''Onlar; eğer biz kendilerini yeryüzünde iktidar sahibi kılarsak namazı kılarlar, zekâtı verirler, iyiliği emreder kötülükten sakındırırlar. Her şeyin akıbeti Allah’a aittir’’ (Hac 41)
Yüce Allah kimi savunursa o, düşmanlarının vereceği zarardan kesinlikle korunan kimsedir. Ve o tüm İslam düşmanlarından üstün kimsedir. Toplumsal şahidliğin ifasının zeminlerinden biri olan yöneticilikte ‘emaneti yerine getirmek’ konusunda sorumluluk üstlenenler; elbette namazlarını kılacaklar, Kur’an’ın anlamını zikredecekler, bollukta ve darlıkta dua edecekler ve onların gece gündüz büyük bir gayret içinde ve Rablerine her zaman yöneliş içinde olacaklardır. Toplumsal konularda öne çıkan bu kimseleri sadece bireysel ibadetlerin ifasıyla sınırlı kalmak rableri nezdinde kurtarmaz. Onlar bundan böyle toplum adına ciddi görevler üstlenmişlerdir. Onların liyakatlerine alt yapı sunan en değerli kazanımları onların muttaki duruşları ve ibadetlerine düşkünlükleridir. Onlar bireysel sorumluluklarla toplumsal sorumlulukları ve ümmetin maslahatını da omuzlarına yüklenmişlerdir. O iktidar sahipleri İslami kimlikleriyle yüklendikleri değerleri, ilkeleri ve ahlakı kendilerine verilen inisiyatif gerektiren alanlarda titizlikle yerine getirmeye hazırdırlar. Müslümanlardan bu anlamda öne çıkan kişilerin kolektif bilince sahip, şahsiyetli ve emanetin gereğini yerine getirme bilincinde kişilerden olması bir zorunluluktur.