Ben bu yazıyı yazarken DP Kongresi'nde Süleyman Soylu konuşmasını yapıyordu.
Ardından da diğer adaylar konuşacaktı. Ama daha Cindoruk'un salona girişinde atılan sloganlardan, esen havadan delegelerin eğilimi belli olmuştu. Zaten beklenen sonuç ortadaydı: Cindoruk havasını alacaktı. Kongre, 28 Şubat artıklarının o "müthiş" planına geçit vermeye niyetli görünmüyordu.
Neydi plan? Önce Cindoruk DP'nin başına geçecek; ardından Mesut Yılmaz ANAP'ın başına; sonra bu iki parti birleştirilip Demirel liderliğe çağrılacak, böylece oluşturulan "Merkez sağ" parti AK Parti'yi parçalayacak bir cazibe merkezine dönüşmüş olacaktı.
Ama ne cazibe! Adamlar 50 senedir politika yapıyor; politika kurdu diye geçiniyorlar ama hâlâ en basit bir durum tahlili, en basit bir güç hesabı yapamıyorlar.
Sizin herhangi bir cazibeniz mi kaldı ki cazibe merkezi oluşturacaksınız beyler? Siz, bırakın bir kitle partisini; esamesi bile okunmayan bir derneği bile parçalayamazsınız artık...
Yok mu sizin tavuk besleyeceğiniz bir bahçeniz; ya da elinden tutup yürüyüşe çıkaracağınız torunlarınız? Neden hâlâ sizden böyle misyonlar bekleyenlere "Bu işler bizden geçti artık. Siz en iyisi deşifre olmamış yeni isimler bulun" diyemiyorsunuz?
X x x
Bu zavallı siyasi mühendislik projelerini devreye sokmaya çalışanların asıl sorunu ne biliyor musunuz? Toplumu fena halde küçümsemeleri; daha açıkçası salak yerine koymaları... Oysa bu toplumda demokrasi bilinci onların hafsalasının almayacağı kadar gelişti. Bu bilinç, "merkez sağ" adına ortaya çıkan vesayet rejimi işbirlikçilerini her seçimde safra gibi siyaset dışına atıyor; siyasi hayatlarını bitiriyor, hatta afaroz ediyor. Siyasetçiliği seçilmişlere karşı harekete geçen bürokrasinin yanında saf tutup iktidardan pay kapmak olarak anlayan bu takım aslında çoktan mevta oldu. Oy sandıkları bas bas "sizi istemiyoruz artık, sizler birer siyasi mevtasınız" diye bağırıyor. Ama onlar bunu bir türlü kabullenemiyor. Hâlâ kendilerine siyasette yeni mihraklar yaratma, birilerinin oyunu bir yerlere akıtma gibi güçler atfediyorlar.
Her defasında hezimete uğruyor ama vazgeçmiyorlar.
Cindoruk'un adaylığıyla ilgili olarak en dobra tahlillerden birini Aydın Menderes yapmış. "Ergenekonculara destek vermek için parti lazım ancak bu DP olmayacak. DP'yi ele geçirme hevesine kapılmasınlar. Cindoruk, DP'de kazanamazsa ikinci bir şemsiye partisi kuracak." demiş.
Aslında siyaseti yakından izleyenlerin çoğu bugünkü kongrenin Cindoruk'un yenilgisiyle sonuçlanacağını; DP'yi ele geçirme planının çökeceğini görüyor.
Ama bir sürpriz de olsa, Cindoruk kongreden "zafer"le çıksa da önemli değil. Çünkü o zaman bu sonuç, zaten bölünemeyecek kadar ufalanmış olan partinin de sonu olur. Cindoruk kendisiyle birlikte bir partiyi de siyasetin mezarlığına gömmüş olur.
Eğer yenilir de yeni bir "şemsiye partisi" kurmaya kalkarsa, emin olun bu olay Silivri'deki kimi tutuklulardan başka kimseyi heyecanlandırmayacak bir siyasi girişim olarak kalır ve bizler de bu can sıkıcı filmi mecburen bir kez daha izlemek zorunda kalırız.
BUGÜN