Siyasette insan aklının iflası: Enfokrasi

Ersin Çelik, Byung Chul Han’ın "Enfokrasi" isimli çalışmasından hareketle siyasetin insansızlaşma tehlikesine dikkat çekiyor.

Ersin Çelik / Yeni Şafak

CHP ve normal zekanın iflası: Enfokrasi!

Güney Koreli yazar ve kültür kuramcısı Byung Chul Han’ın dijitalleşmeyle birlikte siyasetin ve haliyle demokrasinin içinde bulunduğu buhrana dikkat çektiği muazzam kitabının adı; “Enfokrasi.” Ketebe’nin yayınladığı kitap hepi topu 60 sayfa. Lakin her bir paragrafının en az bir saat mütalaa edilmesi gereken düşünce hacminde.

Bu nedenle ‘Enfokrasi’yi iki kez okumuştum, yazı vesilesiyle bir kez daha gözden geçirdim. Aslında yazının başlığını “Siyasette normal zekânın iflası” yapmam gerekiyordu ama Özgür Özel’in, CHP’yi “yapay zeka” desteğiyle yönettiğini açıklaması, çağın büyük meselesini daralttı. Bu yazı için CHP’ye hapsetti de diyebilirim. Çünkü CHP’nin “laboratuvar üretimi siyasetin” merkezine dönüştürüldüğünü düşünüyorum.

Özgür Özel geçtiğimiz hafta övünerek şunu söylemişti: “Açıklanan isimler arasında yapay zekânın adayları var.” 

Mizahı çok yapıldı ancak izah edilmesi ve yüzleşilmesi, konuşulması elzem olan, görmezden gelinemeyecek bir gidişatın yolcularıyız. Zaten nasıl görmezden gelebiliriz ki? Chul Han, “Demokrasi, enfokrasiye dönüşüyor” diyor. Yani, ‘endüstriyel kapitalizm’in, dijitalleşmeyle yerini ‘enformasyon kapitalizmi’ne bıraktığını söylüyor ve hem şahidi hem de uygulayıcısı olduğumuz değişimi “enfokrasi” diye kavramsallaştırıyor.

İnsanların gerçek hayatlarının hemen her anını ve sosyalleşmenin her alanını ele geçiren, zihinleri işgal eden, etkileşim bağımlısı ve tüketim esiri toplumlar inşa eden mevcut dijital düzenin, siyaseti de etkisi altına alması kaçınılmazdı.

Daha net ifade etmek gerekirse: Enfokrasi, içinde bulunduğumuz çağın politik düşüncesini oluşturan disiplinleri devreden çıkarma ve mevcut düzenleri yerle bir etmek üzere.

Sanal dünyaya taşınan seçim kampanyaları, anonim hesaplar maharetiyle yürütülen propagandalar, botlar, trol orduları... 2016’daki Amerika seçimleri ve Birleşik Krallıktaki Brexit oylamasında, sonuçlara etki edildiğinin ortaya çıkması ilk zamanlarda büyük bir skandal olarak algılanmıştı. Belgeseli bile çekilmişti. Politikaya ve seçmene müdahale edilmesi tartışması bir süre sonra meşruiyet kazandı. Normalleşti. Çünkü eldeki data çok kıymetliydi, veriler işlendikçe muazzam sonuçlar alınıyordu ve dijital ekosistemin teslim edildiği yapay zeka ile geri dönülmez bir yola girilmişti.

Chul Han, kitabında çok sarsıcı bir analiz yaparak aslında günümüz siyaset kurumları için hayati uyarılarda bulunuyor: “Dataistler, siyaset olmaksızın işleyecek bir toplum tasarlarlar. Eğer bir toplumsal sistem yeterince istikrarlıysa, yani sistem toplumun tüm seviyelerinin rızasını kazandıysa yeni bir toplumsal durumu oraya çıkaracak siyasal eyleme gerek yoktur. Sınıf ve çıkar çatışmalarının azaldığı yerde, partilerin de önemi azalır. Bunlar gittikçe birbirine benzerler. Dataist bir perspektiften bakıldığında, yakın gelecekte artık parti demokrasisi var olmayacaktır. Dijital post-demokrasi olarak enfokrasiye geçilecektir.” (s. 40, 41)

Verilere el konulan ve bu veriler üzerinden yönetilmeye hazır hale getirilen insanlar tabii ki politika yapacaklar. Ancak günümüz politikası da artık yerini veriye dayalı sistem yönetimine bırakmış olacak. Tıpkı CHP’nin belediye başkanı adaylarını belirlemesi gibi toplumları ilgilendiren hayati kararlar, büyük veri ve yapay zekâ kullanılarak alınacak.

Özgür Özel geçtiğimiz günlerde yapay zeka desteği ile övünerek; önce bir siyasetçi ve genel başkan olarak kendisini, sonra tüm politik birikimini, mevcut konumu için verdiği mücadelesini ve en önemlisi de CHP’yi var eden örgütü (teşkilat) nasıl devre dışı bıraktığını ilan etti aslında.

Duygunun, düşüncenin, aidiyetin, mensubiyetin, tecrübenin ve en önemlisi de insanın olmadığı bir siyaset düzeni öyle görünüyor ki CHP öncülüğünde kuruluyor. Yine öyle görünüyor ki; önümüzdeki yerel seçimlerden elde edilecek sonuçlar, yani ortaya çıkacak data 2028’in enfokrasi planının da alt yapısını oluşturacak.

Chul Han'ı okurken aklıma gelenleri yazdım lakin kitabında fazlası var. İlgililerine ‘Enfokrasi’ isimli kitabının yanında yine Ketebe’den çıkan ‘Yorgunluk Toplumunu da öneriyorum. İki kitaptaki fikir ve analizler birleşince, sosyal medyadı kullanıcıları olarak bizlerin, dijital sömürge düzeninin “kendi kendini sömüren sömürgecileri” olduğu gerçeği ortaya çıkıyor. Durum aslında herkes için çok vahim!

Yorum Analiz Haberleri

Siyonistlerden dost olmaz, ne Kürtlere ne de bir başkasına
“AB İsrail’i daha ne kadar koruyacak?”
“BM Siyonizm'i ırkçılık saysın”
Gazze katliamında ABD'nin rolü
Endonezya’da “Değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen” madde: Filistin davası