Siyasiler ülkeleri yönetirken, sosyal medya devleri söylemleri yönetmeye çalışıyor!

ABD'de 2016 seçimlerine damgasını vuran Cambridge Analytica skandalı, sadece veri güvenliği değil, sosyal medya ve demokrasi ilişkisi açısından da büyük önem taşıyordu. Son süreçte sosyal medya devleri birer hükümet gibi davranmaya başladı.

Fatih Demir / HAKSÖZ HABER

Facebook skandal ile gündeme gelmiş siyasete doğrudan veya dolaylı olarak etkide bulunmakla suçlanmıştı. Twitter süreç içerisinde siyasilerin hesaplarını kapatma, engelleme ve tweetlerini silme gibi edimlerle siyasi arenada bende varım mesajı vermeye başladı. Twitter ve Facebook’un bu tavırları bize şu soruyu sorduruyor: Sosyal medya tekellerinden izin alınmadan kimse bir şey paylaşamaz, söyleyemez mi?

Cambridge Üniversitesi'nde araştırma görevlisi olan Aleksandr Kogan, Facebook aracılığıyla hizmet veren "this is your digital life" adlı kişilik testi uygulaması sayesinde milyonlarca kişinin bilgilerini depolamış ve 2016'da bu bilgileri siyasi danışmanlık amacıyla faaliyet gösteren Cambridge Analytica şirketine satmıştı.

İngiliz televizyon kanalı Channel 4'ün açığa çıkardığı skandala göre, Cambridge Analytica şirketi, elde ettiği verileri 2016'daki ABD seçimlerini Donald Trump'ın kazanması için kullanmıştı. Elde edilen verilerle kişilere özel reklamlar gönderilerek seçmenlerin oy tercihlerine etki edildiği iddia edilmişti.

Trump'ın 2016 seçimlerinden zaferle çıkması sonucu ABD'de Demokratlar cephesi, manipülasyonlara izin verdikleri gerekçesiyle sosyal medya platformlarına ağır eleştirilerde bulundu. Facebook'un yanı sıra Twitter'da da seçimler öncesinde kullanılan bot hesapların anketleri manipüle etmesi, "sosyal medya platformlarının seçimlerin güvenliği açısından tehlikeli birer mecra olabileceğini" gözler önüne serdi. Twitter yılın belli dönemlerinde bot hesap olduğunu belirttiği yüzbinlerce hesabı kapatıyor. Bu esnada birçok reel kullanıcısı olan hesabı da kapatıyor. Kişilerin paylaşımları ve içeriklerinin analiz edildiği buna göre de kapatma işlemleri gerçekleştirildiği iddia ediliyor. Örneğin #Katilİsrail hastaghi ile yapılan birçok paylaşım diğer kullanıcılara ulaşmayacak şekilde engellenebiliyor. Ya da diğer birçok konu, kişi, olay daha fazla kullanıcının görmesine, paylaşmasına izin verilmeyerek göz ardı ediliyor. Paylaşımlara engel veya diğer adıyla sansür getirme noktasında Facebook ve Twitter iki büyük sosyal medya devi olarak ön plana çıkıyor.

Başkanlığı döneminde Twitter'ı neredeyse en önemli iletişim aracı olarak kullanan Trump, vermek istediği pek çok mesajı Twitter üzerinden direkt paylaşmayı tercih etti. Trump, başkanlık koltuğuna oturduğu Ocak 2017'den hesabının kapatıldığı 8 Ocak 2021'e kadar "realDonaldTrump" kullanıcı hesabından yaklaşık 30 bin tweet attı.

Twitter uzun bir süre boyunca bu tweetlerin içeriğinde uygunsuz olabilecek söylemler olmasına rağmen engellemeyip sansürlemedi. Ancak Trump kesin ve kati bir surette sosyal medya devlerine yönelik hukuki süreçleri başlatmak için girişimlerde bulununca işler Trump’ın ve diğer kullanıcıların aleyhine dönmeye başladı.

Trump ile sosyal medya şirketleri arasındaki çekişme, Kasım 2020 seçimleri öncesi zirveye çıktı. Twitter'ın, seçimler öncesi Trump'ın bazı tivitlerine "bilgiyi doğrulama" etiketi eklemeye başlaması, Trump ve sosyal medya platformları arasındaki çekişmeyi gözler önüne serdi.

Sosyal medya ağlarını "yanlı" olmakla suçlayan Trump, "bu şirketlerin kullanıcıların paylaşımlarından sorumlu olmadığını" belirten 230 numaralı düzenlemenin yürürlükten kaldırılması için sık sık çağrılar yaptı.

Trump'ın George Floyd paylaşımlarının da "şiddeti yücelttiği" gerekçesiyle kısıtlanmasının ardından iyice kızışan çekişmede, son perde ise Trump yanlılarının 6 Ocak'ta Kongre'ye yaptıkları baskın oldu. Baskının ardından başta Twitter ve Facebook olmak üzere pek çok sosyal medya platformu, Trump'ın hesaplarına süresiz veya geçici kısıtlamalar getirirken, Trump'a oy veren seçmenlerin bir kısmı da bu siteleri terk etti. WhatsApp’ın sahibi Facebook’un veri güvenliğini yok sayan yeni sözleşmesi de büyük bir sorunu ortaya çıkarmış ve tepkiyle karşılanarak 40 milyona yakın kullanıcısını kaybetmişti. Arap Baharı, Gezi Parkı, George Floyd olayları, Navalny protestoları da sosyal medya devlerinin aktif rol aldığı son 10 yılın önemli siyasi olaylarından sadece birkaç tanesi. Birçok siyasi ve sosyal olayda sosyal medya devleri, etkinliği ve edilgenliği ile sorgulanabilir bir pozisyona sahip oldu.

Rusya lideri Putin, çağrısı ile destekçilerinin Senato binasını basmasının ardından eski ABD Başkanı Donald Trump’ın başta Twitter olmak üzere sosyal medya hesaplarının dondurulmasına atıfla, “Sosyal medya devlerinin işlerinin sınırlarının nerelere varabileceğini gördük, kendilerince kamu yönetimi yapmaya çalışıyorlar. Sosyal medya devlerinin şimdi hükümetler ile rekabet ettiklerini görüyoruz. Tekel olma konumları, bu kurumların çıkarlarının toplumunkilerle aynı olup olmadığı konusu soru işaretleri yaratıyor. dedi.

Devletin görevinin vatandaşlarının hak ve hukukunu temin etmek olduğunu söyleyen Cumhurbaşkanı Erdoğan da, "İnsanımızın hak ve hukukunu gözetmede kendilerini hukukun üzerinde gören sosyal medya şirketlerinin baskılarına boyun eğmeyeceğiz." ifadelerini kullanmıştı.

Erdoğan, "Ancak dijitalleşme ve yeni medya araçları sağladıkları kolaylıkların yanında ciddi riskler de getirmektedir. Bir yanda demokratik mecraları çeşitlendiren dijital ağlar, diğer yanda siber zorbalık, siber terör ve yalan haber gibi kavramları da gündemimize taşımıştır. Hayatımızın hiçbir döneminde olmadığı kadar çok dezenformasyona maruz kalıyoruz. Bilhassa sosyal medyada yayılan haberlerin kahir ekseriyetini düzmece haberler oluşturuyor. Son günlerde yaşanan dramatik hadiselerin bu bakımdan önemli olduğuna inanıyorum." diye konuştu.

ABD'nin yeni Başkanı Joe Biden'ın geçmişte sosyal medya platformlarına karşı yaptığı eleştiriler, Silikon Vadisi şirketleri konusunda selefi Donald Trump'tan farklı düşünmediğini gösteriyor.

Biden'ın 2019 yılında New York Times'e verdiği röportajda, "Muhtemelen bildiğiniz gibi, hiç Facebook hayranı olmadım. Asla büyük bir Zuckerberg hayranı olmadım. Bence o gerçek bir problem" ifadesini kullanması, sosyal medya platformları konusunda çok da "dostane tavırlar" takınmayacağı yorumlarını beraberinde getirdi.

Sosyal medya devlerinin Silikon Vadisi’nden faaliyet gösteren asıl veri merkezlerinin bulunması ve Amerika menşeili olması birçok ülkenin onlara yaptırım uygulamasını zorlaştırıyordu. Ancak birçok ülke bu sorunu temsilcilik açtırarak çözebiliyor. Türkiye’de ise henüz bazı sosyal medya şirketleri hariç birçok sosyal medya şirketinin temsilciliği bulunmuyor. Haliyle teknik ve hukuki anlamda muhataplık bulunmadığı için sorunların çözümü geciktiği gibi gerçekleşmeyebiliyor da.

Medya Haberleri

Facebook, Filistinli haber kaynaklarını yüzde 77 kısıtladı
İsmail Saymaz sen tam bir yalan makinesisin!
Yeni Akit bu saçmalıklara yer vermek zorunda mı?
Milyonların katili Esed'in Halk Tv’de CHP’ye teşekkürünü unuttunuz mu?
Nagehan Alçı’nın başörtülü yayın performansı: Suriye Devrimi’ni DAEŞ’le aynı kefeye koyma çabası