Kenan Alpay’ın yorumu:
Bu aralar Tunus’tan gelen haberler laik-Kemalist cemaati ziyadesiyle heyecanlandırıyor. Nahda lideri Gannuşi’nin “Siyasal İslam’ı bırakıp, demokratik İslam’a geçiyoruz” çıkışı bu kesimler için muazzam bir umut oldu. Siyasal iddialarından vaz geçmiş bir İslam ve Müslüman halk öteden beri Batıcı-seküler iktidar sınıflarının hayaliydi. Kimi zaman sömürgecilikle işbirliği yaparak kimi zaman Tek Parti despotizmiyle çoğu zaman da bürokratik oligarşinin ceberrut imkânlarını kullanarak ülke ve toplumu bir felaketten diğerine sürükleyen askeri darbelerle bu hedefe ulaşmanın mücadelesini verdiler.
Sanki onca zorlu süreçlerden sonra ancak şimdilerde ufukta göndere çekilmiş bir ‘beyaz bayrak’ görmenin mutluluğunu idrak ediyorlar. Her ikisi de uluslararası destekle gerçekleştirilen Mısır’daki askeri darbe ve Suriye’deki katliamları siyasal İslam’ın iflası olarak yorumlamayı pek bir seviyorlar. Müslüman halkların İslami kimliklerinden güç alarak sergiledikleri mücadeleyi akıllarınca IŞİD, El Kaide veya Boko Haram ile eşitleyip güle oynaya laikliğin mutlak zaferini ilan ediyorlar. Siyaset ve topluma Tunus’tan, Mısır’dan, Suriye’den ibret almasını salık veriyorlar yine, hem de nasihat görünümlü tehditlerle.