Siyasette eleştirilere “dayak”, futbolda “kovma” ile karşılık veriliyor

Türkiye’de siyasetten spora, sanattan eğitime neredeyse her alanda eleştiri kabul edilemez hale geldi. Eleştiri olarak ağızdan çıkan sözler veya sosyal medya üzerinden yayımlanan her düşünce veya paylaşım “rest” ile karşılık buluyor.

Fatih Demir / HAKSÖZ HABER

Galatasaray takımının 'kurtlar sofrası' zemin kötü eleştirilerini kaldıramayınca Galatasaray’ın Faslı futbolcusu Younes Belhanda’yı takımdan kovdu.

Younes Belhanda, Galatasaray’ın yöneticilerinden olan Abdurrahim Albayrak, Mustafa Cengiz ve Yusuf Günay'ı kastederek, "Florya bile buradan daha iyi. Gerekirse dünyanın en iyi uzmanlarıyla buranın düzeltilmesi lazım. Yöneticiler Instagram ve Twitter'da dolanmak yerine zeminle ilgilenmeliler." dedi. Galatasaray yönetimi ise eleştiriye dahi tahammülü olmadığını Belhanda’nın sözleşmesini tek taraflı olarak feshederek gösterdi.  

Younes Belhanda'nın menajeri William D’Avila, Galatasaray'ın sözleşme fesih kararı hakkında yaptığı açıklamada: “Büyük hata yaptılar. Sözleşmeyi feshetmek için hiçbir geçerli sebep yoktu. Yasal olarak kulübün bu durumdan haklı çıkacağını düşünmüyorum." dedi.

Geçen yıl Galatasaray’ın Faslı futbolcusu Younes Belhanda ırkçı söylemlere de muhatap kalmıştı.

Irkçı söylemlere karşı inanılmaz derecede hamasi söylemlere sahip olan liderler, medya unsurları ve sıradan halk, kendi eylemlerinin ırkçılık barındırdığını birilerinin ona söylemesi ile beraber suskunluğa gömülmeyi marifet sanıyor. Veya kendinden kaynaklı hataları, kusurları kendinden bilmek istemediği gibi konuşulmasına dahi müsaade etmiyor.

Bu durum doğru sözü söyleyenleri de kapsayacak şekilde ve her hangi bir konuda görüşünüzü belirttiğiniz anda karşınıza çıkabiliyor.

Irkçılık sert bir söylem olduğu gibi insanlığa yakışmayan da bir tutum. Futbolda da karşılık bulmaması için uluslararası futbol camiası hassasiyet gösteriyor. Türkiye’de ise işler her zamanki gibi tersine işliyor. Spor yorumcularından, sanatçılara, eğitimcilerden siyasi liderlere kadar herkes kendi söylemlerinin nasıl bir anlam barındırdığını bilse dahi “sözünün yanlış anlaşıldığını” ifade ederek ya da amiyane tabirle hiç söylememiş ayağına yatarak “sessizlikle unutulmasını” bekliyor.

Siyasi liderlerden halkın en alakasız tabanlarına kadar bulaşan ya da halktan siyasi liderlere kadar ulaşan eleştiri kabul etmezlik, sözlerin bağlayıcılığını umursamayış, yanlış da olsa inadına savunma toplumun mental anlamda ne kadar hantal ve umarsız olduğunu bizlere geçen her gün bir kez daha kanıtlıyor.

Buradaki örneklikteki sorun Galatasaraylı futbolcunun kovulması değildir; bilakis neden kovulduğudur. Haklı bir sebebe dayanmayan, “kişisel görüşleri umursanmayan canlılar” muamelesi yapılan insanların umursanmayışının sorunudur. Patronuna "sen haksızsın" diyememenin getirmiş olduğu sorundur. Veya siyasi partililere “sorunun kendisi sizsiniz” denince takınılan “sen davamıza ihanet ediyorsun” ya da "sen ilkelerimizden saptın" denmesidir.

Bu tarz söylemler belki ağır gelebilir ama kişinin kendisine yönelik veya hısımlık duyduğu yönetime karşı söylenen eleştirileri, sözleri ve belki de nasihatleri hor görmesi, hakir bulması ve umursamaması ciddi bir nevrotik problemin ve saplantının dışavurumudur.

Asıl ve en önemli sorun ise eleştirinin rafa kaldırılmış bir “yöntem ve söylem” olarak görülmesidir. Daha iyiye ulaşmak, daha güzeli elde etmek için verilen meşakkatte mihenk taşı sayılan “eleştiri” Türkiye’de ne yazık ki işlerliğini yitirmiş görünüyor.

Yorum Analiz Haberleri

Sosyal medyanın aptallaştırdığı insan modeli
Dünyevileşme ve yalnızlık
Cuma hutbelerindeki prangalar kırılsın
Batı destekli spor projeleri neye hizmet ediyor?
Kemalizm’e has bu Laiklik Fransa’da bile yok!