nihilizm
İran aparatlarının komik antipropagandalarına vakit ayırmak bile coğrafya için zaman kaybı...
Nasıl ki ilk Müslümanlar tüm zorluklara rağmen direndiyse Gazzeliler de öyle direniyor!