Ahmet Varol / Yeni Akit
Bayram ve İslam âlemi -2
Siyonist katiller bayram seyran dinlemeden hunharca saldırılar ve katliamlar gerçekleştirmeye devam ediyor. Müslümanların mübarek Ramazan bayramına girecekleri günün akşamından itibaren de Gazze’ye yönelik saldırılarını artırdı ve korkunç katliamlar gerçekleştirdiler.
Gerçekleştirilen katliamlardan birinde de Hamas’ın Siyasi Büro Başkanı İsmail Heniyye’nin oğulları ve torunları hedef alındı. Heniyye’nin üç oğluyla üç torunu bu korkunç katliamda hunharca öldürülürken bazı torunları da yaralandı. Siyonistlerin medya organları bu vahşi saldırıyı “müthiş operasyon” olarak siyonist kamuoyuna lanse etti ve saldırının ayrıntıları hakkında genişçe bilgiler verdi. Katliamda ergenlik çağına gelmemiş çocukların da hedef alınmış olması onlar için önemli değildi. Saldırıya hedef olanların “düşman” ilan ettikleri bir hareketin lideriyle herhangi bir akrabalık bağlarının kurulması topluca katledilmeleri için yeterli bir sebepti! Böyle bir zihniyetin uluslararası platformda “devlet” olarak tanımlanan bir yapıyla varlığını ve egemenliğini sürdürüyor olması aslında insanlık adına utanç verici bir durumdur.
Siyonist katiller bu katliamdan önce de Heniyye’nin 1948’de işgal edilmiş toprakların Nakab bölgesinde yaşayan yani resmiyette “İsrail vatandaşı” olarak tanımlanan kız kardeşini düzmece gerekçelerle tutuklamış, mahkemedeki ilk duruşmanın ardından da tutukluluk süresini uzatmışlardı.
Filistin’deki bu sıcak gelişmeye kısaca temas ettikten sonra biz yine İslam aleminin Ramazan bayramını idrak ettiği günlerde karşı karşıya olduğu sorun ve krizlerden öne çıkanlarla ilgili özet bilgiler vermeye devam edelim.
Uzun süreden beri çok gündeme geliyor olmasa da ne yazık ki Sudan’da iktidar kavgası ve bunun sebep olduğu ekonomik ve toplumsal sorunlar devam ediyor. Sudan’da askeri darbe yoluyla gayri meşru bir şekilde yönetime el koyan cuntacıların kendi aralarında patlak veren hakimiyet kavgası henüz sonuçlanmış değil. O yüzden ülke henüz bir istikrar ve güvene kavuşabilmiş değil.
Aslında Sudan’daki kavganın taraflarının hiçbiri halkın iradesini temsil etmediği gibi hiçbiri ülkenin maslahat ve değerlerini savunuyor değil. Tek amaçları iktidarı ele geçirmek ve ülkenin tümü üzerinde egemen olmak. Bunlardan hangisi başarılı olursa olsun kuracağı yönetim bir dikta ve zulüm yönetimi olacaktır. Gücü de halktan değil Sudan üzerinde birtakım hesapları olan bölgesel ve küresel güçlerin desteklerinden alıyorlar.
Ama ne yazık ki bu kirli kavgadan halk zarar görüyor. Milyonlarca insan çatışma alanlarının dışına çıkabilmek için evlerini terk ederek başka yerlere göç etmiş durumda. Zaman zaman çatışma alanlarının dairesinin genişlemesi bazen de çatışan taraflardan birinin karşı tarafın kontrolündeki bölgeleri hedef aldığı iddiasıyla sivil alanlara kasten saldırılar gerçekleştirmesi yüzünden çatışma alanlarından kaçanlar gittikleri yerlerde de güvene kavuşamadıkları gibi evlerini terk ederek geçim kaynaklarından uzaklaştıkları için yiyecek ve zorunlu ihtiyaç maddelerini tedarik etme konusunda büyük zorluklar yaşıyorlar. Bu yüzden çatışma alanlarından kaçan sivil toplulukların sığındığı bölgelerde ciddi açlık sorunu yaşanıyor.
Yemen’de sıcak çatışmalarda azalma olsa da ülke genelinde bir istikrar ve otorite sağlanabilmiş değil. O yüzden halkın ekonomik sıkıntıları ve güven sorunu devam ediyor. Ayrıca çatışmalarda taraf olanlar ülkeyi huzura kavuşturmaktan ziyade kontrol altına aldıkları bölgelerde kazıklarını daha da sağlamlaştırma gibi bir amaç peşinde olduklarından sivil halka yönelik şiddet ve baskı da devam ediyor.
Bu arada Suriye’de olduğu gibi Yemen’de de ülke topraklarının farklı otoriteler arasında paylaşılmış olması yani bölünmüşlük bir yandan tüm ülkenin düzene sokulmasını sağlayacak bir otorite oluşturulmasının önünde engel teşkil ederken, diğer yandan uluslararası alanda diplomatik ve ekonomik ilişkilerin geliştirilmesini ve içerideki sorunların aşılmasını sağlayacak güçlü bağlantılar kurulmasını zorlaştırıyor.