Siyonist devlet saldırı hazırlığında

Ahmet Varol

Bundan önceki yazımızda, askerî operasyon konusunda işgal devletinin siyasileri arasında meydana gelen ihtilaflara kısaca temas etmiştik. Bu ihtilaflar sütten ağızları yanmış olanların biraz daha ihtiyatlı davranılmasını tavsiye ettiklerini gösteriyor.

Fakat uluslar arası Siyonizmin hizmetindeki medya organlarının işgalci Siyonist devleti ciddi bir tehdit gücü olarak kabul ettirmek amacıyla dünya kamuoyuna gösterdikleri balona kendileri de inanmış olan Siyonistler Filistin direnişinin sadece birkaç günlük işinin olduğunu sanıyorlar. Oysa düşünemiyorlar ki o birkaç günlük denemeyi zaten yaptılar. O dönemde işgal devletinin çocuk yaşlı ayrımı yapmadan insanları rasgele katletmeleri sebebiyle Filistinlilerden önemli sayıda can kaybı olduysa da işgal devletinin karşısına çıkan güçlü ve kararlı bir direniş de oldu. O direniş sebebiyle psikolojik krize giren işgalci askerleri ve sözde sivil göçmenleri hastanelerin yoğun bakımlarına taşımak için ambulans yetiştiremediler.

Hal böyle olmakla birlikte işgal devletinin şu anki Savaş Bakanı Ehud Barak sürekli Gazze’ye geniş çaplı operasyon konusunda ısrarlı oldukları intibaı vermeye çalışıyor. Oysa selefinin tecrübelerinden yararlanması ve nasihatlerini dinlemesi onun belki yararına olacaktır.

İşgal devleti, saldırı ve geniş çaplı operasyon konusunda ısrarlı olduğunu göstermek amacıyla son günlerde kapsamlı askerî tatbikat gerçekleştiriyor. Hatta bazı yorumlarda tarihinin en geniş çaplı askerî tatbikatı olduğu söyleniyor. Ayrıca el altından piyasaya sürdüğü haberler vasıtasıyla birtakım senaryoları gündeme getirmeye çalışıyor. Doğrudan Siyonist medyanın gündeme taşıdığı senaryolarda, Gazze’ye Arap ülkelerinin ortak askeri birliklerinin yerleştirilmesi, HAMAS’ın ileri gelenlerinin öldürülmesi, Abbas’ın adamlarının yeniden Gazze’ye yerleştirilmesi vs. gibi çok farklı kurgular var.

Siyonist devlet bundan önceki savaşlarda saldırı hazırlıklarını bu kadar açıktan yürütmezdi. Böyle açıktan bir hazırlık yürütmesinin sebebi psikolojik tehdide ve yıldırmaya bu kez daha çok ihtiyaç duymasıdır. Çünkü bundan önceki yazımızda da belirttiğimiz üzere “Sıcak Kış Operasyonu” adını verdiği saldırıda askerinin direnç gücünü ölçmeye çalıştı ve eksi puanla karşılaştı.

Fakat son askerî tatbikatında özellikle Suriye ve Lübnan tarafından gelebilecek saldırıya karşı savunma ve operasyon provaları yapılması dikkat çekiyor. Oysa Suriye ve Lübnan’dan herhangi bir askerî tehdit gelmemesine rağmen bu iki ülkeye yönelik saldırı tehditlerinde bulunan yine Siyonist işgal devleti oldu.

İşgal devletinin bu iki ülkeyi korkutma amaçlı açıklamaları, tatbikatları ve tehditleri de psikolojik savaşının önemli bir boyutunu oluşturmaktadır. Böyle bir psikolojik savaşa ihtiyaç duymasının sebebi ise 2006 yazında yaşadığı tecrübedir. Gazze’ye herhangi bir saldırı düzenlemesi durumunda kuzeyi sağlama almak ve bu taraftan saldırı olmayacağından emin olmak istiyor. Onun için kuzeyden gelebilecek saldırılara karşı hazırlığının tam olduğu ve saldırı gelmesi durumunda çok sert karşılık vereceği mesajı göndermeye çalışıyor. Bu arada Hizbullah saldırılarından Suriye’yi de sorumlu tutacağını ve ona da sert karşılık vereceğini ifade etmeye çalışıyor.

İşgal devletinin abartılan gücünün bir balon olduğu ve üç cephede savaşa girişmeyi göze alamayacağı artık kesindir. Ama ortaya çıkan hareketliliğe sessiz kalınması da söz konusu olamaz elbette. Bu sebeple Lübnan ve Suriye’de ister istemez alarm durumuna geçilmesine ihtiyaç duyulmuştur.

İşgal devleti her ne kadar psikolojik tehdit stratejisine başvursa da Lübnan direnişi Siyonist saldırganlık karşısında eli kolu bağlı kalmayacaktır. Askeri kanadının lideri Imad Muğniye’nin şehit edilmesinin intikamını almakta kararlı olduğunu değişik vesilelerle ifade eden Hizbullah işgalci Siyonistlerin Gazze’ye yönelik operasyona girişmesine bigane kalmayacağını da gösterebilir.

Lübnan’dan Hizbullah, işgalci Siyonist devletin Gazze’ye yönelik saldırı hazırlığına karşı gözünü korkuturken ne yazık ki “Filistin tarafı” sıfatıyla masalara oturan Mahmud Abbas cesaret veriyor, hatta işbirliği içine giriyor. Bu konuda Ahmed Cibril’in açıklamaları gerçekten ibret vericiydi. Cibril, işgal devletinin Gazze’ye saldırı hazırlığında Abbas’la işbirliği içinde olduğunu ve Abbas’ın İsrail tanklarının sırtında Gazze’ye dönme hayalleri kurduğunu dile getirmişti. Siyonist devletin askerî tatbikatlar yaptığı ve saldırı hazırlığını iyice açığa çıkardığı sırada Abbas’ın Kudüs’e gidip Olmert’le masaya oturması da Cibril’in sözlerini doğruluyordu.

Vakit Gazetesi