Ak Parti kurulduğu günden bu yana şunu söyledi: 'Biz din eksenli siyaset yapmıyoruz.'
Ak Parti kurulduğu günden beri Avrupa Birliği'ne girmeyi önemli hedeflerinden biri olarak belirledi ve bu hedefe ulaşabilmek için geçmiş hükümetlerden daha fazla asıldı.
Ak Parti müslüman bireylerin de -mesela bayanlarının başlarını örterek, subaylarının namazlarını kılarak- resmi vazifelerini yapmalarına imkan hazırladı, ama namaz kılmayanları, başlarını örtmeyenleri, 18 yaşını geçtiği için nikahsız, ama evli gibi yaşayanları... cezalandırmadı, hürriyetlerini kısıtlamadı, herhangi bir haktan mahrum etmedi.
Ak Parti İmam Hatip Okullarından mezun olanlara uygulanan haksızlığı giderdi, onların da yüksek tahsile eşit şartlarda girmelerini sağladı, ama diğer okullardan mezun olanların haklarına dokunmadı.
Ak Parti İmam Hatip okullarını çoğalttı, ama Kur'an kurslarını da çoğalttı, hatta bir manada bütün okulları, kişilerin seçmesine bağlı olarak birer 'Kur'an kursu' haline getirdi, Müslümanların çocuklarının isterlerse dinlerini ve Peygamberlerini öğrenmelerine imkan hazırladı, ama kimseyi bunları seçmeye ve öğrenmeye zorlamadı, sivil islâmî hizmet ve hareketlere dokunmadı.
Ak Parti arka arkaya demokratikleşme paketleri çıkarıyor, ama 'siyasal İslamlaşma paketi' çıkarmıyor...
Bütün bunlar herkesin gözü önünde olup biterken biri çıkar da 'Ak Parti iktidarının siyasal İslam stratejisi, mevcut hukuk kuralları ve demokratik rekabet araçları ile devlet iktidarını ele geçirmektir' derse siz ne dersiniz bilmem, ama ben şunu derim:
'Sırtını gerçeklere, yüzünü hayale ve kara düşüncelere çevirmiş bir şaşkın.'
Devletten ve belediyelerden bir şekilde istifade etmemiş bir cemaat, bir hizmet grubu, bir sivil kuruluş bulmak zordur. İstifade etsin etmesin bir sivil toplum kuruluşu, elde ettiği istifadeye bağlı olmadan, inancının ve vicdanının sesini dinleyerek bir destek vermiş olursa buna 'kara çalmak', kuruluşu 'devletin yamağı' olarak damgalamak 'kötü zanna' mağlub olmuş bir vicdanın eseridir.
Şunu da ilave etmek durumundayım:
Benim inancım ve talebim 'temel referansı İslam olan' bir devlettir. Siyasal İslam'ın da, araçları bir yana, amacı budur. Ötekilerin 'şiddet, radikal, köktenci, siyasal...' diyerek imajını kirletmeye çalıştığı İslam, son tahlilde 'laikliği reddeden İslam''dır ve 'din ile devleti, siyaseti ve toplum hayatını birbirinden ayırma' manasında laiklikle bağdaşan bir İslam olmaz.
Bu böyledir ve Ak Parti bu manada siyasal İslamcı değildir, istese bile mevcut şartlarda olamaz.
YENİ ŞAFAK