Başbakan Ahmet Davutoğlu, Yassıada'da düzenlenen bir projenin temel atma töreninde yaptığı konuşma yaptı.
1946 yılında açık oy, gizli tasnif anlayışının nasıl bir siyaset tiyatrosu ortaya koyduğunu herkesin bildiğini belirtern Davutoğlu, şöyle devam etti:
"Eğer Senirkentliler, eğer Arslan Köylüler, eğer millet 1946-1950 yılları arasında direnmemiş olsaydı, özgürlükleri savunmamış olsaydı emin olunuz 14 Mayıs 1950 yaşanmazdı. 27 Mayıs 1950'de, 1960'da ve onun öncesinde bu yapılan darbenin, hazırlıkların sadece bir partiye değil, milli iradeye olduğu inancıyla diğer siyasi kadrolar, dimdik ayakta durabilselerdi ve bu darbeden oportünistçe istifade etmek yerine milli iradeyi 'seçimlere gidelim' diyebilselerdi, bir daha Türkiye'de darbe yaşanmazdı. Yaşanılan her şey ileriye dönük olarak atılan hayırlı adımlarla doğru sonuca doğru giderken, yanlış çığırlarda yanlış sonuçlara gidiyor.
Eğer milli iradenin tecellisi anlamında özgürce seçimlere gidebiliyorsak, bunların kahramanları bugün halka yönelik konuşmalar yapan biz siyasi liderler değiliz, idam sehpasına giderken bile demokrasiyi savunan Adnan Menderes ve arkadaşlarıdır.''
"Hala 12 Eylül anayasası ile idare ediliyoruz"
Davutoğlu, özgürlüklerin kolay elde edilmediğini, kaybedildiğinde ise yeniden kazanılmasının kolay olmadığını bildirdi.
Özgürlüklerin onurlu biçimde savunulması gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, şunları kaydetti:
"Özgürlükler kolay elde edilmiyor ama bir kez kaybedildiğinde eğer özgürlükleri savunma iradesi herkes tarafından gösterilmezse, tekrar kazanılması da kolay olmuyor. Bakınız hala 12 Eylül Anayasası'yla idare ediliyoruz. Özgürlüklerde direnmediğiniz zaman, özgürlükleri onurlu bir şekilde savunmadığınız zaman, toplumun bütün kesimleri bunu sahiplenmediği zaman ortaya çıkacak olumsuz sonuçları değiştirebilmek çok güç oluyor."
"Milli iradeye tahakküm çabasında olanlar var"
27 Nisan e-muhtırasını fiilen yaşadıklarını hatırlatan Davutoğlu, şöyle devam etti:
"27 Nisan'da ki biz fiilen içinde yaşadık. 27 Nisan'da e-muhtıra verildiği gece eğer sayın Cumhurbaşkanımız Başbakan olarak ve onun bütün ekibi, arkadaşları bütün bu tecrübelerden hareketle dimdik durmamış olsalardı, bugün Türkiye'de demokrasi 28 Şubat benzeri postmodern bir müdahalenin izlerini yaşıyor olacaktı. Bugün de yine bu sefer başka vesayet görüntüleri altında milli iradeye tahakküm etme çabası içinde olanlar var."
AA