Mehmet Garip Tanyıldızı / Akşam
İYİ Parti'nin dilemması: Harakiri mi kamikaze mi?
31 Mart 2024 yerel seçimleri yaklaşırken muhalefet cephesinde bir tablo oluşmaya başladı.
Muhalefete dair en çok merak edilen konu Kılıçdaroğlu sonrası İYİ Parti ve HEDEP'in (HDP/Yeşil Sol Parti) CHP ile ittifak yapıp yapmayacağıydı.
HEDEP ittifaka eğilimli olmadıklarını duyursa da açık kapı bırakmayı ihmal etmedi, İYİ Parti ise ittifak veya işbirliği yapmayacağını açıkladı.
Altılı Masa sürecinde İYİ Parti ve Meral Akşener'in hızlı karar değişiklikleri, bu ittifak yapmama kararının da değişebileceğini düşündürse de mevcut haliyle muhalefetin büyük bir ittifak oluşturamayacağı görünüyor.
İYİ Parti'nin bu kararında, bir önceki ittifak tecrübesinde yaşananların etkili olduğu söyleniyor.
Akşener'in, cumhurbaşkanı adayı olmaları için çağrı yaptığı Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş'ı "beceriksiz" ve "korkak" davranmakla suçladığı konuşuluyor.
CHP medyasında şimdiden İYİ Parti ve Meral Akşener hedef tahtasına oturtuldu.
Ancak, İYİ Parti'nin ittifak veya işbirliği yapmaktan geri durmasında tepkiselliğin yanı sıra bazı rasyonel kaygıların etkisi var.
Öte yandan, bu rasyonel kaygılar İYİ Parti'yi irrasyonel bir tercihe zorluyor.
İYİ Parti'nin kuruluşundan günümüze kadarki ittifak hikayesini masaya yatırdığımızda bu karmaşıklığın sebebi daha net görülecektir.
İYİ Parti, kurulduktan sonra girdiği iki seçimde de ittifak yapmanın avantajlarından faydalandı.
İlk olarak, 2018 genel seçimlerine CHP'den ödünç aldığı vekillerle girebilen İYİ Parti, baraj altında kaldığı halde ittifak sistemi dolayısıyla meclise girebildi.
2019'daki yerel seçimlerde hiçbir büyükşehir veya ilde belediye başkanı çıkaramamasına rağmen ittifak yaptığı CHP'nin kazandığı şehirlerdeki başarıya katkısı sebebiyle kadrolaşma ve rant paylaşımına ortak oldu.
Muhalefet için sancılı geçen 2023 cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlerinin kaybedilmesi sonrası, İYİ Parti'nin CHP ile arası iyice açıldı.
Yenilginin sebebi olarak, Kılıçdaroğlu'nun adaylığını dayatması ve Akşener'in masadan kalkıp geri oturması karşılıklı suçlamalarda öne çıktı.
Kılıçdaroğlu genel başkan olarak devam ederse İYİ Parti ile CHP'nin yerel seçimde ittifak ihtimalinin zora gireceği öngörülüyordu.
Ekrem İmamoğlu'nun desteklediği Özgür Özel CHP'nin başına geçince ittifak beklentisi arttı.
Fakat beklenen olmadı ve bir süre önce tüm şehirlerde kendi adayını çıkaracağını açıklayan İYİ Parti, bu kararında ısrar ederek seçimlere "hür ve müstakil" bir şekilde ittifaksız gireceğini duyurdu.
İYİ Parti'nin ısrarı CHP'ye tepki göstergesi olmakla birlikte kurulduğundan beri "hür ve müstakil" bir görüntü sergileyemediği için yaşanan tıkanıklığı aşmaya dönük bir varlık gösterme amacını taşıyor.
Ama başından itibaren izlenen ittifak merkezli siyaset, salt iktidar karşıtlığı üzerine inşa edilen konumlanma ve politik kimlik konusunda sergilenen ikircikli tavır rasyonel kaygıların gereğini yerine getirmeyi imkansızlaştırdı.
İYİ Parti, öyle bir yol yürüdü ki bundan sonra bütün yollar yürünebilir olmaktan çıktı.
İttifak yapmak buhran, ittifak yapmamak çıkmaz anlamına geliyor.
İttifak yaparlarsa varlık gösteremeyecekler.
İttifak yapmazlarsa tek başlarına bir varlıkları olmadığı ortaya çıkacak.
İttifak yaparlarsa CHP'nin koltuk değneği olmaya mahkum olacaklar.
İttifak yapmazlarsa muhalefetin elinde tutuğu belediyelerdeki rant paylaşımından olacaklar.
İttifak yaparlarsa kadrolarını ve tabanını konsolide edecek politik kimlik inşa etme ve konumlanma fırsatını kaçıracaklar.
İttifak yapmazlarsa muhalefete kaybettiren olacaklar.
Bu durum, parti teşkilatı ve tabanının ittifak yanlısı, parti yönetiminin de ittifak karşıtı olmasına sebep oluyor.
Bugün, İYİ Parti için iki alternatif arasında çok ince bir çizgi var.
Ya ittifaksız varlık gösteremediğini kabul ederek, kendisine yaslanarak varlığını sürdürdüğü milliyetçi seküler tabanı için bile anlamsızlaşacak.
Yani harakiri yapacak.
Ya da hem muhalefete kaybettirecek hem de yenilginin müsebbibi olarak muhalif cephe içinde taşa tutulacak.
Kamikaze!